12 yıl önce 2012
Irmak odada resim yapıyordu, annesi yemek hazırlıyor babası ise evrakları dolduruyordu.
Irmak resim yaparken odada ses kesildi ne annesinden nede babasından ses vardı Irmak takmayarak resim yapmaya devam etti, bir kaç dakika sonra iki el silah sesi gelmişti 3 saniye arayla...
Irmak aniden kulağını kapattı, bir kaç dakika sonra ellerini kulağından ayırarak ne olduğunu anlamak için ayağa kalktı, daha 5 yaşındaydı, anlamak için salon doğru ilerledi...
Annesinin babasının başında ağlaması ve bağırması onu şoke etmişti yerde kan vardı olacağından fazla idi, bu ne yara kanıydı yada bir acı...
Sena Hanım kafasını kaldırdığında Irmağı gördü, ellerini üstüne silip kızının yanına gittii, Irmağın omuzlarından tutup "Korkma ben yanındayım" dedi, Irmağın gözü dolmuştu ama bir türlü düşmüyordu o göz yaşları...
Irmak iyi değildi annesi onu sakinleştirmek için "Ben senin hep yanında olacağım hiç ölmeyeceğim kendime dikkat edeceğim bana bak Irmak yenik düşme soyadımızı kara çıkartma" dedi annesi gözünün içine baka baka sonra sarıldı sımsıkı kızına oda hem üzgün hem şaşkındı..
Senanın eşi, Irmağın babası ölmüştü, ayakata kalmak zorundalardı, devam etmek zorundalardı, Irmak bu düştüğü çukurdan annesi ile çıkıp yoluna devam edicekti...
Günümüz
Sabah uyandığımda Ömür abla odamdaydı, perdeleri açıyordu, gözüme gelen ışıkla doğruldum.
"Günaydın kızım" dedi bana bakarak, "Günaydın abla" dedim gülümseyerek, "Daha İyimisin" dedi, "Çalışıyorum" dedim, "Anladım, gel ozmanan kahvaltı yapalım cenaze var biliyorsun" dedi, iç çekerek "Biliyorum abla biliyorum, maalesef" dedim, Ömür abla odadan çıktı.
Uyuduğum yeri topladım ve üstümü değiştirmek için ayaklandı derken kapı çaldı ve "Müsait misin?" Dedi, Bu Muratdı "Evet" dedim, sakince kapıyı açıp aralayarak içeri girdi ve tekrar ardından kapıyı kapattı.
Bana doğru gelip "Günaydın" dedi, gülümseyerek "Günaydın" dedim, uyuduğum yere eğilip giyeceğim üstleri aldım "Annem isterse duş alsın diyor" dedi, Murat, ona dönerek "Gerek yok teşekkür ederim" dedim, "Rica ederim" dedi ve halen bana bakıyordu "Çıkmıyacakmısın" dedim sakin bir ses tonuyla "Niye" dedi, sırıtarak "Üstümü değiştirmem gerek" dedim elbiseleri gözüne soka soka
"Okey, çıkıyorum" dedi ve arkasını dönüp kapıya yöneldi, bir kaç kere kolu aşağı yukarı indirdi ve bana baktı garipseyerek ona bakıyorudum "Kapı açılmıyor" dedi "Ne!?" dedim ve ona doğru ilerledim "Nasıl açılmıyor" dedim kolu aşağı yukarı yaparak ama açılmadı "Büyü yaptım ne olucak işte açılmıyor" dedi "Aşırı komiksin he" dedim yüzüne bakarak, kapıyı bırakıp "Şimdi nolucak" dedim, ve camdan dışarı baktım "Camdan atlasam" dedim güldü hatta ne gülmesi kahkaha attı, ona baktığımda gülmesi durmuş, gözüyle bana aşağıdan yukarı bakmıştı "Bu haldemi" dedi, hemen kafamı aşağıya indirip yukarı doğru baktım üstümde yarı uzun dantelli atlet altımda da şort vardı "Ne varmış halimde" dedim, "Geceleri üşümüyormusun sen ne bu hal" dedi, kafamı kaldırıp ters ters ona baktım "Arkanı dön artık" dedim sinirli bir şekilde ellerini göğsünün önünde bağlayıp arkasına döndü "Acele et" dedi, "Emredersiniz" dedim alaycı bir ses tonuyla birde başıma bu çıkmıştı MIZMIZ DALGALI BEY NOLUCAK."Arkanı dönersen rezil ederim seni" diye bağırdım bir anda gülüp duruyordu Murat en son üstündeki dantelli atleti çıkartıp tişört giydim, bir kaç saniye sonra ise "Tamamı" dedi "Hıhı" dedi ve arkasını hızlıca dönüp yanıma gelerek billeğimden tuttu ve bedenimi kendine çekerek "Nasıl edersin" dedi ve bileğimi iyice sıktı "Üzülürsün" dedim, alaycı bir gülüş atarak "Benmi" dedi ve gözümün içine tekrar kilitlendi "Hıhı" dedim, bileğimi iyice sıkmıştı "Oha öküz canımı acıtıyorsun" dedim kıvranarak "Acısın" dedi tekrar ona baktım ve "Bırak" dedim, yavaşça bileğimi bıraktı, bıraktığı anda bileğimi diğer elimde tutmaya başladım, kıpkırmızı olmuştu...
