Selamünaleyküm herkese 😊
Yeni ve ilk yazdığım bir hikaye ile geldim sizlere
Ama şimdiden söylemek istiyorum. Bu bölümde ve bir sonraki bölümlerde İsrail-Filistin savaşı ile ilgili diyaloglar ve paragraflar yer alacak.
Eğer gerçekten okumak istemiyorsanız, şimdiden çıkmanızı tavsiye ediyorum.
Hepinize iyi okumalar 🤗
''Kızım, hadi kalk! Kahvaltı bitti sen gelene kadar!''
Gözlerim kapalı yatakta yüzüstü döndüm ve ayaklarımı çıkardım. Zar zor bedenimi yataktan çıkarıp esneye esneye lavaboya adımladım. İşlerimi halledip yemek masasına, annemin yanına oturdum.
''Çok şükür kızım! Teşrif edebildin masaya!''
''Sana da günaydın anneciğim.''
Her sabah olduğu gibi annem yine dua etmeye daha doğrusu yakınmaya başladı.
''Allah'ım, senin izninle kızımı hayırlı birisiyle evlendirmeyi bana nasip et,'' dediğinde içtiğim suyu geri püskürttüm. Hemen elimin ucunda duran peçeteyi alıp ağzımı sildim. İlk defa böyle bir şey dediğini duyuyorum annemin. Allah'tan babam evde değildi.
''Anne! Ne diyorsun sen ya? İstemiyorum ben evlenmek falan! Evde kalacağım,'' dediğimde gözlerini kısmış bana baktığını gördüm ama bu bakış, normal bir bakış değildi. Daha çok 'birazdan geliyor anne terliği' bakışıydı.
''Kızım, sende biliyorsun ki yalnızlık Allah'a mahsustur. Senin gönlün olmadığı için kimseyi de bulamıyorum sana. Ne olur kararından dönsen? Hem babanda bende yaşlandık. Bak abin evlendi, yuvasını kurdu maşallah. Üç ay sonra da kazasız belasız çocuğu olacak hayırlısıyla."
Annem konuştukça ben daha da kötü oluyordum. İstemiyordum evlenmek falan. Hem bir kere evlenmek fazlasıyla masraf gerektiren bir işti. Ve bu işte ciddi olmak şart. Çocuk oyuncağı da değil ki.
"Annem, bak ben yirmi altı yaşında genç bir kızım. Lütfen, kalbini kırmak istemiyorum ama evlenmek istemiyorum ben. Rabbim ileri de gönlüme göre birisini nasip eder belki bana ama ben şimdi evlenmek istemiyorum."
Annem surat asıp tekrardan işine devam etti. Bu dünyada en son istediğim şeylerin arasında bile değildi annemin kalbini kırmak. Ama istemiyordum işte. Yüce Rabbim bana hayırlı bir eş nasip ederdi ileri ki zamanlarda. Ama şimdi değil. Ben şimdi istemiyorum.
Anneme babamın nerede olduğunu sorduğumda çarşıya gittiğini söylemişti. Bende kahvaltımı yapıp mutfak işlerinde anneme yardım ettim. Her yeri pırıl pırıl yaptıktan sonra odama geçtim ve üstümü değiştirip yatağıma oturdum. Yatak başlığı da duran başörtümü alıp başıma geçirdim ve arkadan birleştirdim.
Boş durmayayım diye banyodan abdest alıp geri odama geldim ve yerdeki rahlemi alıp Kur'an-ı Kerim'i de üstüne koydum. Eûzü besmele çekerek hatmime kaldığım yerden devam ettim.
Yaklaşık bir saatin ardından gözlerim yorulmuş ve gördüğüm Arapça yazıları da yanlış okur olmuştum. Daha fazla günaha girmemek için sadakallahülazim deyip Kur'an-ı Kerim'i kapattıktan sonra eski yerine koydum. Rahlemi de komodinimin yanına bıraktım.
Öğle ezanına daha iki saat vardı ve ben çok sıkılmıştım. Çalışma masama oturup boş boş dışarıyı seyrettim. Bir kez daha Rabbimin yarattığı güzelliklere seyre daldım. Her şey bir düzen bir nizam içindeydi. Etrafa baktığımda usta bir ressamın çizdiği bir tablo gibi gözüküyordu. Ağaçlar, gökyüzü, topraklar... Her yer o kadar güzeldi ki. İmtihan dünyasını bu kadar güzel yaratan Allah'ım, cennetini nasıl yaratmıştı acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dokunmadıkça Sevgi✨
Non-FictionYüzümü avuçlarının arasına aldığında içime doğan anlık korkuyla kendimi geri çekmek istedim ama yapmadım. O benim kocamdı, helalimdi. Korkmamın sebebi ise daha önce hiçbir erkeğe bu kadar yakın olmamamdı. Hele ki elleri yüzümdeyken korkum kat be kat...