"Ozan başka bir yerlere gidebilir miyiz?"
"Tamam nasıl istersen nereye gidebiliriz?"
"Benim aklımda bir yer var beni oraya götürür müsün?"
"Tabiiki nereye istersen."
"Peki arabayı ben kullanabilir miyim?"
"Bu haldeyken kullanabileceğine emin misin?"
"Evet, lütfen."
Şu an aklımda tek birşey vardı.Oda "ölmek".Sadece tek yapmam gereken şey Ceyhun'la en son gittiğimiz uçurum kenarına gitmekti.Ama Ozan'ı oraya götüremezdim.Ne yapıcaktım?Sanırım yolda bunu düşünebilirdim.
Arabaya bindiğimizde Ozan hemen yanıma oturdu.
"Sanırım artık gidebiliriz."
"Kesinlikle."
El frenini çekip gazın olduğu pedala yavaşça basmaya başladım.Nihayet ilerlemeye başladık.Yolun yarısına ulaştığımızda nereye gittiğimiz belli olmaya başlamıştı.Çünkü tek yöndü.
"Eylül bu yol nereye gidiyor farkında mısın?"
"Tabişkide ölüme. Ama bu yola devam eden sadece ben olucam şimdi iner misin Ozan."
"Ne saçmalıyorsun sen!Ne dediğinin farkında mısın?Durdur şu arabayı Eylül hemen!"
"Hiç öyle bir niyetim yok."
Son söylediklerimin ardından gaza daha da yüklendim.Bunun üzerine Ozan direksiyona uzanıp sağa, sola kırmaya başladı.
"Ya bırak şunu napıyorsun?"
"Asıl sen durdursana şunu bak kötü olucak."
"Eylül bak dikkat et."
"Ozannnnn!"
Araba birden takla atmaya başlamıştı. Bir yandan arabanın camları yüzüme isabet ederken diğer yandan da düzlük bir alanda araba durdu.Sanırım ters biçimde durmuştuk.Ama yanımda Ozan'ı hissetmiyordum.Her yer karanlıktı ve kulağıma sadece uçuşan kuş sesleri geliyordu.Ben niye hiçbir şey görmüyordum?Yavaş yavaş başımda bir ağırlık hisettim.Uykum gelmeye başladı.Sonunda kendimi o ağırlığa teslim ettim.
****OZAN****
Gözlerimi açtığımda masmavi bir gökyüzü vardı karşımda.En son hatırladığım şey kaza yapmamızdı.Burnuma iğrenç derecede kokular geliyordu.Kafamı kaldırıp etrafa baktım.Arabam hemen yanımdaydı.Ama Eylül!Yoksa o içerde mi kalmıştı?Hızlı adımlarla -her ne kadar başım dönsede - arabaya doğru koşmaya başladım. Evet içerideydi.
"Merak etme prenses burdayım seni oradan çıkarıcam."
Hiç ses gelmiyordu. Korkmaya başlamıştım.Hemen telefonumu çıkarıp "112 Acil Yardım"ı aradım.Adresi tam olarak bilmediğim için etraftaki manzaradan yararlanarak birşeyler tarif ettim.Ambulans gelene kadar zorda olsa Eylül'ü ordan çıkarmıştım.
"Beni duyuyor musun Eylül?Beni duyuyorsan eğer elimi sıkar mısın?
Tek bir hareket bile yapmamıştı.Ama nefes alıyordu bu yeter.Yüzünde yani bazı kesimlerinde yaralar vardı.Sanırım çok sayıda cam isabet etmişti.Nihayet o beklediğim sesi duymuştum.Ambulans caddenin kenarında durmuştu.İçinden 3 kişi sedye ve ilkyardım çantasıyla aşağı iniyolardı.İlk önce fener gibi bişeyle Eylül'ün gözlerine baktılar.Sonrada onu sedyeye alıp yukarı çıkarmaya başladılar. Hemşirenin biri;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDİĞİM İÇİN(Wattys2015)
عشوائيİnsan gerçekten her ne olursa olsun kalpten hisseder miydi sevdiğini? Ona bir şey olduğunda sızlar mıydı yüreği? Bunu anlamanın tek yolunun ölüm olduğunu sanan bir genç kız. Eylül Kanlıca.20 yaşında 3 yıldır birlikte olduğu erkek arkadaşının ölümüyl...