Geçen bölüm kimse ficde bluesung olduğunu fark etmemiş :(
~
"Senin planın ne?" Ryujin, kendisine yönlendirilen soruyla kafasını Jisung'a yaklaştırdı. "Öğretmenlerin öğle arasına girmesine ne kadar var?" Elini cebine götürerek telefonunu çıkardı ve saate baktı. "İki üç dakika. Ne oldu ki?" Dedi telefonu cebine koyarken. Ryujin'se sırıtarak arkadaşının mavi gözlerine bakmıştı.
"Bak şimdi, öğle arası olduğunda...."
×××
"Bak, yakalanırsak yemin ederim ağızına sıçarım Ryu!" Dedi kapının önünde durup bekçilik yaparken.
Müdürün odasındaydılar ve Jisung herhangi bir tehlikeye karşı kapının önünde durup birinin olup olmadığını yoklarken, Ryujin'de müdürün bilgisayarını açmış son 10 dakikanın kamera kayıtlarını siliyordu.
"Rahat ol kanka B planımız var." Dedi Ryujin elini 'dert etme kanka' pozisyonunda sallarken. Jisung'sa tüm bedenini ona çevirmiş ve kaşlarını kaldırarak şaşkın ses tonuyla isyanına devam etmişti. "Pencereden atlamak mı B planı?!" Ryujin sanki normal birşeymiş gibi 'hm hm'layarak kafa sallarken, Jisung elini beline koyup oflamış ve önceki yerine geri dönmüştü. Ryujin'in arkasından söylenmeği de ihmal etmemişti.
"Hay, senin. Üçüncü kattan insan mı atlar amına.."
"Oha!" Ryujin bir anda şaşkıncasına bağırmış ve Jisung'un yeniden ona dönmesine sebep olmuştu. "Yaa, oha tabi! Üçüncü katta olduğumuzu yeni mi öğrendin?" Dedi Jisung isyan edercesine.
"Onu demiyorum, bizim gideceğimiz odanın kamerası yok. Normalde temizlik malzemelerinin olduğu en önemsiz odada bile kamera olur..." Eliyle bilgisayarı işaret etti ve devam etti cümlesine. "Ama bu odada yok!" Kafasını ellerinin arasına aldı ve eğdi Ryujin. Jisung hızlı adımlarla Ryujin'in yanına gelmiş ve bakışlarını bilgisayara çevirmişti. "Jisung biz orada ölsek kimsenin ruhu duymaz!" Sonunda kafasını kaldırdığında, dibinde bitmiş arkadaşının yüzüne çevirdi gözlerini. "Ayrıca biraz uzaklaş kanka, tetikleniyorum." Elini Jisung'un koluna koyarak geri ittirdi onu. Jisung'sa kaşlarını çatmış bir şekilde Ryujin'e bakıyordu.
"Anlamadım, neden tetikleniyorsun?"
"Bak.." Elini önünde tutup parmaklarını birleştirdi ve derin bir nefes aldı. İşaret parmağıyla Jisung'un gözünü işaret etti. "Gözün mavi..." Ardından saçlarını gösterdi. "Saçın mavi.." Elini kiyafetlerine götürdü. "Giydiklerin bile mavi amına koyayım!"
Kaşlarını çattı. "Anlamadım." Elini çekerek göz deviridi Ryujin. "Yani, insanın etkilenmemesi elde değil! Benim sevgilim var yapma böyle!" Dedi dudağının altında 'tch tch'layarak.
"Ne yani? Saçlarımı pembe mi yapayım?" Dedi dudak büzerek. "Pembiş pembiş giyineyim. Olmadı gözlerime de pembe lens takarım, unicorn gibi gezerim etrafta." Göz devirdi kendi söylediklerine.
"Ryujin, geliyor musun, gelmiyor musun?" Ses tonunun net çıkmasına özen gösterdi ve bir cevap beklediğini belli edercesine gözlerini Ryujin'e dikdi.
"Kanka.." Suratını üzgün bir hale saldı ve dudak büzdü. "Kızma ama gelmiyorum.." Kafasını eğdi Ryujin. "Niye?"
"Ben çok tırstım. Gitmen için sana yardım edebiliirm, ama kendim gitmek istemiyorum. Korkutucu geldi gözüme.." Endişeli bakışlarını Jisung'a çevirdi ve kafa salladı. "Bence sen de gitme."
"Senin gibi korkak değilim ben.." Dedi yüzünü buruşturarak. "Gideceğim." Elini çekmeceye atarak içinden anahtar çıkardı Ryujin. "Son 10 dakikanın görüntülerini sildim. Bundan sonraki yarım saati de kaydetmeyecek. Anahtarda bu.." Jisung'un elini açarak anahtarı avuçlarına yerleştirdi. "Çok istiyorsan git. Ama..." Elini cebine atarak telefonunu çıkardı. "Her ihtimale karşı, seni arayacağım ve sen de o telefonu kapatmayacaksın. Ne olduğunu bizzat duymak istiyorum." Mantıklı bir fikir olduğunu düşünerek kafa salladı Jisung. "Aferin lan, beyinin arada çalışıyor."
×××
"Kapının önündeyim, ne yapmalıyım?" Elindeki telefona fısıldadı Jisung. Ardından Ryujin'in sinirli fısıltısı duyuldu. "Sen mal mısın?! Anahtarı kapı deliğine sokup, kapıyı açacaksın işte!" Cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açacakken, Ryujin'in bir fısıltısı daha duyuldu. "Telefonu cebine koy ki, içeride birisi varsa konuşmayı kaydettiğimizi bilmesin.""Yemin ederim dehasın sen!" Dedi telefonu cebine koyarken. "Öyleyimdir." Telefon cebinde olduğu için Ryujin'in fısıltısı artık zarzor duyuluyordu.
Anahtarı kapı deliğine sokarak çevirdi ve eliyle kapı kulubunu kavrayarak kapıyı araladı. Yavaş adımlarla bedenini içeriye soktu kapıyı kapatmadan. Kimse yoktu.
Lakin içeriye bir kaç adım attıktan sonra birden ışıklar gitti ve açık koyduğu kapı sert bir şekilde kapandı. Jisung tam o anda tiz sesiyle çığlığı basmış elini cebine atmak istemişti. Fakat odanın karanlığından dolayı göremediği bir adam onu bileklerinden tutmuş ve kafasını duvara vurmuştu. Bir yandan da ışıklar kendiliğinden açılmış ve karşısındaki adamın yüzü görünmüştü.
Yakışıklı bir yüzü vardı. Sert çene hattı, kemerli burunu ve kömür siyahı saçları görünümüne seksilik katıyor, dudağındaki halka şeklinde piercing'se daha sert görünmesini sağlıyordu.
Elindeki silahın susturucusunu karşısındaki mavi saçlı çocuğun ağızına soktu. Jisung'un gözleri şokla aralanmış ve karşısındaki adamın gözlerine kenetlenmişti. "Kimsin ve neden buradasın?" Sinirli feromonlarını salgılarken, Jisung sert vanilya kokusuyla kaşlarını havalandırmıştı.
Ardından ne durumda olduğunu hatırlamış ve gözleriyle ağızındaki silahı işaret ederek ellerini 'böyle olmaz ama' anlamında sallamıştı.
"Ah, doğru." Silahı Jisung'un ağızından çekmiş ve çenesinin altına doğrultarak Jisung'un kafasını kaldırmıştı. "Tek bir yanlış hareketinde.." Dudağı sol tarafa kıvrıldı. "Ölürsün." Ciddi bir yüz ifadesi takınarak devam etti sözlerine. "Şimdi soruma cevap ver! Kimsin ve neden buradasın?"
Kaçış yolu ararken, gözleri odayı turluyordu Jisung'un. Karşısındaki adam ise o sırada Jisung'u izliyor, mavi gözlerindeki güzelliğe bakıyordu.
"Bak cidden, gerek yok. Konuşarak halledebiliri-" Karşısındaki adamın tetiğe basmasıyla sözleri yarım kaldı ve korkuyla yutkundu Jisung. Feromon salgılamamak için kendini zor tutuyordu. Zaten karşısındaki bu adam-büyük ihtimalle alfa-onu yeterince zorluyordu.
"Soruma cevap ver!" Sinirle bağırdığında korkarak yerinde zıpladı Jisung. Ryujin hala onları dinliyor, herhangi bir tehlikeye karşı polisin numarasını elinde tutuyordu.
Jisung bir kaçış yolu olmadığını gördüğünde, iç çekerek gözlerini yere indirdi. Fakat aklına bir fikir gelmesiyle gözlerini yeniden kaldırdı. Pek sağlam bir fikir olduğu söylenemezdi ama denemek, belki onu kurtarabilirdi.
"Söyleyeceklerime inanmayacaksın.." Dedi Jisung tereddüdle. Siyah saçlı adam'sa kafa sallamış ve konuşmak için ağızını aralamıştı. "Sen söyle ben inanırım."
"Ben Yüce Zeus'un torunu, aynı zamanda da bir deniz prensiyim." Dedi gülmemeye çalışarak. Siyah saçlı adam'sa yüzünü ekşiterek anlamazca karşısındaki çocuğa dikti gözlerini. Jisung yutkunarak devam etti sözlerine.
"Ve donumu kaybettim."
----------
MrbSiz şimdi son cümleden dolayı bunu soft bi fic sandınız dimi :D
Yazık
Kapak nasıl bu arada?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stuller/MinSung [omegaverse]
Fanfiction"Sen delirdin mi Jisung! Katil ile yatmak nedir orospu çocuğu?!" [Student × Killer] Lee Minho × Han Jisung