3.Bölüm

42 2 0
                                    

Sapıklardan sonra laptopumu sinirle kapattım.Sıkıntıdan ne yapsam diye düşünürken babamı arayıp nasıl olduğunu sormaya karar verdim.Telefona anca ta kapanacağı sırada baktı.
"Alo Alkan Beyin telefonu.Ben sevgilisiyim.Kiminle görüşüyorum" dedi cırtlak sesli kız.
Tabi bu babamın 35lik çıtırı Nazlı'dan başkası değildi.
"Ben Madelena tatlım.Babam orada mı?" Dedim sakin bir tavırla.
Hemen telefonu babama vermiş olmalı ki Babam "Alo canım kızım nasılsın" deyiverdi aniden.
"İyi babişko.Bakıyorum da Nazlıyla hiç ayrılmıyorsunuz" dedim trip atarcasına.
"Sen hiç yanıma gelmiyorsun ki kızım.Bu arada biz Nazlıyla haftaya evleniyoruz.Cici annen olacağı için sevinmelisin" dedi neşeyle.
Kafama takacağım son şey bir üvey annem olmasıydı.
Babamı üzmemek için "Çok sevindim baba.Ben kapatıyorum,yarın yanına uğrarım görüşürüz" dedikten sonra telefonu kapattım.
Bu arada bir hayli acıkmıştım.Gerçi zaten hiç doymuyordum ki.Bir şeyler atıştırmak için mutfağa gideceğim sırada kapı çaldı.Kim ki bu diye düşünürek kapıyı açmaya gittim.

Hasssssiktir ya of Can bir kerede yakamdan düş be.İllallah getirdin.

Can'la lisedeyken aynı sınıftaydım.Sınıfın über zekisi aynı zamanda ineğiydi.Yani sınıfça ona inek diye seslenirdik.Kocaman gözlükleriyle hep masum görünürdü.Lise de bana aşıktı ve hala da benden vazgeçmemişti.Haftada 4 kez eve gelir,her akşam mutlaka beni arardı.Can diye tipsiz bir erkek düşünmesi zor ama maalesef öyleydi.Onu seviyordum ama arkadaş olarak.Ne yapıp edip kendimden soğutmak zorundaydım.Düşüncelere daldığım sırada konuşmaya başladı.

''Me,merhaba Madelena'' dedi kekeleyerek.

''Ne oldu Can'' dedim meraklı bakışlarımla.

Utanmasam çocuğu şuracıkta dövcem ha.Lan kızım evine misafir geldi sen ne oldu diyorsun.Yok valla benden olmaz.Söylemeye utanıyorum ama ketıla su katıp makarnayı dolduran insanım.Güya makarna pişiricektim.Bir kere pilav yapıcam diye girdim mutfağa.Pilava çok su koymuşum,pilavın tadına bakmak istemezsin.Öyle bir şeydi.

''B,bu akşam yemeğe çıkalım mı?'' dedi gülümseyerek.

Yemek mi ? Oh no. Olamaz ya.Ama şimdi hayır dersem yazık çok üzülür.Kabul edersem de ben üzülcem.Ama kimseyi kırmak istemeyen ben zoraki de olsa kabul etmek zorunda kaldım.Ha tabikide son anda ağda yapmayacaktım.Can sevişeceğim en son kişi bile olmazdı.Hayır onu dışladığımdan yada tipinden değil.Ben onu hep arkadaş olarak bildim.Prensip meselesi yani.SE-VİŞ-MEM.

''Tamam akşam gelir alırsın beni'' dedim çaresizce.

Kapıyı kapattıktan sonra aklıma dahiyane bir fikir geldi.Can'ı kendimden soğutabilirdim.Evet ya ne kadar zeki bir kızım.Aa lütfen alkışlamayın.Şımartıyorsunuz.Odama girip elime bir kalem ve defter aldım.Başladım yazmaya.

Kurallar şöyle;

1-İğrenç bir şekilde yemek ye.

Evet hayatta en sevmediğim şey ağzını şapırdatarak yemek yiyenler.Tamam bende bazen bilmeden şapırdatabiliyorum.Ama olsun illa bir laf bulcam ya! Belki bu kural işe yarayabilir ne dersin? Restoranttan atmazlar umarım.

2-Kola içip geğirmek.

Aslında bu bana göre iğrençlik değil.Çağrı'nın yanında ne zaman geğirsem bana îğrençsin' demek yerine hep benimle birlikte geğirirdi.Hatta hemen hemen hergün kim daha çok geğirecek diye yarış bile yapardık.Ama Can'ın pek seveceğini sanmıyorum.Hadi hayırlısı!

3-Yanında burnunu veya kulağını karıştırmak.

Iyy,bu heralde en iğrenci.Bir toplulukta bunu nasıl yapıcam bende bilmiyorum.Burnumu karıştırıp,yuvarlayıp Can'ın suratına mı atsam.İğrenç değil mi? Belki o görürken burnum karıştırıp masanın altına sürerim.Bunu da yapınca iğrenmezse yuh artık! Belki burnumu karıştırdıktan sonra üstüne de sürebilirim.Bunu buluştuğumuzda düşüneceğim.

4-Dişte maydonoz**

Evden çıkarkan dişimin hemen kenarına maydonoz koysam konuşurken farkedip tiksinç ifadelerle bana bakar heralde.Ya Allah'ım ben ne kadar iğrenç bir insanım!

5-Soğan veya sarımsak yeyip burnuna doğru konuşmak
AHAHA valla bu çok güzel ya.Hemen mutfağa gidip bi sarımsak yiyeyim.Bu arada makarnada sarımsak mutlaka olmalı.Cidden çok seviyorum.Bundan bari soğusun ya.Benim sevdiğim çocuğun ağzı koksa onunla bir daha görüşmezdim abi.Insan dediğin temiz bakımlı olacak.He bakımlı demişken şu donumu da değiştireyim artık.

Baştan aşağı çirkin olduktan sonra Can'ı beklemeye başladım.O gelmeden hemen mutfağa gidip dişime ufak bir maydonoz parçası koymayı unutmadım.Ağzım da mis gibi(!) Sarımsak kokuyor oh.

Kapı çaldığında hemen açmak için koştum.Tam "Hoşgeldin Can" diyecekken kapıdakinin Can olmadığını görüp afalladım.
Ama bu gelen.. Hayır olamaz! Rüya olsun lütfen.Kendimi çimdikleyip rüya olmadığını farkettim.
Şimdi ne yapacaktım?

Koca Aranıyor!*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin