Deniz ve Fırtına

9 2 3
                                    

medya; Aura

O an sanki zaman durmuş gibiydi, kimse, yani bugüne dek kimse gözcülere saldırmamıştı... Onlar tarafsız alanın kaşifleri gibi bir şeydi...

"Nasıl olur bu!?" diyen Aura şok içinde kadına yaklaştı; "Ne olacak şimdi!? Ve niye herkes buraya toplandı? Yoksa Su-"

Elf kadın güçlükle öksürdü.

"Hayır hayır, cinayeti kim işledi hala bilinmiyor. Buradaki topluluk ise.." Başını, 4 farklı krallıktan insanlar barındıran topluluğa çevirdi; "...sadece yöneticilerin toplantısı için buradalar. Leydi Juno ve diğer 3 yönetici ortak bir karar alacak, yani almak zorunda kaldı." Yutkundu, ardından ise bıkmışcasına derin bir nefes aldı.

"Pekala kızlar, sizde açıklamayı beklemek zorundasınız. O zamana kadar yarışma iptal hükmünde."

Aura gücü tükenmişcesine köşedeki banka oturdu; "İnanamıyorum..."

Yanına oturup kısa bir süre ona sarıldıktan sonra yüzüne baktım.

"Korkma eminim savaş çıkmayacaktır. Umalım ki sadece katiller araştırılsın."

"Bir şey olmaz değil mi Lucy?" derken gözleri acıyla bakıyordu. Tekrar sarıldım.

"Hadi eve gidelim, annem ikimizi de sakinleştirir, hem belki frambuazlı buzlu içecek de yapar bize."

Yavaşça kollarımı gevşetip Aura'dan ayrıldım, hafifçe gülümsedi.

"Peki, gidelim..."

Beraber ayağa kalktık, ne olur ne olmaz diyerek koluna girdim ve yürümeye başladık.
Her yer farklı ülkelerden gelen sayısız ırk ve melezlerle doluydu. İnsan selinden nasıl kaçabileceğimizi düşündüm, evimize giden yol 2 tane miydi 3 müydü? Evimiz demişken, Aura'nın annesi ve babası benimde annem ve babamdı, onlara asla üvey gözüyle bakmamıştım. Onlarda bunu hiç düşünmeden bizi sevgiyle ve hiçbir şeyi eksik etmeden büyütmüşlerdi. Aura öz kardeşimdi kısacası ve şuan eve gidip frambuazlı içecek içmek için sabırsızlanıyordum.

Birden kolumda bir hafiflik hissetmemle Aura'ya dönmem bir oldu, Aura hızla yere yığılırken son anda onu tutmuştum. Kalbim korkudan son hız atıyordu, ona ne olmuştu birden!?

Tiz çıkan sesimle çığlık atarcasına kalabalığın ortasında bağırdım; "LÜTFEN BİRİSİ YARDIM ETSİN KARDEŞİM BAYILDI!"

Birden tüm gözler bize dönmüştü, her yerden sesler yükselirken seslerin arasında gişedeki elf kadının sesi de vardı lakin ne dediğini anlamıyordum...

Ansızın kalabalığı yararak bir genç adam çıktı, uzun boylu, zayıf, sarı dalgalı saçları ve açık mavi hatta masmavi gözleri vardı.

Yere çökmüş beni ve kucağımdaki Aura'yı görünce hızla yere diz çöktü ve çapraz olarak taktığı çantasından çıkardığı bir kaç şeyi hızla birbirine katmaya başladı. Ne yaptığını anlamıyordum lakin ona güvenmekten başka çarem de yoktu...

Çok sürmedi ki yaptığı karışımı işaret ve orta parmaklarına sürüp Aura'nın boynunun iki yanına sürdü. Açık mavi sıvının şifalı bir şey olması için içimden dualar ettim.

Ardından ise Aura'yı kollarımdan alıp kucağına aldı, banka yatırdı ve başının altına, çapraz taktığı çantasını çıkarıp ona yastık yaptı.

"O iyi olacak mı!? Neyi var!" dedim nefes nefese, sanki kilometrelerce koşmuş gibi çıkmıştı sesim.

"İyi olacak, sadece stresten bayılmış."

🦪🍷İnciler ve Bıçaklar🗡️🔪Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin