-"Geçti bebeğim geçti. Sakinleş burdayım evdeyiz benim yanımdasın. Herşey geçti kimse seni benden alamaz"...
Derin nefes alıp vererek sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama ben gözümün önüne gelen senaryoları yok edemiyordum. Ben bu hastalıktan kurtuldum derken yeniden geri gelmişti. Olmayan şeyler çok gerçekmiş gibiydi. Etraftaki hiç bir sesi algılamıyordum. Sadece Yağızın ellerimi sıkıca tutup bana bir ilaç içirdiğini hissediyordum. Ama o ilaçtan sonra çok başka şeyler oldu. Sanki beynim oyununa devam ediyordu. Bütün olumsuzluklar yok olmuştu ve sanki her şey karanlık siyah bir arka plandan beyaz ışıklı bir alana geçmişti.
İç sesimin de beyin sesime karıştığı bu durumda ben her şeyin bir hayaldan ibaret olduğunu biliyordum ama öyle bir oyuna çeviriyordu ki beynim durumu inanmak zorunda kalıyordum. Şu anda beynimdeki o oyunda Yağız beni kucağına almış ve her şey çok farklıymış gibi sıradan bir geceyi yaşıyorduk. Beni yatağa uzattı ve iç sesim daha da kendini göstermeye başladı, kalbimin hızı arttı.
Üzerimi örtmek için eğildiğinde boynu tam olarak dudaklarımın üzerindeydi. Dudaklarım boynuna temas ediyordu. Bedeninin kasıldığını hissediyordum. Nefes alış verişleri değişmişti.
Adamı azdıracan köpek. Hem de bu halinle.
İç sesimi de bir kenara koydum. Yüzünü çevirmiş ve tam gözlerimin içine bakıyordu. Sıcak nefesi yüzüme vuruyordu. Bakışları dudaklarıma dediğinde gözlerimi kaçırmadım. Gözlerini benden çekmeden üzerimi örttü ve yüzüme ola bildiğince yaklaştı.
Ne olur öpsün be. Biz unuturuz ama öpsün.
Gözlerimi kapattım. Nedenini bilmeden böyle yapmam gerektiğini hissettim. Dudaklarımda baskı hiss ettim.
Oleyy be.
Ama uzun sürmemişti. Gözlerimi açtığımda geri çekilmiş ve:
-"İyi geceler prenses, tatlı rüyalar"-demiş, yüzündeki sırıtan haliyle ışığı kapatıp lambayı açıp gitmişti.
Ama hayır bunlar asla gerçek olamazdı ben delirmiş olmalıydım. Bu kafamın içindekiler sanki yüksek kahkahalar atarak beynimi patlatmaya çalışıyordu. Birden bütün sesler kesildi ve etraf karardı. Evet yine geçici bir yöntemle sessizleşmiştim.
Yağız'ın anlatımıyla...
İlacını içirmeme rağmen başını eleri arasına almış ve titremeye devam ediyordu. Artık ne yapacağımı bilmiyordum. Onu kucağıma alıp yatağa uzattım. Sadece ellerini çekmeye çalışıyordum. Ama o buna dahi izin vermiyordu. Şu anda ne düşünüyor ne oluyordu anlamıyordum. Hiç bir şey yapmadan duramayacaktım. Zor kullanacak olsam bile bileklerinden tutup ellerini belime doladım ve onu sıkıca sardım. Kalp atışları çok hızlıydı. Belki de panik atak geçiriyordu. Sadece kulağına fısıldadım.
-"Ne düşünüyorsan hepsi geçecek ilaç verdim ve geçecek".
Doktor ilaç yazarken böyle durumlar olduğu zaman telaşlanmayıp yanında olup ilacı içirmem gerektiğini söylemişti. Kollarım arasındaki küçük bedeninin titremesi gittikçe azalıyordu. Onu kendimden biraz uzaklaştırdığımda yüzünün tebessüm ettiğini gördüm. Gözleri kapalı olduğu halde yüzü gülüyordu. Nefesi düzene girdiğinde uykuya daldığını anladım. Üzerine pikeyi örtüp hemen aşağı kata indim. Ece'nin kapısını tıklatdım. Kapıyı hemen açtığında:
-"Ece İremin yanına çıka bilir misin? Benim acil bir işim çıktı. Biraz önce panik atak geçirdi ilaç verdim uyudu. Aklım onda kalmasın".
-"Tabi ki abi. Telefonumu alıp çıkıyorum merak etme"- dedikten sonra saçına öpücük kondurup evden koşarak çıktım. Kalbimde büyüyen o ateş Mehmet şerefsizini yakmalıydı. Onun ne yaptığını daha bilmiyordum ama ben her İrem'in gözlerinde o korkuyu gördüğümde sanki içimde büyük bir fırtına kopuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~SANA SAKLI~
ActionO an sadece annemin gözlerinin içine bakarak şunu söyledim: -"Pekala sen burda onca yıl olduğu gibi yine şiddet görmeye hazırsan kala bilirsin. Ama ben senin gibi buna boyun eğmeyeceğim. Ben artık senin gibi babam tarafından ezilmeyeceğim ve onun iç...