Mesajı okuyan Jisung okur okumaz telefonu yatağa fırlattığı gibi ellerini ağzına bastırırken gözleri kocaman olmuştu. Kafasının içinde dönen mesajla beraber hızla telefona doğru eğildi ve tekrardan okudu ama hayal değildi, Minho cidden ona onu sevdiğini söylemişti.
"Hayır, hayır, delirmiyorum, hayır!" Durdu. "Deliriyor muyum yoksa? Ne!"
Kendini yataktan atmış, koşarak banyoya girdikten sonra aynadan gözyaşlarından dolayı ıslak yüzüne bakmıştı. Yapabilecek en doğal tepkiyi verdi bundan sonra ve elini kaldırıp bir anda kendine tokat attı. "Ah! Acıdı!"
Çığlık atarak yanağını tutmuş, dişlerini birbirine bastırmıştı. Kontrolsüz gücü canını yakmıştı, aynadan geri kendine bakarken "Ne olacak şimdi?" dedi doğal bir soru ile. Elini yanağından indirdi ve geri odasına geçip telefonunu eline aldı.
Alır almaz çalmaya başladığında Minho sanıp krizler geçirmiş ama annesi olduğunu görmüştü, "Anne?" diye açtı hemen. "Bir şey mi oldu? Ne oldı? Niye aradın bu saatte? Kötü bir şey yok değil mi? Anne ses versene!"
"Jisung susarsan konuşacağım."
"Tamam ya," dedi Jisung hemen sonra cama koştu. "Ne oldu?"
"Babanın da benim de nöbetim yok, eve geliyoruz diyecektim bebeğim. Yemek yedin mi?"
"Yemedim."
"Güzel, kızarmış tavuk aldık biraz. Yorgunum, yemek yapamam. Markette kola yoktu, bize alır mısın?"
"Ay alırım," dedi Jisung hemen. Annesi ile konuşup üstüne hızla bir sweat geçirmiş, evden çıkmıştı. Yağmur yağdığından kapüşonu başına örtmüş hızlı hızlı markete yürümüş ve kola alarak dönmüştü ki arkasında hissettiği gölge ile duraksadı.
İkisine şemsiye tutan Minho ona baktı. "Bu havada şemsiye almadan hangi akılla dışarı çıkıyorsun acaba?"
Duraksadı Jisung, sadece yarım saat önceki mesajlaşmaları kalbini hızlandırırken kaşlarını kaldırdı. "Sen hangi ara geldin ki spordan? Daha geç gelmen gerekmez miydi?"
"Öyleydi ama mesajım görüldü kalınca kalp krizi geçirme ihtimaline karşı bir kontrol edeyim dedim."
Lafının sonuna doğru yamuk bir şekilde sırıtınca Jisung "Komik mi ya?" dedi hızla. Gözlerini kaçırdı. "Hem... Hem sen niye incecik giyindin? Üşüteceksin, eve gitsene."
Arkasını dönmesiyle beraber birkaç adım atmış sonra gözlerini kısarak Minho'ya dönmüştü. "Evine dedim!"
"Evim dedin?"
Onun tereddütsüz yanıtı ile beraber Jisung şokla dudaklarını aralarken ona bu duyguyu yaşatmanın verdiği zaferle güldü Minho keyifle. Üstüne doğru bir adım atarak "Evet?" dediğinde Jisung onun sweatine tutunmuştu.
Kafasını kaldırdığında göz göze geldiler, ikisi de bu temasla sanki soğuk bir rüzgar esmiş gibi sarsılırken Jisung onu öpmek istedi, öyle karşılık vermek istedi. Kaçtığı bir adımı geri alıp Minho'ya doğru bir adım atmıştı ki öpeceğini anladı Minho.
Heyecanlı bir nefes eşliğinde başını eğdiğinde Jisung koluna tutundu, parmak uçlarında usulca yükselip gözlerini kapatmak istedi ama tam bunları yapacakken "Jisung? Minho?" diyen sesle ikisinin de gözleri büyümüş, "Anne!" diye bağıran Jisung ile beraber arkalarını dönmüşlerdi.