16: tenefuste beypazari icer miyiz beyler

130 20 26
                                    

+++

Sırtındaki çantanın ağırlığından siniri fena halde bozuk olan Jeongin sınıfına bile gidemeden bu soğukta neden bankın birinin önünde ayakta kalmak zorunda bırakıldığını sorguluyordu. Jisung'un hararetli hararetli bir şeyler anlatması da sinirine yardımcı olmuyordu hiç. Sabah sabah heyecanı çekilmiyordu.

Diğer arkadaşlarından önce gelen Jisung, beraber gelen üçlüyü okulun bahçesinde durdurmuş ve hepsini bir banka çekerek bir şeyler anlatmaya başlamıştı. Jeongin anlatılanlara kulak kabartamamıştı hala atamadığı uyku mahmurluğu yüzünden. Biraz da bundandı siniri. 

 Nihayet çantasını kendisine yer kalmayan bankın bir köşesine bırakmayı akıl etti Jeongin. Ağrıyan omuzlarını oynatırken Jisung'un dediklerini ancak algılayabiliyordu.

".. dün yaptığı ima da zaten kafamı karıştırdı."

"Onu ben bu sabah gördüm uyanınca, sonra bizim gruba baktım, konuşmamışsınız bir şey. Şaşırdım."

"Dostça bir şaka olabilir mi hani biz de öpüyoruz ve öpme sözü veriyoruz ya birbirimize? Hemen umutlanmayın bence."

"Ne öpmesi ya ne konuşuyorsunuz siz?"

Sonunda sohbete dahil olmuştu Jeongin. Felix cevapladı.

"Dün akşam sen demişsin ya grupta Minho'ya"

'biz opucuk aliyoruz genelde
bazen de bir dal sigara'

"Evet?"

"Sonra da Minho cevap vermiş sana."

'he iyiymis
yalniz ben
sigara kullanmiyorum soyleyeyim'

"Adam resmen ben öpücük isterim demiş."

Jeongin bir eliyle omzuna masaj yaparken duyduğu şeyi sindirmeye çalıştı. Kendisi de aynı mesajı okumuştu önceki gece ama üstünde durmamıştı. Sessiz kaldı.

"Changbin de diyor ki e biz de yapıyoruz. Abi aynı şey değil ya."

"Olabilir mi dedim lix, arkadaşça bir şeydir demedim. Zaten öyle olsa bize de takılırdı. Bu herif sadece Jisung'a yürüyor."

Sessizleştiler. Hem ayakta hem de üşümekte olan Jeongin ise "Sınıfa çıkıp konuşmaya ne dersiniz götüm dondu da benim." diyerek arkadaşlarını yerlerinden kaldırmış, okul kapısına doğru adımlamışlardı.

Bu sırada Chan, okul nöbetçisi olacağını aniden öğrenmiş olmanın sinirini hala üstünden atamamış biçimde kapının yanındaki masaya gelmiş eşyalarını -abartmadan- çarparak kendince sinirini çıkarıyordu. Cilveli çocuktu, o kadar olacaktı.

O gün çözmeyi planladığı testlerini masaya düzgünce (?) yerleştirirken içeri gelen dörtlü takıldı gözüne. Yüzüne yayılan gülümsemeyle onlara selam verecekti ki kendisini fark etmeden yürüdü dörtlü Chan'ın biraz önünden. Şaşırdı Chan.

Ona selam vermedikleri için değil.
Duyduğu şey yüzünden şaşırdı.

"..keşke hepsi gerçek olsa ve Minho'yu öpsem böyle doya doya."

??

Duyduğu şeyle donakalan Chan çocukların onun nöbetçi olduğunu hatırlaması ihtimali üzerine masasının yanındaki mermer sütunun biraz gerisine itti sandalyesini. Neyseki çocuklar onu görmemiş, çoktan merdiveni tırmanmaya başlamışlardı. Changbin'in teselli edercesine Jisung'un sırtını patpatladığını gördü.

Jisung Minho'dan mı hoşlanıyordu yani?

Bu sırada sınıflarının olduğu kata ulaşan dörtlü aşağı inen Hyunjin'le karşılaştı. Nereye gittiğini sorduklarında "Chan'ın yanına" cevabını aldılar.
"..nöbetçi ya bugün."

içme şu zıkkımı  // hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin