14

3 0 0
                                    

Alya hızlı adımlarla yürürken kafasında Alp'in sesini duymaya devam ediyordu.

-Özür dilerim.
-Sende olsan fark etmez.
-Bir süre dinlen ve sorunlarını çöz. O zamana kadar süresiz izinlisin.

Kol çantasını açıp anahtarını çıkartırken dişlerini sıktığını farkedecek kadar sıyrılabildi kafasında tekrarlanan izdihamdan.
Bir an durakladı, dişlerini öyle sert sıkmıştı ki çenesinin ağrıdığını farketti. Ağzı kapalı dişlerini araladı, başını hareket ettirmeden  etrafına bakındı ve çenesini sağa sola hareket ettirdi.

Kapıya  gelmişti, anahtarı deliğe takıp kilidi açtı. Daha içeri girmeden Zuzu'nun sesini duydu, telefonda konuşuyordu.

-Tamam hocam ben mutlaka haber veririm. Yeni içerikle yakından ilgileneceğim.

Güçlü bir kahkaha patlattı Zuzu. Alya ise bir an duyduğu kahkahaya şaşırıp durakladı. Birkaç saniye sonra ise dış kapıyı kapatıp kendini salondaki kanepeye attı.
Aklında onlarca farklı düşünce vardı ama en baskın düşünce Zuzu'dan kaçma isteği oldu. Zuzu kahkaha atacak kadar iyiyken, Alya nefes almaya bile gücü yokmuş gibi hissediyordu.

Günlerdir kafasında, Zuzu'yu tehlikeli bir adamın hedefi yapmış olmaktan duyduğu korku ile yaşıyordu. Zuzu'nun kahkahasını duyunca, işin ciddiyetini hâlâ bilmediğini bir kez daha fark etmiş oldu. Bir günahkâr gibi hissetti kendini.

Şu an o kanepede ne işi vardı Alya'nın?
Bir yanı gitmesini söylerken bir yanı Zuzu'ya sarılmak istiyordu.

Bir an kendine ilginç gelen bir şey fark etti, az önce resmen kovulmuştu ve beyninde yaşadığı kaos yüzünden işini kaybettiğine bile üzülemedi.

-En azından üzülmeliydim!

Zuzu'yu nasıl koruyacağını bulmaya çalışan güçsüz bir aşıktı Alya, peki aciz miydi?

Bilmiyordu?

Teoman'a, elindeki kâğıdın fotoğrafını atmıştı ama henüz cevap gelecek kadar zaman geçmemişti. Hatta Teoman toplantıdan bile çıkmamış, mesajı görmemiş olabilirdi.

Kanepenin önündeki orta sehpada duran  ahşap çerçeveli fotoğrafa baktı.

Alya ve Zuzu'nun birlikte çektirdikleri ilk fotoğraftı o. Çimlere oturmuş iki genç kadın arkalarında kalp şeklinde duran bulutları fotoğraf çekildikten sonra fark etmişlerdi ve plansız olmasına rağmen kırmızı gömlek, mavi pantolon ile sanki çift kombini yapmışlar gibi hissetmişti Alya, fotoğrafa ilk baktığı an. Bu yüzden o fotoğraf çok özeldi onun için.

Alya fotoğrafı eline alıp arkasına yaslandı ve bir süre fotoğrafa baktı, ardından elindeki fotoğrafı sehpaya bırakıp elleri ile yüzünü kapattı. Birkaç dakika sonra ise hızla kanepeden kalktı ve kapıya yöneldi.

Evet, Zuzu için bir şeyler yapmaya çalışıyor ama eli kolu bağlı olduğu ve daha ziyade düşmanını tanımadığı için neler yapabileceğini bile bilmiyordu. El mahkûm beklerken kendi öfke sorunlarını zapt etmekte çok zorlanmıştı. Hayatı allak bullak olmuştu bile ve Jir  henüz hiçbir hamle yapmadan başarmıştı bunu.

Alya kapıdan çıkarken nereye gideceğini bilmeden attı kendini dışarı. Tek istediği şey; kendi bir anda değiştiğini bilse de bunu Zuzu'nun gözüne sokmamaktı. Zaten farkındaydı ama...

Kapıdan çıkıp merdivenlere yöneldi önce. Çatıya gitmek bir an mantıklı gelsede onu çoktan yaptığını farketti. Zuzu çatıya mutlaka gelip bakacaktı.

Bu kez korkak olmaya ve kaçmaya karar verdi. Uzağa kaçmak için Zuzu'nun bilmediği bir yere gitmek istedi. Öfke kontrolü için gittiği tek yer vardı ve şu an ihtiyacı olanın ne olduğunu biliyordu. Asansöre doğru yürüdü hızlı adımlarla yaklaşıp asansörün düğmesine bastı, beklemek biraz uzun sürdü bu kez.

Arabasına binip yola çıkana kadar boğuluyordu ama aracın motoru çalıştığı andan itibaren sanki tüm stresini ardında bırakmış gibi yavaşça uzaklaşmaya başladı düşünceleri beyninden. Bir an aynaya kaydı gözü, geride bıraktığı yola baktı, hafif ve şaşkın bir tebessüm vardı yüzünde konuşurken.

-Bu kez gerçekten kaçıyorum. Kaçmanın rahatlığı mı bu?

YANLIŞ TERCİHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin