Hocadan izin alarak tuvalete bakmak için sınıftan çıkan Minho içeri girmesiyle boş olduğunu fark ederken "Jisung?" diyerek tek tek kabinleri açıp kontrol etmişti.
Jisung panik olduğu şeylerde genelde çok konuşuyordu evet ama asıl gerçekten korkuyorsa konuşamaz hâle geliyordu, bu yüzden Minho ses gelmese de kabinleri kontrol etme ihtiyacı hissetmişti.
Tuvaletten çıktığı gibi sınıfa doğru ilerliyordu ki sınıfın kapısı açılmış, Felix çıkmıştı. "Minho," demesiyle Minho "İşim var Felix," diyerek yanından geçecekti ki Felix "Jisung," deyince hızla durmuştu. "Ne oldu Jisung'a?"
"Mesaj attım aslında ama görmedi... Junhyuklar kağıdı Jisung'un çaldığını öğrenmişler bir şekilde, konuşuyorlardı bugün."
"Neden Jisung'dan önce bana demedin Felix ya?" diyen Minho arkasını döndüğü gibi merdivenlere doğru hızlı yürümüş ardından da koşarak inmişti neredeyse. Bahçeye çıktığı gibi arka tarafa geçerken arka çıkışın merdivenlerinde gördü onu.
"Jisung." diyerek koştuğu gibi hızla önüne çökmüş, yüzüne bakmıştı. Kesik kesik nefes alıyordu Jisung ve büyük bir ihtimalle şoktan ağladığının farkında bile değildi.
Yüzüne baktı Minho onun, kaşı ve dudağı patlamıştı, elmacık kemiği de şişmeye başlamıştı. Jisung'un yara olan elleri onun da vurduğunu gösteriyordu ama tek kişiydi.
"Nerdeler?" deyip ayağa kalkacaktı ki adım sesleri duydu ardından aldığı kahkaha ile arkasını döndü. "Vay, Minho da teşrif etmiş! Seninkini biraz hırpaladık ama anlarsın ya, o da boyundan büyük işlere kalkışmış."
"Burada kal," diyen Minho ayağa kalktı, arkasındaki Jisung ona kafa sallamıştı. Bacaklarına sarılmış bir şekilde otururken onu kapatan Minho dörtlüye doğru yürüyüp önündeki taşı tekmeledi.
"Çantana ben koydum Junhyuk," dedi itiraf ederek. "Ve amacım seni okuldan attırmaktı. Sen dua et Jisung'a, şikayetçi olmadı diye şu an buradasın ama burada olmasaydım diye ağlayacaksın birazdan."
Taşı bir kez daha tekmelemiş, taş Junhyuk'a çarparken arkadaşlarından biri Minho'ya ilerlemişti. Minho çocuğun kolunu tuttuğu gibi bükerek hızla duvara çarptı onu ve yere attı.
Bir diğer gelene bacağını kaldırarak tekmesini karnına atmış, onu geriye adımlattıktan sonra yüzüne yumruğunu geçirmişti. Bir anda kollarından tutulurken Jisung korkuyla yerinden "Minho," diye ayaklanacaktı ki kollarından tutan çocuklardan destek alarak iki ayağını da kaldırdı ve Junhyuk'a tekme attı Minho.
Hemen ardından yardıma ihtiyacı kalmamış, kolunu tekinden kurtarıp diğerinin üstüne çarpmıştı onu. İkisi birbirinin üstüne yere düşerken arkasından gelecek olan ilk mağlup ettiğine dirseğini geçirmiş, yüzüne dirsek çarpan çocuk bağırarak yere otururken Minho, kendinden emin adımlarla ilerlemişti Junhyuk'a.
Birkaç adım geri kaçan çocukla beraber onun ardından koştu ardından da duvardan destek alarak tekmesini yüzüne geçirip Junhyuk'u yere düşürdü.
Eğilip yakasından tutarak onu kaldırmış, "Bırak!" diyen çocuğu umursamadan sürüklemeye başlamıştı. Junhyuk'un diğer arkadaşları Minho'nun "Siktirin gidin lan!" lafı ile kaybolurken Minho, tuttuğu çocuğu Jisung'un oturduğu merdivenlerin önüne attı.
"Şimdi söyle bana," dedi saçlarından tutup çekerken. "Ona bir daha vurabilir misin?"
"Minho..." dedi Junhyuk, kurtulmaya çalıştı. "Bırak yoksa kötü olur, öldürmediğime dua etsin."
Bu sözler Minho'yu çıldırtırken attığı tek yumrukla Junhyuk oturduğu yerden betona yapışmış, burnunu tutmuştu. Acıyla bağırdığında Minho onun eline bastı, ayağı ile iyice ezerek tekrar yanına çökmüş, saçlarından tutarak kaldırmıştı geri.