Murat bileğimin kıpkırmızı olduğunu görünce yanımızdaki çekmeceyi açıp eline bir krem aldı ve bana doğru gelmeye başladı "Getir" dedi ilkte uzatmadım ama sonra sol eliyle bileğimi sertçe kendine çekti ve kremi parmağına boşaltıp bileğime dairesel hareketlerle sürmeye başladı bir eliyle elimi tutuyor diğer eliyle ise krem sürüyordu, "Acıdınmı sen bana" dedim, gözlerine bakarak "Birazdan geçer" diyerek bileğimi yavaşca bıraktı, kremi çekmeceye geri koyup odadan çıktı, neydi şimdi bu lan anlamadım bana acıdımı benmi yanlış anladım...
Odadan çıktığımda mutfaktan yağ fışkırma sesi geliyordu.
Mutfağa girdiğimde Murat'ın üstünde mutfak önlüğü bir elinde tahta kaşık diğer elinde yağlardan korunmak içinde tencere kapağı vardı sanki savaşıyormuşcasına bir hali vardı.
"Noluyo" dedim yanına giderek "Patates kızartıyoruz ne var" dedi, gülerek cevap verdim "Bu haldemi" elinden tahta kaşığı aldım ve karıştırmaya başladım "Bak durdu" dedim "Ellerime sağlık" dedi, kahkaha attım duramadım o kadar kömik söylediki kendimi tutamadım, patatesleri tabağa koymak için "Tabak ver" dedim Murat'a bana ters ters bakarak "Verirmisin" dedi ya sabır ya sabırrrr ilahi uzatacaktı "Tabak VERİRMİSİN" dedim gözünün içine baka baka "Tabiki veririm" dedi, üst çekmeceden mavi desenli tabağı alıp elime uzattı "Teşekkür ederim" dedim ve tabağı aldım üstüne peçete koyup patatesleri yavaşça üstüne koydum, Murat bana garipseyerek bakarak "Peçete niye koydun" dedi, gülerek cevap verdim "Az yağlı olmasını sağlıyor" deidm yanlışta olsa benim bildiğim buydu.
Patates tabağını alıp masaya koydum ve baş ucuna oturdum Muratta diğer baş ucuna oturdu suyumu içer içmez "Ömür abla nerde" dedim Murat'a bakarak, Murat ağzına patates attıktan sonra bana cevap verdi "Aşağı yardıma gitti" dedi kafamı olumlu olucak şekilde salladım hayat çok garipti, sevdiğimiz insanlar ölürken hayat devam ediyordu, yapıcak bir şey yoktu sadece katili bulmam lazımdı...
Masanın ucunda aniden göz yaşlarım akmaya başladı burnumu çekince Murat kafasını kaldırıp bana baktı, elimi burnuma götürüp yukarı çektim yaşlarıma hakim olamıyordum...
Bir kaç dakika Murat bana baktıktan sonra ayağa kalkıp yanıma geldi, bileğimden tutup beni masadan kaldırıp kendine çekti, işte bu dahada ağlamama neden olmuştu, bir elini kafama diğer elini ise belimde hissettim kafam onun göğsüyle birleşmişti ve göz yaşlarım halen umarsızca akıyordu aynı sulu kar gibi akıp gidiyordu...
Murat eliyle başımı okşadıktan sonra "Yapıcak bir şey yok ağlayarak onları geri getiremezsin" dedi burnumu çekip cevap verdim "Onu bulacağım" dedim sert bir şekilde "Kimi?" Dedi Murat "Katili" dedim burnumu çekerek ve kekeleyerek "Şşşş bunları düşünme şimdi" dedi ve kafamı okşamya devam etti ellerimi yavaşça kaldırıp ona sarıldım, Murat'a sarılmamla ilkildiğini hissetmiştim, ama umrumda değildi şuan sakinleşmeye ve kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı..
"İyimisin?" dedi Murat ellerini yüzüme getirip kaldırmıştı ve gözümün içine bakıyordu "İyiyim saol" dedim "Birdaha ağladığını görmicem" dedi "Hıhı" dedim ve kafamı olumlu olacak şekilde salladım "Artık aşağı inme zamanı geldi" dedi, yüzümü bıraktı ve ilerledi, ne ilerledim nede hareket ettim, Murat gelmediğimi görünce arkasına baktı ve tekrar bana doğru gelip bileğimden tutup "Gidelim" dedi ilerledi ilerledim, onca şey nolucaktı babam sonrada annem ve teyzem belkide katili bulduktan sonra ölmeliydim en azından onları görürdüm ama ilk önce katili bulmam lazımdı kim bilir hangi fare deliğindeydi, zor olsada onu bulucaktım....
"Birdaha ağladığını görmicem"(Ayas)
Nasıldı, güzel gidiyormu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayas
Teen FictionGecenin rengi neydi? mavi,kırmızı,lacivert bir anlamı var mıydı? Ay neyi temsil ediyor? Güneşi özlüyor,tutulmayı bekliyor aynı Irmağın intikamını almak için o geceyi beklediği gibi Texting vardır Başlama tarihi (2/06/2024)