Gitti.
Jungkook fani bir Atlas kesilip üstüne çöken gökyüzünü yeryüzünden ayırmaya çabalarken Nari sadece arkasını dönüp gitti. Oysa ufacık bir açıklaması dağıtmaya yeterdi onu boğmaya çalışan bulutları. Tenezzül etmemişti.
Seul'ün Kasım soğuğu kapıyı açtığı gibi bedenine hücum etse bile durmamıştı. Gerçi neydi ki dünyanın soğuğu, başka bir adama gitmesinin aralarına koyacağı soğukluğun karşısında... Denk oldukları tek bir nokta vardı, o da; ikisinin de Nari'yi gitmekten vazgeçirmekte yetersiz kalışıydı. Kapının önünde öylece dikilirken düşündü. Dışarıda kalan o muydu yoksa Nari miydi? Farkı anlayamıyordu zira kendi evinden kovulmuşcasına gururu çiğnenmiş, olmaması gereken bir yere çivi çakmış gibi mahçup, şehri istilâ ediliyormuş gibi öfkeli ve hırs dolu hissediyordu.
Neden müsade etmemişti? Neden hiçbir zaman müsade etmiyordu..? Tek hevesi yanında yaş alışını mütevazı hediyeleriyle kutlamak olan köklerini muhteşem bir duygusuzlukla söküp bir kenara atmıştı. Bunu bile bir meydan okumaya çevirmek zorunda mıydı? Ama doğru ya. Burası Seul. Burası ikisinin de savaş meydanı. Ve bu meydanda Nari'ye karşı olan ilk yenilgisinin tüm sorumluluğunu üstleniyordu Jungkook. Evet, dört gözle beklediği ceza verme sırası ona gelmişse de Nari'nin kuralları başka bir adama gitmek için yıkmış olması her şeyi koca bir yenilgiye çeviriyordu. Kendimi kaptırdım. Onu benim yapacak tüm sıfatlara canla başla bağlamaya çalıştım. Oysa ele avuca sığmayan Carmen'di o. Bu adı ona bizzat vermiş olmama rağmen kim olduğunu unuttum.
Nari'ye istediği kadar karım diyebilir, istediği kadar yüzüğünü zorla parmağına takabilir, istediği kadar soyadını adının yanına iliştirebilirdi. Ne yaparsa yapsın kendisini kandırmaktan ileriye gidemeyecekti çünkü Nari, Jungkook'un düştüğü o sınır mahmurluğuna hiç düşmemişti. Ha bire tekrar ettiği saçmalıklar sadece kendisinin düştüğü bir kuyu olmuştu sonunda. Birbirlerine yabancı değillerdi artık kabul, fakat birbirlerinin de değillerdi. Nari anlaşmalarının onlara verdiği rolü gerçeğiyle hiç karıştırmamıştı.
Kafamda ona biçtiğim role ondan çok inandım. Tüm içerlenmem, gururumun zedelenmesi, tüm rahatsızlığım bundan. Aptallık ettim. Çok fazla imtiyaz, hareket edebileceği çok fazla alan tanıdım. Her şey kontrolümde olmalıyken beni terk edebilecek gücü ellerimle bahşettim ona.
Erkek doğası, kadın doğasına karşı öyle zayıf, boyunduruğu altına girmeye öyle hazır, öyle elverişli ki... En başından beri arzuladığı kadına, ona azıcık yaklaştığını düşünür düşünmez yenilmişti. Nari onu yakasından çekiştirerek gerçekliğe döndürmüştü. Gerçeklik ne miydi? Nari'nin Jungkook'un karısı olmadığı, olmayacağı ve şu anda başka bir adama koşmayı tercih ettiğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
marriage game | JJK
Fiksi PenggemarKaliforniya'da yaşayan Kim Nari, ablası Kim Nora'nın evlilik haberiyle Kore'ye geri döner. Sadece düğüne katılıp hemen evine dönmeyi tasarlarken ablası yerine Jeon Jungkook ile evlenmek zorunda kalır. **** "Vücudunu da beğendim." Neredeyse dudaklar...