Korku

56 6 3
                                    

Ali'den...
Çok şükür ki,bu sefer yarası ağır değildi. Hedef Sıla'ydı ancak öldürmek değil, sadece yaralamak amaçlanmıştı. Ama yaklaşık iki yıl önceki ağır yaralandığı, hatta ölümden döndüğü günü daha atlatamamış Sıla'ya bunları anlatmak çok zor olacaktı.

-Söylemeyelim bence.
-Vuruldun, iki yaşındaki çocuk mu bu Serçe'm? Biz anlatmazsak daha çok korkar.
-Ali, biliyorsun. Daha o günün şokunu atlatamadı kuzum.

-Biliyorum, kaç dakika aralıksız ağladığını da biliyorum. Doktorlar her şeye hazırlıklı olun, dediği an bayıldığında Selim'in dikkati sayesinde kafasını yere vurmaktan son anda kurtulduğunu da biliyorum.
Sakinleştirmeye çalıştığım an onu koruyamadın, senin yüzünden bu halde, ona bir şey olursa seni kendi ellerimle parçalarım Ali Yüzbaşı! diye feryat ettiğini de biliyorum. Sonra her şeye rağmen ona sarılıp saçlarını okşamaya başladığımda sakinleşip özür dilerim,diye başını omuzuma dayadığını da biliyorum. Sen ameliyattayken bütün acılarını, bütün krizlerini benimle yaşadı.
-Ona aynı şeyleri tekrar mı yaşatacaksın yani?

-Hayır, onu üzmek benim en büyük korkum, senin olduğu gibi. Ama bu sefer olanları duyduğunda sen yanında olacaksın. Ellerini tutup ben iyiyim annecim dediğinde daha kolay atlatacak her şeyi.

Uşak, Sıla'dan...
Bütün planlarımız bugün bizim İstanbul'a döneceğimiz şekilde yapılmıştı. Teyzem ve Ali abim bizden iki gün sonra gelecek, biz de bu süre içinde halamların yeni tuttu evde kalacaktık. O abah gelen telefona kadar...

-Prensesim!
-Yaaa, teyze neredesin sen? Gülseren korktu.
-Teyzem, müsait değildim. Ali söyledi aradığını, sabah konuşuruz demişsin. Ben de sabah kalkar kalkmaz aradım işte. Hem sana güzel bir sürprizim var. Biz de bugün dönüyoruz, siz bizim eve gelin direkt.
-Allah Allah, ner'den çıktı bu şimdi?
-Sizi çok özledim. Sen sevinmedin mi?
-Yaani, şeyyy...
-Sevinmedin öyle mi?
-Kendi adıma sevindim tabii ki, sadece beraber daha fazla vakit geçirirsiniz diye düşünmüştüm.

İstanbul, Yazardan...
Ali ve Sıla, havalimanından eve doğru geçerken
-Biz şimdi ne yapacağız Ali?
-Olanları anlatacağız.
-O kadar kolaydı yani.
-Daha iyi bir fikrin var mı?
Dudaklarını büzen Sıla,
-Yok.
-Eve geldik işte.
Arabanın kapısının açılmasıyla, önde Sıla, arkasında da kucağında Gülseren ile Sedef kapıya doğru koştu.
-Anne!
Teyzesinin beline sarılan Sıla, teyzesinin acıyla kırıştırdığı yüzüne baktı. Kurşun sıyırmıştı ama yine de Sıla sarılınca canını yakmıştı.
-Sen iyi misin?
-İyiyim annem.
-Niye yüzün değişti o zaman?
-İçeri geç, anlatıcam.
-Siz, benden ne saklıyorsunuz?
-Sıla, sakin ol ama ben vuruldum.
-N,Ne!?
-Dün de hastanede olduğum için telefona bakamadık.
Dengesini kaybetmeye başlamıştı.
Ali, hemen kavrayıp kurtardı.
Şokunu atlatınca hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
-Ya daha en fazla 2 yıl oldu, sen o gün ölüyordun.

Teyzesi de ağlamaya başlamıştı.

-Ama bugün iyiyim.

-Kim, neden yapmış?

-Bilmiyorum ama bulcaz, sana söz veriyorum.
Başını yeğeninin başının üstüne koyan Sıla, saçlarından öptü.
-Ben seni hiç bırakmayacağım kızım, korkma.
Ben artık tıkanmaya başlıyorum, bundan sonra senaryoyu nereye götürebiliriz, Fikri olan paylaşırsa sevinirim. Yoksa daha yeni bölüm yazamayacağım. Fikirlerinizde de farklı sahneler, anlayın işte, olmasın lütfen. Olsa da yazmam zaten.





Yarım Kalmış AlNad 💔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin