21: veririm gibi geliyo

79 18 89
                                    


+++

Öğle arası zilinin çalmasıyla adet olduğu üzere öğrenciler kapılardan yarış atları edasıyla dışarı çıkarken okul birincisi tayfa ve eşit ağırlıkçı üç arkadaşları yine kendi masalarına kurulmuş ders çalışmaya çalışıyorlardı. Son iki derstir beraber olan Hyunjin ve Jeongin'in arkadaşlarına güzellik yapıp aldıkları içecekler yudumlanırken farklı derslerin notları karışık bir şekilde önlerinde duruyor, bazıları ise elden ele dolaşıyordu.

Sanki diğer herkes gibi ders çalışmıyormuş da çok özel meselelerden konuşuyormuş gibi birbirine sokulmuş fısır fısır not tekrar eden Minho ve Jisung'a bakıp sevinç ve iğrenme arasında bir hisle turşu suyundan bir yudum daha aldı Chan.

Hyunjin de aynı arkadaşı gibi notlara tekrar tekrar bakmaktan sıkılmış olacak ki elinde kantinin ucuz ve hiç sevmediği kahvesiyle göz gezdirdi masada. Gözleri yanındaki Jeongin'i bulduğunda duraksadı. Jeongin masada oturmalarına rağmen dirseklerini dizlerine dayamış, elleriyle yüzünü örterek ve hafif hafif sallanarak önündeki notlara bakıyordu. Yüzünün üşüdüğünü düşündü Hyunjin. Gayri ihtiyari elindeki çok da sıcak olmayan kahve bardağını çocuğun yüzüne değdirdi ellerini çekerek. Bu hareketiyle Jeongin'in ve birkaç başka gözün odağına girmişti.

"Donmuşsun soğuktan. Niye atkı falan takmıyorsun hiç?"

Jeongin Hyunjin'in faydasız kahve bardağını nazikçe çekti yüzünden.

"Atkım yok, sevmiyorum takmayı."

"Niye?"

"Kaba."

"Kaba diye mi takmıyorsun?"

"Moda ikonları için yeterli bir sebep."

Gülüştü ikili.

"Seul ayazını yemedim daha demiyor da."

Seungmin yanaklarına dokundu istemsizce. O da üşümüştü ama arkadaş grubunda flörtü olmadığı için kimse fark etmeyecekti üşüdüğünü. En yakınındaki Chan'ın elini tutup yanağına götürdü. Güldürmüştü Chan'ı bu hareketiyle.

Hyunjin ise masadaki diğerlerinden ve bakışlarından bihaber, az önceki başarısız ısıtma girişiminin ardından ellerini hızlı hızlı ovuşturdu. Bir yandan da sıcak nefesiyle ellerinin ısınmasını hızlandırıyordu. Daha sonra sevdiği çocuğun yanaklarına bastırdı ellerini. Kendisi de atkı takmamasına rağmen çocuğu ufaktan azıcık daha azarlamış, işe yarayıp yaramadığından emin olmadığı ısıtma yöntemini uygulamaya devam etmişti.

Jeongin ise ulu orta gelen bu aşırı ilgiye nasıl karşılık verilir bilememişti başta. Hyunjin'in gözleri üzerindeyken masadakilerde sakince gözlerini gezdirdi. Görünürde kimsenin bu ikiliyi garipsediği yoktu. Boş verdi şimdilik. Isınmak mı hoşuna gitmişti yoksa Hyunjin'in teması mı, onu çözememişti ama tadını çıkardı Hyunjin'in acemi flörtleşmesinin.

Changbin'in sızlanmaları hepsinin odaklarını tekrar toplamasına sebep oldu sonra. İyi anlayanlar anlamayanlara izah etti, tüm notlar tekrar edildi belki yüzüncü kez. Sonradan masalarına uğrayan müdür yardımcısı Chen hocayla herkes oturuşuna çeki düzen verdi. Ara sıra öğrencileri yoklayan Chen hoca, önceden fazla birlikte görünmeyen bu grubu beraber ders çalışırken görünce gülümsemişti. Haddinden fazla yakın olan birkaç öğrencisi de gözünden kaçmamıştı elbette. Okul birincisi çocukların arkadaşlarına yardım edişini takdir ettiğini üstü kapalı şekilde belirtip ayrıldı masadan.

Felix gözleriyle hocayı takip etmiş, yeterince uzaklaştığına kanaat getirdiği anda konuşmuştu.

"Ee gençler. Hazır mısınız sınavlara?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

içme şu zıkkımı  // hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin