Oy ve yorum yapmayı unutmayın!!!!!
Beni takip etmeyi de unutmayın!!!!!!Yazım yanlışlarım varsa affola❤️
Çok uzun bir bölüm sizi bekliyor...KEYİFLİ OKUMALAR!!!
Şarkı;
Berkay Altunyay , Olmazlara İnatKüçükken babam elimi tuttuğunda ve bana 'sen yaparsın' dediğinde sanki dünyadaki en güçlü insan benmişim gibi hissediyordum. Onun bana verdiği güveni bu zamana kadar kimse vermemişti. Şimdi önünden geçtiğim çocuğun elini babası tutmuştu -tıpkı babamın benim elimi tuttuğu gibi-. Ona bir şeyler söyleyip bisiklete bindirmişti .
Kızın arkasını tutuyordu adam kısık sesle 'hadi kızım ' dedikten sonra kolunu arkasından çekmişti. "Düşersen tutarım" demişti arkasından adam . Kız ise sarsak sarsak gitsede düşmemişti. Ama düşerse babasının onu tutacağını biliyordu. Babası onun yanında bile değilken onu tutacağını biliyordu. İşte sevdiğin bir insanın verdiği güven buydu tam olarak. Kimsenin veremediği güvendi bu. Yeri doldurulamayan bir güvendi.
"Olmazlara inat elimi tut
Bak bize zaman ilaç" diyordu kulaklığımdaki şarkı. O ana götürmüştü beni bu sözler.Küçükken elimi her şeye rağmen tutan babam yoktu artık . Zamanın her şeyin ilacı olduğunu söyleyen adam yoktu. Şu an ise merak ettiğim tek şey her şeye rağmen benim elimi kimin tutacağı .Her zorluğun mutlaka geçeceğini kim söyleyecekti? Kim babamın sağladığı güveni sağlayacaktı bana? Bu kişi her neredeyse şu an için tek dilediğim beni çabuk bulması.
Bu düşüncelerden telefonumun çalması ile kurtuldum . "Efendim" diye başladım söze. "Neredesin?". Niye sinirli konuşuyor bu adam.
"Yürüyüşe çıktım ihtiyar . Ne oldu sabah sabah beni rüyanda mı gördün?". Umarım rüyasında onu öldürüyorumdur. Tabii beni görmüşse. "Ya ne demezsin" diye cevap verdi. Zaten özledim demesini beklemiyordum. Gitti güzelim hayalim."Neyse hemen kulübe geri dön" dedi bir an da. "Sebep ?". Beni özlemiş olamaz değil mi? "Geldiğinde görürsün" dedikten sora telefonu yüzüme kapattı . Tabii ki beni özlemiş olamaz. Bana da arkasından ' adi herif ' demek kalmıştı. Az bile söylüyorum. Bugün son günümdü zaten izin vermiyorlar ki gezeyim. Resmen bana kafesteki kuş muamelesi yapıyorlar. Ama bilmiyorlar ki o kuş kaçmak istese kafesi kırıp kaçacak. Hemen bir taksi çevirip bindim. Adresi de verdikten sonra dışarıyı izlemeye başladım.
Dışarıda herkes gülüp oynarken benim caniden kaçmam nasıl bir adaletti. Herkes gülüp oynarken bazılarının onlara bakıp iç çekmesi kadar acımasız başka bir şey yoktu bu dünyada. Hayat bu işte kimseye acımıyor. Kimseye torpil geçmiyordu . Hayatın en kötü adaleti de bu değil mi zaten? En azından bu konuda kendimi az da olsa şanslı hissediyorum. Ama şunu asla aklımda çıkarmıyorum ; Ya hayatın acımasızlığına göz yumacaksın ya da acımasızlıklar içinde kendini var edeceksin. Bu söz beni çok iyi anlatıyordu. Ben kendimi var etmeyi seçmiştim . Her ne kadar zor olsada .
Taksi nihayet kulübün önünde durdu. Adama parasını da verdikten sonra kulübün o büyük kapısını açtım . Kendimi çok önemli bir yere giriyormuş gibi hissettim şu an. "Tövbe bismillah. Cenaze mi var acaba ?" diyip gülmeye başladım. Çünkü kulübün içinde birden fazla siyah araba ve bir o kadar da ajan gibi gözüken adamlar vardı. Hemen kulübün çalışma sahasına girdim . Gördüğüm manzara beni hayretlere düşürmüştü. Eşyaların kaldırıldığını ve ortaya büyük bir yemek masası konulduğunu gördüm. Umarım o masadakileri yanlış görüyorumdur . Gözlerimi açıp kapattım yanlış mı görüyorum diye ama yok valla doğru görüyorum.
Kum saati ekibinin hepsi masada toplanmış yemek yiyorlardı. Hepsinin bana bakması da bir diğer olay . Eğitmenler bile bakıyordu.
🧐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUM SAATİ
General Fiction"Öp beni! " "Ne?" Daha ben ne dediğini idrak bile etmeden beni yanağımdan öptü. Adam yanağımdan öpmüştü ama içim gidiyordu yine. Bi de dudağımdan öpseydi... Benden uzaklaştıktan sonra "Seni gerçekten öpeceğimi mi sandın?" dedi şaşkınlıkla onu izliyo...