16-Changın

90 7 2
                                    

"Hadi Jeongin ve Changbin sizi bekliyoruz" sesim boş koridorda yankılanırken yarım kalan merdiveni çıkarak tamamladım. Hyunjin bizi aşağıda bekliyordu. Çok geçmeden önce Jeongin sonrada Changbin odadan çıktı. "Çok şükür gelebildiniz"

Changbin "Ne yapalım kahvaltıdan sonra uyuya kalmışız." derken ikiside merdivenlerden aşağı indiler. Hyunjin'in yanına giderek elini tuttum. Yanağıma dolgun dudaklarıyla bir öpücük bıraktı. Bende ona aynsını yaptım. Onlar arkamızdan gelirken biz otoparka adımladık. Karnıma giren sancı ile durup karnımı tuttum. Hyunjin hemen kollarıyla beni tutmuştu. "Sancınmı var?" kafalı salladım. "Derin nefes al. Demekki bu gidişle daha bir aylık olmadan bizi delirtecek."

Dediğini yaptım. Derin, derin nefes aldım. Bu şekilde sancım giderek azaldı. Ayağa kalktım. "İstersen seni kucağıma alabilirim karıcım." derken elimi tekrar tuttu. "Gerek yok yürürsem daha iyi olur." "Felix, iyi misin?" bu Jisung'un sesiydi nerede duysam tanırdım. "Hadi Hyunjin gidelim." Jisung'u duymamazlıktan gelerek arabaya bindim. Kalbim onlara karşı buruktu. Beni en mutlu günümde yalnız bırakmıştılar. Ne kadar saçma değilmi? Sen onları hayatının merkezine koyuyorsun, onlar ise seni yarı yolda bırakıp gidiyorlar.

Acaba ben mi çok uzatıyorum? Ya da benmi sevilmeyi hak etmiyorum? Ben onlara ne yaptım? Hep istediklerini yaptım, dediklerini ikiletmedim, onlara hep değer verdim, onlara moral verdim, biliyormusunuz ben bunları hak etmedim. Ben artık insanları tanıyamıyorum. Hatta kendimi bile tanıyamıyorum.

"Sence abartmıyor musun?" Hyunjin sana inanmıyorum. "Ben mi abartıyorum?" abartmıyorum. "Evet, özür dilediler. Sence bu tavrın fazla değilmi?" sendemi. "Abartmıyorum. Ben haklıyım. Ben onlara öyle davranmadım. Onlara değerli hissettirip kendilerini birşey sanmalarını sağladım. Tabi ama herkese göre hep ben abartıyorum."

"Diyecek bir şey bulamıyorum ben sana Felix. Tanımadığım birine dönüşüyorsun." cevap vermeden cama döndüm. Sende tanımadığım birisin şu anda. Herkes beni suçluyor. Ama ne yapsaydım, hiç birşey olmamış gibi onlarlamı takılsaydım.

Onlar bana haksızlık etti. Bende onları hayatımdan çıkardım. Çünkü bunu hak ettiler.

"Changbin sen öne geç ben Jeongin'in yanına oturcam." arabadan inip arkaya oturdum. Kafamı omzuna yasladım. "Çokmu üzdü bu olay seni?"  evet. "Evet, ben onlara böyle yapmadım. Ama her zamanki gibi ben haksızım." saçlarımı okşamaya başladı. "Kendine haksızlık etme Felix. Demekki kalbin kırılmış ve bunu çok çabuk atlatamayacaksın. Onlar bu özelliğini bildikleri halde bu davranışı sergilediyseler demekki onlarda değerin yok. Tabi ben onları ve arkadaşlığınızı bilmeden bu yorumu yaptım. Fakat tam olarak olayı veya sorunu bilmiyorum. Eğer anlatmak istersen yani bu sorunu çözmemizi istersen ben buradayım." Jeongin başarılı bir psikologtu. Bu konuşması beni etkilemişti.

"Boşver uzun hikaye. Haksız olduğum ve abarttığım bir konu." Hyunjin iç çekti. "Biz ikimiz, siz ikiniz gezin." dedi Jeongin. Böylesi daha iyiydi. Yoksa biz daha büyük bir kavga edicektik, kimse bizi ayıramayacaktı. 

20 DAKİKA SONRA

"Changbin, siz gidin biz gelicez." Changbin ve Jeongin bizi beklemeden gitti. "Felix." demesiyle ona döndüm. "Efendim." sesim sertti. "Özür dilerim. Minho çok üstüme geldi, bende sana patladım. Gerçekten çok üzgünüm. Seni üzdüm." dolan gözlerini sildim. "Affettin mi beni?"  tekrardan dolan gözlerini sildim. "Affettim tabikide, sana nasıl küsebilirimki kocacım?"

"Küsemezsinki, kıyamazsın bana karıcım." kıyamazdım. Elimi uzattım tutması için. Uzattığım eli tuttu. Yürürken beklemediği bir anda yanağından öptüm.  Gülümsedi. Bende gülümsedim. Biraz daha yürüdükten sonra Jeongin ve Changbin'e yetiştik. "Ne oldu barıştınız mı?" diye sordu Changbin. "Küsmedikki. Sadece biraz tartıştık." kafamı sallayarak ona katıldığımı belli ettim.

Sen Bana Aitsin[Hyunlix]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin