5

13 3 0
                                    

Gözlerini kırpıştırdı. Ağzındaki acı tatlı açıp ayağa kalktı. Komodinin yanında duran sürahiden su doldurup içti. Gece şarja taktığı telefonu eline aldı. Saat daha altıydı. Gülümsedi.

"Günaydın Yoongi. Uyanmak için mükemmel bir zaman!"

Yoon yataktan kalkıp hemen banyoya gitti. Elini yüzünü yıkayıp direkt eşofmanlarını giydi ve evden çıktı. Hava daha yeni yeni aydınlatıyordu. Temiz havada bir buçuk saatten fazla koşmuştu.

Eve geldiğinde her tarafı terliydi. Kendini direkt banyoya attı ve duş alıp üzerini değiştirdi. Siyah takım elbisesini giydi ve evden çıkrı. Şirkete gidip orada biraz oyalandıktan sonra Park Jimin'in evine gidecekti.

Taehyung uyanmıştı. Hemen gidip bir duş aldı ve odasına geri geldi. Bugün açılışa gidecekti. Sanat galerisi falan ona göre değildi ama söz konusu arkadaşıydı. Altına siyah bir kumaş pantolon üzerine de polo yaka beyaz bir tişört giymişti. Mükemmel fiziği ve olağanüstü yakışıklılığı ile harika görünüyordu Taehyung.

Uyandığında kahvaltısı hazırdı. Hemen masaya geçti ve bir şeyler atıştırdı. Telefon çalmaya başlamıştı.

"Alo?"

"Alo Taehyung, nasılsın?"

"İyiyim Yeon, sen nasılsın?"

"İyiyim. Açılışa hazırlanıyoruz, heyecanlıyım."

"Orada olucam Yeon, bilmiş ol."

"Onun için aramıştım Taehyung! Geleceğini duyduğuma çok sevindim. Bekliyorum."

Taehyung telefonu kapattı. Kahvaltısını etmeye devam etti. Biraz sonra kalktı ve arabasına atlayıp serginin yolunu tuttu. Geldiğinde Yeon'u aradı. Yeon kapıyı açıp arkadaşını sevinçle kucaklamıştı.

"Taehyung! Hoş geldinn!"

"Hoş buldum Yeon! Nasılsın?"

"İyiyimm çok iyiyimm! Seni gördüm daha iyi oldum hatta."

Taehyung sergide gözlerini gezdirdi. Büyük küçük bir sürü tablo vardı içeride. Taehyung biraz gözlerini gezdirdi.

"Beğendin mi?"

"Açıkçası tablolardan pek anlamam Yeon ama güzel görünüyor. Buraya sana destek olmaya geldim neticede."

"Teşekkür ederim arkadaşım."

Yeon gülümsedi. Biraz sonra açılış olacaktı. Giriş süslenmiş ve küçük ikramlar koyulmuştu. Biraz sonra Yeon açılışını yapmak üzere kapıya geldi ve konuşmaya başladı. O kınuşmasını yaparken Taehyung'un gözleri etrafı taradı.

İleride durmuş beyaz tenli bir adam vardı. Dudağının kenarında iki tane piercing vardı. Açılış konuşmasını yapan Yoon'a bakıyor, onu alkışlıyor ve gülümsüyordu. Çok güzel bir gülümsemesi vardı ve siyah saçları da hafifçe esen rüzgarda ufak ufak savruluyordu. İnce uzun parmakları vardı, elleri de bembeyazdı. Masanın üzerindeki bardağına uzanıp eline aldı ve ufak yudumlar aldı.

"Şimdi hepinizi sergimi görmeye davet ediyorum, lütfen buyrun."

Taehyung içeriye giren bu beyaz tenli adama baktı ve peşinden girdi. Onun peşinden sergide adımlıyor ve tabloları inceliyormuş gibi yapıyordu. Siyah bir kargocep pantolon gitmişti çocuk ve üzerinde koyu yeşil bir tişört vardı. Onu belinin içine sokmuştu. Üzerinde küçük siyah bir omuz çantası vardı ve boynunda da bir fotoğraf makinesi. Beğendiği tabloların resmini çekiyor tabloları teker teker inceliyordu. Taehyung adama yaklaştı.

