16; devil always tempting

421 31 11
                                    

jungkook, iki gündür eunwoo'da kalıyordu ve bir gün daha taehyung'suz kalacak gücü yoktu. bir de evini özlemişti.

neden bu kadar tavır yaptığını o da bilmiyordu. sadece onunla yüzleşmeye hazır hissetmiyordu. onu görürse olacaklardan korkuyordu.

sevgili değillerdi. ona böyle çocukça küsemezdi ama jungkook böyle biriydi işte. taehyung'un artık onu tanıdığını biliyordu.

akşama doğru çantasını aldı ve eunwoo'ya veda etti. hongham'a giden metroya bindi ve günler sonra taehyung'u göreceği için heyecanlı hissetti.

evde değilse bile anahtarın paspasın altında olduğunu söylemişti.

jungkook metrodan indi ve evlerine doğru yürürken geçen iki günde nasıl hissettiğini düşündü. eskisi gibiydi. taehyung'la tanışmadan önceki hayatı gibi sakindi.

taehyung'un dairesinin kapısına geldiğinde anahtarı alıp açtı ve içeri girdi. görünüşe göre taehyung evde değildi.

jungkook, buraya geldiği ilk günde evin havasını sevmişti. gri ve koyu yeşil koltuklar, birkaç bitki, plaklar ve kitaplarla dolu büyük bir kitaplık vardı. mutfak salonla birleşikti ve ortama sıcak bir hava katıyordu. taehyung'un odasına ise hiç girmemişti.

balkona çıktığında lavantanın iyi durumda olduğunu gördğ ve gülümsedi. hava biraz soğuktu bu yüzden içeri geçip beklemeye karar verdi. kendi evinde beklemektense burada durmanın daha iyi olduğuna karar verdi.

biraz kitapları karıştırdı, bilmediklerinin konularını arka kapaklarından okudu. aldığı plağın en üstte diğerlerinden ayrı bir şekilde durduğunu görünce gülüşü büyüdü. ayakları onu istemsizce taehyung'un odasına doğru çekti. merak ettiğinden değil kesinlikle.

rastgele bir kapıyı açtı ve karşısına çıkan çift kişilik yatak dolap ve masayla buranın odası olduğunu anladı. odası tıpkı onun gibi kokuyordu. evide kokuyordu ama burası tıpkı taehyung'un yanındaymış gibi hissettirmişti. yumuşak yatağa oturdu. yastığını kokladı ve göz kapakları kapnır gibi oldu. jungkook huzurun onu ele geçirmesine izin verdi. biraz orada uzandı. acaba bu yatakta taehyung'la uyasa nasıl hissederdi, biraz bunu düşündü. aklına edepsiz fikirler geldiğinde yastığı bıraktı ve yatakta doğruldu.

hiçbir şey bilmiyor sayılmazdı. daha önce ilişkileri olmuştu ama hiçbiri taehyung'la o tür şeyleri düşünmesinden daha utandırıcı değildi. jungkook genelde utanmazdı. bazen ona şımarık diyenler olurdu. ama taehyung farklıydı.

burada biraz daha yatmanın hiç iyi bir fikir olmadığını düşündü ve ayağa kalktı. saat geçmişti ve taehyung her an eve gelebilirdi.

banyosu olduğu aralık kapıdan belli olan yere girdiğinde şampuanını ve duş jelini kokladı. çok güzel ve ferah bir kokuydu. markasını aklında tuttu ve bir dahaki market alışverişinde aynısını alacağım diye düşündü. kendini böyle sapık ve takıntılı bir aşık gibi hissediyordu. bu yüzden kıkırdamaya başladı.

bu sırada arkasında hissettiği hareketle önüne döndü.

taehyung, kapı pervazına yaslanmış ve kollarını önünde bağlamış onu izliyordu. yüzünde sakin ve huzurlu bir tebessüm vardı.

jungkook, bununla elindeki duş jelini yerine bıraktı ve mantıklı bir açıklama düşündü. evine girdiğim için kusura bakma, banyona girdim çünkü tuvaletim gelmişti. hayır, bunu hemen eledi. seni özledim ve geldim. ağzını açıp bir şey söyleycekti ki taehyung kapıdan ayrılıp yanına doğru yaklaşmaya başladı.

jungkook, bir adım geri attı. ayağı duşa kabinin içine girdiğinde durdu. taehyung'un ona bu kadar yaklaşması nefesini kesmişti.

taehyung, karşısındaki güzel oğlanın paniklediğini görünce daha da keyiflendi ve "geldin." dedi.

glass tears Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin