Önceki bölüm
- Gözlerim kapanmaya başlayınca
yatağıma geçip uzandım. Bir , iki dk sonra
uyku bedenimi ele geçirmişti...
_______________________________Huh? Beynimin içinde çalıp duran bu ses de
ne!! Sinirle gözlerimi açtım ve yatağımda
oturur pozisyona geldim. Çalan şey telefon-
ummuş!! telefonu elime alıp baktığımda
arayan kişinin iş arkadaşım olan Kakashi
olduğunu gördüm. Çalan telefonu açtım.
" Efendim Kakashi." " Aloo, İtachi. Rahatsız
ettim kusura bakma. Bugün takımın ödül
alma töreni olacak. Bu yüzden aradım."
Masamın üstündeki takvime baktım. Doğru
ya, bugün ödül alacaktık. Önemli bir iş
yaptığımız için takımımıza ödül vericeklerdi.
" Tamam Kakashi, saat kaçta?" " Saat 19:30'da ,
iyi günler!" " İyi günler." Telefonu kapattım.
Saat şuan 10:25' di. Lavaboya gidip elimi
yüzümü yıkadım. Aşağı indiğimde herkes kahvaltı için masaya oturmuştu. " Günaydın." Sandalye
çekip oturdum. " Günaydın oğlumm" annem
yine sıcacık gülümsemesi ile yanağımdan öptü.
" Bugün ödül alacağız, gelmek istermisiniz?"
Babam ve Sasuke şaşırmıştı. " Ne ödülü nii-san?"
" İş ile alakalı , bize verilen projeyi en iyi şekilde
teslim ettik." Annem çok sevindi. Babamda
tebrik edip ödül törenine gelebileceklerini
söyledi. Sevinmiştim. Çünkü ailem yanımdaydı.________________________________
" İtachii , nasıl gözüküyorum?" Kurenai bana
bakıp kendi etrafında döndü. Törende
sunuculuğu o yapacaktı. Yüzüne gülerek
Konuştum. " Her zaman ki gibi gözüküyorsun Kurenai." Bana tek kaşını kaldırıp baktı.
" Iı nasıl yani?.." yüzüme bakmaya devam
etti. " İyi " dememle yüzü gülümsedi.
" Tamam! Bugün iyi iş çıkaracağım!"
Yüzüne gülümsemekle yetindim. O'da gülümseyip gitti. Şuan perdenin arkasındaydık. Yoklama alma
işlemi yapılıyordu. Herkes burdaydı.
" Bugün bir ilerleme kaydettik takım! Hep birlikte
daha nicelerine! Dağılabilirsiniz!." Kakashi bu takımın başkanı olduğu için herkese motive
veriyordu. Herkes dağılıp ailelerinin yanına
gittiler. Bende ailemin yanına geldim. " Nii-sann,
burası kalabalık ve çok büyük." Etrafa göz
gezdirdim. Oturmak için yer yoktu. Sadece
masalar, etrafında ayakta duruyordunuz. Sahne büyüktü. Giriş kısmı ise çok gösterişliydi.
Bakınca gözün yoruluyordu. " Evet Sasuke, burası kalabalık ve büyük." Sasuke bana gülümsedi.
" Güzel gözüküyorsun niii-saann." Bana
gülümseyen yüze gülümsedim. Saat 19:10'du ve herkes onlara ayrılan masaların başına
geçiyordu. Bir süre sonra annem ve babam geldi. Kurenai sahneye çıktı ve sunucu bölümüne geçti.
" Evet , Bugün arkeoloji bölümünde olan
başarıyı kutlamak için buradayız." Herkes alkışladı.
" Bu takım onlara verilen görevi çok iyi bir şekilde
bizlere sunduğu ve teslim ettiği için onları tebrik
ediyoruz." Ve yine alkışlar. " Bu takımın başkanı
olan Hatake Kakashi'yi buraya davet etmek istiyorum." Alkışlar ve Kakashi yürüyüp ,
merdivenlerden çıkarak Kurenai'nin yanına
adımladı. Sarıldılar ve Kakashi mikrofonun
başına geçti. " Evet, öncelikle buraya gelenlere
teşekkür ediyorum, Bu takımın kaptanı olduğum
için çok sevinçliyim ve şanslıyım. Daha çok şey
başaracağımızı umut ediyorum." Alkışlar Kakashi
içindi. Kakashi yana kaydı ve mikrofona Kurenai
geçti. " Evet ödülü almak için takımı buraya
davet ediyoruz." Alkışlar takım arkadaşlarım ve
benim içindi. yürüyüp merdivenlerden çıktık. Kakashi'nin yanına dizildik. Herkes kısa kısa
mikrofona bir şeyler söylüyordu. Sıra bana
geldi. Mikrofonun başına geçtim. " Bu ödül
için teşekkürler, takımla bundan daha iyi çalışacağız." Alkışlar sadece benim içindi.
Gülümseyip yerime geçtim. Tüm takım
ödülü havaya kaldırıp fotoğraf çekildik.
Kurenai mikrofonun başına tekrar geçti.
" Gelen herkese teşekkür ediyor ve arkeoloji
törenini burada bitiriyoruz." Son alkışlar ve
arkeoloji bölümünde olan herkes dağıldı.
Ödül arkeoloji bölümünün müzesine
götürülüyordu. Sahneye baktığımda diğer
bölümler için ödül sunumu yapılıyordu.
Arkadaşlarım el sallayıp gittiler.
Bende ailemin yanına yürüyordum ki bir
el ağzımı kapatıp beni karanlığa çekti.
" Tahmin et bakalım ben kimim?" Gözlerim açılmıştı. Bu ses.. bu his... kalbime doğru olan
bu ağrı niye birden bire başlamıştı. Aynı o günkü gibi. Elini ağzımdan çekti. Bende arkamı döndüm. Ağzımı kapatıp beni karanlığa çeken
Shisui'di. " Hey!" Kollarımı birbirine geçirdim.
O ise elini ensesine götürdü. " Sakin ol İtachi, korkutmak istemedim." Yandan yandan baktım
ve göz devirdim. " Senin ne işin var burada?"
" Ödül aldığınızı duydum. Bir uğrayım dedim."
" Sen nerden biliyorsun bunu?" Gülümsedi.
Bana öylece bakıyordu. Yüzüm ciddi ve
sorgulayıcı bir ifade kapladı. Bir adım öne gittim.
" Shisui, ödül alacağımızı ailemden başka
kimseye söylemedim." Gülümseyip bana
doğru bir adım attı. Ellerini ceplerine geçirdi
ve yüzüme doğru eğildi. Şuan nefesini nefesimde
hissedebiliyordum. " İstedim mi yapamayacağım
şey yok, bunu söylemiştim." Bu kadar yakınlık
beni telaşa sokmuştu. " Nii-san?" Arkamdan gelen
sese döndüm. " Aa Shisui-san." Sasuke bize doğru
geliyordu. " Niye karanlıktasınız?" Shisui
gülümsedi " Aa! Sasuke-kun, nasılsın?"
Shisui, Sasuke'nin yanına gidip omzundan tuttu.
" İyiyim Shisui-san. Yüzüne ne oldu! Aman
tanrım!" Shisui endişe ile gülümsedi. " Birşey
yok Sasukee sakin ol, antrenmanda oldu."
Yalan söylemişti. " Nasıl bir antrenman bu?
korkunç!." Sasuke gözlerini devirdi ve bana
baktı. " Nii-san, babamlar seni çağırıyor." Sasuke'nin dediğine kafamı salladım.
İkisi önden gidiyordu. Shisui Sasuke'ye bir
şeyler anlatıyordu. Ben ise arkalarından
yürüyordum. Babam ve annemin yanına
geldik. " İtachi, biz annen ile eve gidiyoruz.
Siz ne yapacaksınız?" Shisui kolunu omzuma
attı. " Çoçuklar benimle Fugaku abi, sen hiç
merak etme." Babamın yüzü aniden değişmişti.
Çok endişeli gözüküyordu. Benim için bile bu
kadar korkmamıştır. " Shisui! Bu yüzünün hali
ne!?." Shisui annem ve babama doğru bir adım
attı. " Birşey yok, birşey yok." " Shisui..." Annem Shisui'nin suratını görünce ağzını eli ile kapamıştı. Shisui'ye doğru yürüdü ve başını kaldırıp, çevirip yüzüne baktı. " Nasıl oldu bunlar?" Shisui sadece hüzünle gülümsüyordu. " Birşey yok Mikato ablaa, antrenmanda oldu." dediğine babam kafasını salladı. " Pekala, biz gidiyoruz. Seninle bu konuyu sonra konuşacağız." Shisui başını sallamakla yetindi. Annem elini sevip gülümsedi. Yürürken el
salladılar, bizde el salladık. " Shisui-saann, ne yapacağız!" Sasuke çok heyecanlı ve sevinçli gözüküyordu. Shisui gülerek konuştu. " Ne yapmak istersiniz?" " Dondurmaa yiyelimm!" Shisui güldü.
" Olur Sasuke, o zaman dondurma yemeğe
gidiyoruz. Ha, ne dersin İtachi?" Yüzü bana döndüydü. Yüzüne baktım. " Evet dondurma yiyebiliriz." Shisui daha da gülümseyip kolunu Sasuke'nin omzuna koydu. " Öyleyse hadi gidelim!" İkisi yanyana yürüyordu. Ben yine arkalarından
yürüyordum. Düşünüyordum. Bu çoçuk nasıl
herşeyden haberdar olabiliyordu? Ben
düşünürken Shisui durup yüzünü bana çevirdi.
" Huh? , İtachi. Yanımıza gelsene." Dediği gibi
Sasuke'nin yanına adımladım. " Nii-san, bir
şeyin mi var?" Sasuke'nin sorusu ile kendime
geldim. " Hayır, hayır. Birşeyim yok iyiyim."
" Evet abin iyi gerçekten iyi gözüküyor."
Shisui yanıma gelip bu sefer kolunu benim
omzuma attı. " Ee, ne diyordum?" Yürümeye
başlaması ile bende yürümek zorunda kaldım.
Dondurmacıya geldiğimizde sıra vardı. Azcık
bekledik, sipariş sırası bize geldi. " Sasuke
ne'li istersin?" Siparişleri Shisui vericekti.
" Hmm, ben oreolu istiyorum! Birde vanilya!"
" Tamam!" Sasuke dondurmasını aldı.
" Sen ne'li istersin İtachi?" " Kavun'lu ve
Limon'lu." Shisui kafasını salladı. O'nun
dondurması ise limon ve şirinlerdi. Ne kadar
hesabı ödemek için ısrar etsemde hesabı Shisui ödemişti. Eve doğru yürüyorduk. Sasuke birşeyler
anlatıyordu. Shisui ise onu dinleyip çözüm yolları
sunuyordu. Ben ise sadece dondurmamı yiyip
düşünüyordum. Benim hakkımdaki her şeyi
nasılda tak diye bilip, bulabiliyordu?
" Görüşürüz Shisui-saan!" Sasuke'nin sesi ile
düşüncelerimden ayrıldım. " Görüşürüz Sasukee" Shisui ile Sasuke birbirine el salladı. Sasuke
sürgülü kapıyı açıp merdivenlerden yukarı
çıkıyordu. " İtachi, yol boyunca ne düşündün?" Shisui'ye dönüp baktım. Yine elleri cebindeydi.
" Bir arkadaşımı düşünüyordum. Bu aralar tuhaf gibi." Shisui dediğime kafasını salladı. " Arkadaşın için hayat belkide istediği gibi gitmiyordur."
" Benimle bunu paylaşabilir, böylelikle çözüm
yolu bulabiliriz." Shisui yüzüme bakmıyordu.
" Belkide kendi sorunlarına seni bulaştırmak
istemeyecek kadar düşünceli." Shisui... benden
ne saklıyordun? " Ama bunu söyleyemeyecek
kadar korkak." Shisui şaşırarak yüzüme baktı.
" Huh..." Az önceki cıvıl cıvıl halinden eser yoktu. Yaraları iyileşmeye başlamış. Yüzü buz gibi soğuk, beni yok edecek kadar derindi bakışları... İkimizde neyi imâ edip konuştuğumuzu biliyorduk. Yere bakmaya devam etti. " Neyse, arkadaşın konusunda sana başarılar." Yüzüme bile bakmadan yürüdü. Arkasından baktım. Yürüyüp arkasına bakmadan el salladı. " Ve iyii geceler." Görmediği halde el salladım. " İyi geceler Shisui." Sesli bir nefes verdim ve eve doğru adımladım. Bugünün yorgunluğunu uyuyarak geçirmeyi umuyorum...-1192 kelime ✨