1.2

29 4 188
                                    

Bölümü Tanju Okan'ın Öyle Sarhoş Olsam Ki şarkısını dinleyerek yazdım, siz de onu açabilirsiniz

Kahveyi yaparken ağlamak üzereydim.

Cem'in moralimin bozuk olduğunu duyduğu gibi, Narin'e bahsetmek bile istememiştim ama Cem'e içimdeki her şeyi anlatmak istiyordum, yanıma geleceğini söylemesi daha önce hayatıma giren her insanın sadece lafta değer verdiğini hissettiriyordu.

Bugün yaşadığım bir ilk değildi ama sanki ilk defa bu kadar üstüme geliniyormuş gibi hissediyordum. Hepsinden önce günümün mahvolmasını sağlayan en büyük etken Narin'in ve Celal'in Cem hakkında söyledikleriydi.

Cem yanıma geldiğinde sinirli olmasına zaten hak vermiyordum, daha çok başlardaydık ve bu normal değildi ama arkadaşlarımın fikirlerini sormadığım hâlde ilişki düşündüğüm adamı gerçekten tanımadan yargılamaları da normal değildi. İlişkime kimseyi katmak istemiyordum.

Elbette fikirlerini söylemelilerdi fakat bunu aralarında Cem'i küçük düşürerek yapmamalılardı. Bundan dolayı onlara biraz fazla sert çıkışmıştım. Sonunda hatalarını anlamış olacaklar ki defalarca kez özür dilemişlerdi, dilemeleri gerekiyordu.

Konferans konuşmasındaydık ve Celal Cem'in kendisine tehditvari mesajlar attığını söylemişti. Mesajların içeriğinden çok az bahsedince ekran görüntüsü atmasını istemiştim çünkü tam olarak bilmeden ne Cem'i ne de Celal'i yargılayabilirdim. Okuduğumda ikisinin de konuştuklarında ve konuşma tarzında hiçbir sorun görmemiştim. Üzerinde durulması gereken bir konu değildi o an benim için.

Patladığım ana beni getiren ise Narin'in başlattığı, Celal'in beklemediğim bir şekilde devam ettirdikleri konuşmaydı. Benden 'kız arkadaşım' şeklinden bahsetmesini komik bulduklarını söyleyip Celal'i -sözde- tehdit ettiğini alay konusu haline getirmeleri bardağı taşıran son damlaydı. Benim hakkımda konuşma şekli fazlasıyla hoşuma gitmişken bunu onlara söylemeye bile çekinmiştim.

Sonu tabi ki sitemlerimle ve onların özürleriyle bitmişti. Devamını getirmelerini beklemeden konferanstan çıkmış, koltuğa uzanmıştım ve o sırada art arda birkaç mesaj gelmişti. Narin veya Celal olduğunu düşünerek başta bakmak istemesem de mesajlar gelmeye devam ettiğinde en azından rahatsız etme moduna almak için telefonu açmıştım. Diğer tüm mesajların yanında ilgimi tek çeken Cem'in mesajları olmuştu.

Cem'in mesajını bildirim çubuğunda görmek bile içimde tarif edilemez bir mutluluk oluşturuyordu. Öyle ki kendimi bir anda Narin'le böyle kararlaştırmamış olmamıza rağmen ona cevap verirken bulmuştum.

Yanıma geleceğini öğrenir öğrenmez ise elim ayağım birbirine dolanmıştı. İstemediğimden değildi, istemiyor olsam önemsiz şeyleri bahane ederek gelmesini istemiyormuş gibi davranmazdım. Şu an en çok onun yanımda olmasına ihtiyacım vardı hem de. İki gündür tanıyor olmama rağmen bana öyle bir güven veriyordu ki gözüm kapalı, her yere onun kolları arasında gidebilirdim.

Kahveyi fincanlara döktüğüm esnada zil çaldı. Boşalan cezveyi tekrardan ocağın üstüne koyup alelacele kapıyı açmaya koştum. Eve geldiğim gibi makyajımı çıkarıp üstümü değiştirdiğimden şu anki vaziyetimden emin olamayarak aynaya baktım. Absürt bir şey giymemiştim. Eşofman ve evde giydiğim askılı crop vardı üzerimde. Sıcak havayı tenimde hissetmekten nefret ettiğim için havalar ısınır ısınmaz üşümek veya serinlemek amacıyla yazlık kıyafetlerimi giymeye başlar ve soğuk duş alıp saçlarımı kurutmazdım. Saçlarım şu an ıslak değildi çünkü bugün üzerimdeki halsizlikten dolayı sürekli duş almayı ertelemiştim. Annemle olan ve uzadıkça uzayan can sıkıcı konuşmanın da erteleyişim üzerindeki etkisi küçümsenemezdi tabii.

bul bütün denizleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin