Aralık olan bir kapıdan soluk soluğa girdim ve yerde gözlerini yummuş kan içinde yatan İremi görmemle bedenimdeki bütün kan çekildi...
İrem yerde kolları ve bacakları kanlı şekilde yatıyordu. Aklımdan o kadar kötü senaryo geçiyordu ki. Ama kendimi kaybetmedim. Hemen yanına gidip nabzını kontrol ettim. Nabzı vardı ama çok yavaştı.
-"İremmm uyan İrem"- diye bağırmaya başladım. Hemen üzerine çeki düzen verip kucağıma aldım. Merdivenlerde Salih ve diğer adamlarla karşılaştım.
-"Salih hemen arabayı çalıştır çok vaktimiz yok hemen"-diye emrettim. Ben onu kaybedersem kendimi asla affetmezdim. Bu zamana kadar çoğu kişinin kanı elime bulaştı ama onların hiç biri suçsuz değildi. Ama kendini korumak için benim teklifimi bile kabul eden masum bir kız için vicdanımın sesini susturamıyordum.
Arabada arka koltuğa oturup başını dizime yatırdım. Yüzü bir gün içinde nasıl da solmuştu. Kazağının omuz kısmından bedenindeki yaraları göre biliyordum. Kollarındakı kan akışını durdurmak için kravatımı kullandım. Zaten çok kan kaybetmişti. Daha fazla kaybetmemeliydi.
-"Salih daha hızlı sür şu s*ktiğimin arabasını".
Onu kaybetmeyi düşünemiyordum bile. Neden bu kadar kötü olduğumu bilemiyordum. Beni kendine bağlayan ne vardı bu kadında? Acaba it herif ona ne yapmıştı? Acaba bu defa onu kurtaramamış mıydım? Kafamdaki sorular benim daha da öfkelenmeme sebep oluyordu. En yakın hastahane bile uzaktı. Onu kurtaramamaktan çok korkuyordum. Sıktığım kolunu aralıklarla gevşetiyordum. Nasıl bir kesiktir durmuyordu kan.
Hastahaneye vardığımız gibi araba tekerleklerini durdurmamış arabanın kapısını açtım. İremi kucağıma alıp acile taraf koşmaya başladım.
-"Doktor, sedye, doktor yok mu?"-diye acili ayağa kaldırmıştım. Doktorlar ve hemşireler İremi benden alıp sedyeye yatırdılar ve hemen ameliyathaneye aldılar.
-"Siz bekleyin biz sizi bilgilendireceğiz. Elimizden geleni yapacağız",diyen doktora karşı:
-"Elinizden geleni değil herşeyi yapın. O kız kurtulacak başka bir şey söylemeyin bana".
Şimdi bana tek kalan bu soğuk koridorda saatlerdir bir haber almaktı. Delirmek üzereydim. Ne içeriye giren biri vardı ne de çıkan. Bir haber bile yoktu. Ameliyathanenin önünde bir hareketlilik beklediğim an telefonum çaldı. Gizli numaradandı. Telefonu açtım.
-"Alo..."
-"Oo Yağız Kılıç nasılsın? Duyduğuma göre sevgilini bulmuşsun".
-"Kimsin sen orospu çocuğu? Andım olsun ki seni bulursam yaşatmayacağım".
-"Benim için farketmez. Sevgilin zaten yaşasa bile bundan sonra ölü gibidir, bebeğin de dünyaya elveda demiştir çoktan".
-"Ne bebeği neden bahsediyorsun şerefsiz ne yaptın İreme?"
-"İrem yaşarsa sorarsın. Ha hayata tutuna bilirse tabi".
Pislik bir sırıtışdan sonra telefonu yüzüme kapattı. Anasını sikeyim bu nasıl bir işti böyle. Bebek neydi nerden çıktı böyle bir şey anlamıyorum. Hemen Salihi arayıp telefon bilgilerini ona verdim. Araştırıp bula bilirdim o şerefsizi belki.
Sudan bir yudum aldım ve ameliyathane kapısına yeniden odaklandım. Kapılar açıldığı anda çöktüğüm yerden kalkıp hemen doktorun yanına ulaştım.
-"Evet doktor ne oldu neden bu kadar zaman aldı ameliyat. O nasıl?"
-"Öncelikle telaşlanmayın. Hayati bir risk yok. Çok kan kaybettiği için kan bulmamız biraz zaman aldı. Kollarına dikiş atıldı. Ağrıkesicilerle uyutuluyor şu an. Karnına aldığı darbeden dolayı adet dönemi olduğu için böyle bir durum olmuş".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~SANA SAKLI~
ActionO an sadece annemin gözlerinin içine bakarak şunu söyledim: -"Pekala sen burda onca yıl olduğu gibi yine şiddet görmeye hazırsan kala bilirsin. Ama ben senin gibi buna boyun eğmeyeceğim. Ben artık senin gibi babam tarafından ezilmeyeceğim ve onun iç...