"Beğendiniz mi sergiyi?"

Adam kafasını çevirip şaşkın bir şekilde Taehyung'a baktı. Kaşlarını hafifçe çatıp kafa salldı.

"Evet. Beğendim."

Elindeki fotoğraf makinesi ile tablonun fotoğrafını çekip yürümeye başladı.

"Aslında tablolardan pek anlamam, arkadaşımın sergisi burası. Onun için geldim."

Çocuk Taehyung'a "Ya, öyle mi?" der gibi bir bakış attı. Sonraki tablonun da fotoğrafını çekti ve konuşmaya devam etti.

"Malesef serginin sahibi arkadaşım değil ve tablolardan anlıyorum. Ne kadar da zıttız."

Taehyung öylece kalakalmıştı. Bu sarışın çocuğu daha önce kimse reddetmemişti. Gerçi bu çocuğa reddedecek bir şey dememişti ki.

Çocuk yürümeye devam ederken Taehyung peşinden geldi. Bir anda elini uzattı.

"Benim adım Taehyung. Sizinle tanışmak isterim."

Çocuk gülümsedi ve uzatılan eli geri çevirmedi.

"Pekala Taehyung, benim adım Jungkook. Memnun olurum tanıştığıma."

Taehyung sırıtarak Jungkook'a bakarken gülümsedi.

"Olacağınızdan eminim. Ben hayatımda hiç bu kadar memnun olmamıştım şahsen."

Jungkook adamın bu tavrına karşın gülümsedi. Bu şapşal hali onu güldürmüştü. Üstelik adam taş gibiydi. Çok yakışıklıydı.

Bundan sonrasında sergiyi birlikte gezmeye başladılar. Hatta geçen biri Taehyung ve Jungkook'u birlikte fotoğraf çekmişti. Taehyung çok mutlu görünüyordu. Sergiden çıktılar.

"Aç mısın? Bir yere gitmek ister misin?"

"Aslında pek aç sayılmam. İşlerim var, daha sonra buluşmaya ne dersin?"

"Olur. Lütfen numaranı ver."

Birbirilerinin numaralarını almışlardı. Taehyung Jungkook'u arabasına aldı ve evine götürmeye başladı.

"Fotoğrafçı mısın?"

"Aslında hobi olarak yapıyorum."

"Mesleğin ne?"

"Seri katil."

"Tercümanım ben."

"Vayy, güzel meslek."

"Ya sen?"

Taehyung duraksadı. Mafya mı diyecekti? Komik mi olurdu korkutucu mu?

"Şirket sahibiyim."

Jungkook şaşırdı ve gülümsedi.

"Bu kadarını beklemiyordum."

Taehyung'ds gilümsemişti. Başka bir şey söyleyemezdi ki ona.

Yol boyunca havadan sudan konuşmuşlardı ve yol bitti. Ne kadar bitmesini istemese de bitmişti. Taehyung duraksadı. Arabasını evin önüne park etmişti ve karşısında park edilmiş bir araba daha vardı. Bu araba Yoongi'nindi. Yoongi'de içindeydi. Bir anda aşağıya indi ve tedirgin bir biçimde ona baktı. Jungkook ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ama işin aslını Taehyung'da bilmiyordu.

"Taehyung? Burada ne işin var?"

"Jungkook'u evine bırakmaya geldim. Senin ne işin var?"

Jungkook. Jeon Jungkook.

"Ben Jimin için geldim."

Jungkook hemen atladı.

"Park Jimin için mi?"

"Evet."

Taehyung Jungkook'a döndü ve kaşlarını çattı.

"Sen nereden tanıyorsun onu?"

"Aynı evde yaşıyoruz Taehyung."

"Aynı ev mi?"

Yoongi şaşırmamıştı aslında. Şaşırdığı tek şey Taehyung ve Jungkook'un nerede, ne zaman, nasıl tanıştıklarıydı. Bu bir tesadüf müydü yoksa onlara büyük bir oyun oynuyorlar ve bunu Taehyung ile Yoongi göremiyor muydu?

SERİAL KİLLER- Taekook&YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin