Teneffüs zilinin çalmasıyla beraber sınıftakiler dışarı çıkarken hoca da çıkınca koridorda kenarda duran Jisung kapıyı aralayıp sınıfa girmiş, gözleri direkt en arka köşedeki çocuğu bulurken Minho ayağa kalkmıştı.
Kendisine yürümesi ile beraber Jisung tüm kanın yanaklarında toparlandığını fark etti, karşı karşıya geldiklerinde ise aklı dün gece tam da bu şekilde öpüştüklerine giderken Minho'nun dediklerini duymamıştı bile. "Hı, ne?" diye durumu toparlarken Minho elindeki çöpü kutuya attı.
Ona baktı. "Antreman için sahaya inecekmişiz, yeni öğrendim ben de. Oraya gelsene."
"Geleyim." dedi hiç reddetmeden, yan yana sınıftan çıktıklarında kalabalık koridorda merdivenlere yönelmişler, spor salonuna geçmişlerdi.
Minho sırt çantasını düzeltti. "Ver çantanı, dolaba koyayım."
"Bekle," dedi Jisung. "Ben de geleyim."
"Ne saklıyorsun sen?"
"Hiçbir şey, ne saklayabilirim ki ya? Hadi gidelim."
Sırtından ittiği Minho ile soyunma odasına geçmişler, Jisung direkt onun dolabına ilerlerken Minho da çantasından çıkardığı formayı kenara bırakmış ve okul gömleğinin düğmelerini açmaya başlamıştı.
"Ne yapıyorsun!" dedi Jisung direkt, ellerini sanki daha önce hiç görmemiş gibi yüzüne siper etse de parmaklarının arasından bakması Minho'nun gülüşünü tutmak için dudaklarını ısırmasına sebep oldu.
"Ne yapıyorum?" diye sordu ve gömleği omuzlarından sıyırıp kendini yarı çıplak bıraktı. "Formamı giyeceğim. Daha önce görmediğin şey mi sanki?"
Arkasını döndü Jisung. "O zaman arkadaştık! Sana hiç o gözle..." Usulca sustu.
Minho tek adımda arkasına geçti. "Hangi gözle?"
Çıplak gövdesi hafiften sırtına değiyor, bu da Jisung'un nefeslerinin hızlanmasını sağlıyordu. Başı önünde arkaya çevirmeye korkarken yan bir bakışla Minho'nun omuzuna bakmış ardından da dönüp onu parmak uçlarıyla itmişti.
"Üzerini giyin."
Güldü Minho, reddetmeden dolabına ilerlerken Jisung da çantasından çıkardığı lolipopları cebine atmış ardından da çantayı onun dolabına bırakmıştı.
Şortunu da giyinen Minho ile beraber soyunma odasından çıkarlarken "Tribünlerde olacağım," dedi ve yanından ayrılıp koşmaya başladı Jisung. Arkasından izleyen Minho'dan habersiz koşarak merdivenleri çıkmış ardından da ön taraflara yerleşip heyecanlı bakışlarını sahaya dikmişti.
Okulun voleybol takımı bir bir sahada toplanırken Hyunjin, Jeongin, Seungmin ve Chan art arda gelmiş, diğer oyuncular da geldiği sırada "Biz geldik!" diyen sesle Jisung kafasını çevirmişti.
Felix gülerek el salladı, hemen arkasındanki Changbin de göz kırpmış, ikisi adeta çantaları fırlatıp yanına yerleşmişlerdi. Jisung kıkırdadı. "Hoş geldiniz." Felix'e baktı. "Ben de sana mesaj atacaktım kaçırma diye."
Felix göz kırptı. "Kaçırır mıyım hiç?"
Dahil oldu Changbin. "Kaçırır mı? Kaçırmaz hiç."
