Kafamı onaylar bir biçimde salladım. Karnımda onun ellerini hissetmek biraz ürpertti beni. Daha sonra narin hareketleri beni mayıştırmıştı. Bana layık görülmeyen duyguların hâlâ var olduğunun gerçeğiyle gözlerimi kapattım...
Bedenimin ürpermesiyle gözlerimi açtım. Öyle bir uyumuşum ki üzerimdeki yorgan kaymıştı ve üşümüştüm. Dün gece aklıma geldiğinde Yağızın odada olmadığını farkettim. Ben uyuduktan sonra gitmişti herhalde. Lavaboya geçip rutin işlerimi hallettim. Üzerimi değişip yatağı düzelttim. Galiba bu evde bir çalışan yoktu. Acaba Yağızın odası dağınık mıydı yoksa düzenli biri miydi? Kafamı kurcalayan sorularla odadan çıktım. Ev sessizdi. Mutfağa geçerek kahve makinesini çalıştırdım. Kendime de küçük bir kahvaltı hazırladım. O sırada mutfak kapısı tıklatıldı. Kapıdaki Salihdi.
-"Merhaba yenge. Bunları Yağız abi gönderdi. Kendisi sabah acilen Kanada'ya gitti. Sana söylememi söyledi".
Kafamı salladım. İşine karışacak değildim herhalde.
-"Tamam, Salih. Gel otur sana da bir kahve yapayım".
-"Yok yenge işin başına dönmem gerekiyor benim".
Biraz daha ısrar ettikten sonra kabul etti. Ona da bir bardak kahve hazırladım.
-"E Salih. Kaç yıldır burada çalışıyorsun?"
-"7 yıldır yenge".
-"Oo maşallah ne çokmuş. Bildiğim kadarıyla Yağızın en çok güvendiği kişi sensin öyle mi?"
-"Öyle de diye biliriz. Çok abartılmayı sevmem de ben".
-"Yok yok abartalım bence. Cidden her işde ilk sen varsın. Benim de en çok kanım kaynayanı sensin. Biraz konuşmuyorsun ama idare ederiz biz".
Başını aşağı eğdi. Cidden insanlar onlar hakkında güzel olan gerçekleri söylediğimizde neden mahçup gibi davranırlar? Bunu anlayamıyorum. Bence kendileriyle övünmeliler. Ego gibi değil ama neyse. Biraz daha böyle konuştuktan sonra Salih gitti. Ben de kahvaltımı bitirip mutfağı toparladım. Salona geçip Salihin verdiği paketi açtım. İçinde bir telefon ve bir de not vardı.
Ben iki günlüğüne Kanada'ya gidiyorum, telefonda benim ve kız kardeşimin numarası kayıtlı. İstediğin zaman beni araya bilirsin, kız kardeşim de gün içinde seni şikayetin için karakola götürecek.
Nota baktım ve tam olarak anlamadım. Telefonu açtım ve biraz oyalandım. Daha sonra Yağızı aramaya karar verdim. Telefon üçüncü çalışında açıldı.
-"Alo İrem orda mısın?"
-"Evet Yağız. Seni merak ettim de, onun için aradım".
-"Cidden beni mi merak ettin?"
Ha evet etmiş olamaz mıyız be.
-"Evet hem seni merak ettim hem de notunda bazı şeyleri anlamadım. Kanada'ya bu kadar acil gitmeni merak ettim".
-"Bak bu açık sözlülüğünü sevdim. Yeraltıyla ilgili bir konu olduğu için sana bunu anlatamam. Ama nota gelince dün fiziksel şiddet diye ifade vermiştin ya. Onun için karakola gitmelisin. Gerçekten şiddet var mı yok mu diye kontrol edecekler".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~SANA SAKLI~
AcciónO an sadece annemin gözlerinin içine bakarak şunu söyledim: -"Pekala sen burda onca yıl olduğu gibi yine şiddet görmeye hazırsan kala bilirsin. Ama ben senin gibi buna boyun eğmeyeceğim. Ben artık senin gibi babam tarafından ezilmeyeceğim ve onun iç...