cenaze

60 12 15
                                    

Ama bana bakma öyle - Vagon
Gitme - dolu kadehi ters tut
Yara - kalben
Sadece - kalben
505 - arctic monkeys
Uyku - son feci bisiklet

İstemediği gün gelmişti, cenaze günü.

Gece sadece iki saat uyumuştu, tek başına uyumaya alışık değildi. Malum üç yık sevgilisiyle uyuyunca.

Sadece üç yılda değil, onlar bebekliklerinden beri arkadaştı. Büyüdükçe birbirlerinden hoşlanmaya başladılar.

[Flashback]

"Hyunjin-ah, uyan artık. Hoca geldi."

Hyunjin oflayarak kafasını kaldırdı. Ders başlayınca hyunjin minho'yu izlemeye başladı.

"Seni çok seviyorum. "

"Biliyorum, bende seni seviyorum hyun-ah" onu o anlamda sevmediğini öğrenseydi hala onı sevdiği söyler miydi? Ya da hala arkadaş olabilirler miydi? Hyunjin bilmiyordu.

Teneffüs olunca hyunjin, minho'nun elinden tuttu ve onu resim atölyesine götürdü.

"Minho bunu uzun zamandır düşünüyorum, sen... Benim aklımdan çıkmıyorsun, gece senle uyuyup sabah seninle kalkar oldum. Biliyorum biz arkadaşız ama... Lütfen bana bir şans ver, seni mutlu edeceğime eminim. " Minho nolduğunu anlayamadı fakat sonradan hyunjin'in gergin hareketleri komik gelmişti.

"Eğer ayrılırsak hala yanımda olacak mısın? "

"Sen istemesen bile yanında olurum."

"Seni bu yüzden seviyorum. " diyerek sarıldı kendisinden uzun çocuğa.

"Sana istediğin şansı veriyorum hyunjin, beni mutlu et. "

[Flashback end]

Mutlu etmişti, hem de öyle mutlu etmişti ki. Şimdi ise buruk bir gülümseme ile bakıyordu anılara, öleli üç gün olmuştu ve Minho üç asır geçmiş gibi hissediyordu.

Bu süre zarfında doğru düzgün uyumamış kahve içmek dışında yemek de yememişti, hyunjin onun bu halini görse kesin çok kızardı.

"Özür dilerim sevgilim. "

Olmuyordu, yapamıyordu. Geceleri rüyasında görüyordu sevgilisini, neden böyle olmuştu ki? Eski anıları aklına geldikçe ağlıyordu. Hyunjin olmadan hayatın bir anlamı yoktu.

Tamamen siyaha büründü, hyunjin'in en sevdiği renklerden biri de siyahtı. Cenaze alanına ilerlerken hala ağlıyordu.

.
.
.

"Minho yeter artık, harap ettin kendini. "

"Git buradan! " Chan artık pes etti ve küçüğü tek başına bıraktı. Minho ise Hyunjin'in mezarının başında ağlıyordu.

"Neden gitti Hyunjin? Beni neden tek bıraktın? Hani hep yanımda kalacaktın, hani istemesem bile yanımda olacaktın? Neredesin şimdi? Yoksun Hyunjin, hiç yoksun hemde. "

Minho o gün saatlerce ağladı, Hyunjin'in mezarının başında ağladı. Hava kararınca zorla eve gitti, evde de ağladı.

Yatağa girdiğinde karşısında sevgilisinin yüzü yerine boşluk vardı, artık gün onun kollarında bitmiyordu. Hasret kalmıştı kokusuna.

Saat gece ikiydi, Minho hala ağlıyordu. Yemek de yememişti, uyumamıştı da. Yatağındaydı, birden bire zil çaldı.

"Tanrı aşkına, bu kim? "

Oflayarak kapıya ilerledi, delikten baktığında kimse yoktu.

"Garipten sesler duymaya mı başladım? "

✧Ama Bana Bakma Öyle✮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin