14; you're all i want

371 33 3
                                    

jungkook
geldin mi

taehyung
evet
içerdeyim
gördüm şimdi seni

jungkook
ama ben göremedim

taehyung
kapıya doğru bak

jungkook
hmm
gömrdüm

taehyung
mavi yakışmış

jungkook
twşekkür ederim
sen de çok havalı olmuşsun
birazdan yanına gelirim

taehyung
hmm
öyle miyim

jungkook
bilerek yapıyorsun|

öylesin

taehyung
bekliyorum
gel

jungkook, doğum günlerine pek anlam yükleyen tiplerden değildi. onun için her gün olduğu gibi sıradan bir gündü.

ama arkadaşı onu zorlayarak kafede bir parti yapmasını sağlamıştı. çokta kötü bir fikir değildi ama jungkook evinde daha rahat hissedeceğini biliyordu.

yine de ortam güzeldi. bu kafeyi seviyordu. taehyung'un gelmesiyle daha da güzelleşmişti.

hatta öyleki eunwoo jungkook'un bakışlarını fark ettiğinde ona doğru eğilip "gözlerinle yedin çocuğu, yavaş." dedi.

jungkook arkadaşının omzuna vurduğunda dudaklarını büzüp kaşlarını çatarak yanından ayrıldı. içki ve atıştırmalıkların olduğu masaya doğru gitti ve iki tane bardak aldı. biri kendine, diğeri taehyung'a.

ama önüne döndüğünde gördüğü tanıdık bedenle taehyung'un yanına hemen gitmek ne yazamki mümkün değildi.

"merhaba, jungkook. uzun zaman oldu değil mi?"

bu jaehyun'du. jungkook'la bir ara öylesine takılmışlardı ve jungkook onu pek sevmemişti. aklı sadece cinsellikte olan bir tip olduğunu anlaması uzun sürmemişti.

"merhaba." dedi kısaca ve tam yanından ayrılacakıki kolunda bir dokunuş hissetti. tek istediği onu rahay bırakmasıydı. bu yüzden dönüp konulacaktıki tanıdık bir ses duydu.

"sevgilim, nerede kaldın."

jungkook, kalbinin yeniden hızlı atmaya başladığını hissetti. taehyung yanına yaklaştı ve elini beline attı. bakışları bar taburesinde oturan adamdaydı. gözlerinden neredeyse ateş çıkıyordu.

jungkook ağzını açıp söyleycek bir şey aradı. taehyung'un bu hali aklını daha çok karıştırıyordu. "geliyordum." dedi ve ona dönüp gülümsedi. bu gerçek ve sıcak bir gülümsemeydi. taehyung'un bakışları birkaç saniye gülüşünde oyalandı ve yeniden adama döndü.

jaehyun "sen kimsin?" dedi. taehyung alayvari sırıtarak jungkook'un belini daha sıkı kavradı ve kendine çekti. bunu sadece jungkook hissetmiş bile olabilirdi, ya da aklına ona küçük oyunlar oynuyordu. çünkü şimdi hissettiği elin biraz öncekinden daha sert olduğunu o uyduramazdı.

"sevgilisiyim. asıl sen kimsin?"

"öyle mi jungkook?" jaehyun, taehyung'u görmezden gelip jungkook'a döndü.

"evet, öyleyiz." diyerek taehyung'a baktı.

"hadi ya, nasıl tanıştınız peki dinlemek isterim." dedi.

taehyung, adamın hala burada olması sinirini bozuyormuş gibi burnundan nefes verdi ve sert bakışlarla ona bakmaya devam etti. "komşuyuz ve aynı okula gidiyoruz. jungkook'u ilk gördüğümde onun doğru kişi olduğundan emindim. zaman geçtikçe yakınlaştık. değil mi bebeğim?"

"evet."

bebeğim. jungkook bu kelimenin etkisini atlatamadan başını salladı. taehyung'un anlattıkları doğru sayılırdı. öyle tanışmışlardı ve artık ilk zamanlara göre daha yakındılar. bu gözle görülebilirdi.

taehyung göz kırparak "biz artık gidelim. anlarsın ya." dedi. jungkook gülmemek için zor duruyordu.

jaehyun sonunda vazgeçmiş ve ikiliyi yalnız bırakmaya karar vererek kafeden çıkmıştı.

taehyung hâlâ ona bakmaya devam ediyordu. jungkook bu halini sevmişti. bu rol bile olsa taehyung'un kıskanç tavrı hoşuna gitmişti.

esmere dönüp "teşekkür ederim ama kendim de halledebilirdim," dedi. devam edecektiki taehyung belindeki elini çekmeden ona yaklaştı ve dudağının kenarını silip parmağını yaladı.

jungkook şok olmuş gibi ne yaptığına baktı. başı dönüyordu. taehyung'a baktı. esmer "pasta kalmış." dedi. sanki çok normalmiş gibi bir hali olması jungkook'un sinirlerini bozdu. nasıl bu kadar rahattı?

bu öfkeyle arkadaşlarının arasına gideceğini söylerek yanından ondan uzaklaştı. çünkü taehyung yanındayken gerçekten de mantıklı düşünemiyordu.

"ben terasa çıkıp hava alacağım." dedi.

taehyung güzelinin panik haline baktı ve ona gülerek. "dikkat etde aşağı düşme." dedi. eğlendiği her halinden belliydi.
taehyung jungkook'la uğraşmayı gerçekten seviyordu.

jungkook"uğraşmasana benimle." dedi.

taehyung'un aklına aniden bir şey gelmiş gibi "bekle," dedi. ceketinin cebinden çıkardığı poşeti aldı ve açtı. "hediyeni vereceğim." jungkook'un arkasına geçti. bu sırada ona normalden fazla yakınlaştığını fark etmedi. ama jungkook'un kalp atışları hızlandı. taehyung'un nefeslerini ensesinde hissedebiliyordu ve bu his içini gıdıklıyordu. taehyung  boynuna bir kolye takıyordu.

jungkook heyecanla bitmesini bekledi. taehyung kolyeyi tenine dikkatle taktığında "yakıştı." dedi. kolyenin ucunda yıldız sembolü vardı.

jungkook büyükçe gülümsedi.  taehyung hâlâ dibinde duruyordu. ona parıltılı bakışlarla baktığını fark ettiğinde bir adım geri atmayı başarabildi.

"çok güzelmiş, teşekkür ederim." dedi ve onu tel bırakarak terasa çıktı.

iyi ki doğdun koo!!! haziranda doğum günü kutlamak diyince de ben

beğendiniz mi??

oy ve yorum atarsanız sevinirim

glass tears Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin