4.Kahvaltı

75 17 28
                                    

Bölüm şarkısı ;

ZAAF & Ah ben öleyim yollarına

Keyifli okumalar💦

Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer ve bilirsin, o nehir asla durmaz.
- Grange

Bölüm 4 - Kahvaltı

Yüzümde donan gülüşümle gözlerimi aceleyle etrafta gezdirdim. Yerde kendi kendine dönen kapağı görünce sessizce oraya ilerledim. Etrafta nefes sesimden başka bir ses yoktu. Kocaman açıldığından emin olduğum gözlerimle yavaşça kafamı sokaktan çıkardım. Bomboş yolu görünce kaşlarım çatıldı. Hangi akılla kamerasız bir yere gelmiştim ki zaten. Otele gider gitmez sıkı bir araştırma yapmalıydım. İçimden bir ses öylesine sokaktan geçen birisi olmadığını söylüyor.

Umarım tesadüf eseri bu sokaktan geçen öylesine birisindir.

💦

Elimdeki şeftaliyi çevirip dururken omzumdaki telefonla konuşuyordum.
"Ne zaman gelir?" Şeftaliden de kocaman bir ısırık aldım. "Geldi bile kapıda şuan." Yatağın üzerine fırlattığım kazağımın ucundan tutarak dolaba koydum.

"Son kez özet geçiyorum o zaman. Ben burada ortalığı karıştırırken sen gizlice Alex' in evine gireceksin. Üst kattaki misafir odası hiç kullanılmıyor oradaki yatağın altında ufak bir bölme var. Orada üst düzey korunan bir kasa var. Kasanın içinde neler var bilmiyoruz. Sen çok büyük bir sorun olmuşturmayacak her şeyi al." Ben elimdeki şeftaliyi yiyerek kapıya doğru giderken telefondan Miray' ın tereddütlü sesini duydum.

"Plan tamam ama kasanın yerini nasıl öğrendin?"

"Görerek tabiki." Dedim neşeli bir sesle. Ağzından şaşkınlık dolu bir nida çıktı. "Ahsen." Dedi sertçe. "Bana neden söylemedin?" Görebilecekmiş gibi omuz silktim. " Off kızım. Şimdi sen ne kadar eğlenmişsindir. Ben mahrum kaldım." O kendi kendine yakınırken ben biten şeftalimin çekirdeğini çöpe atarak yenisini aldım.

"Bir dahaki sefere birlikte gireriz." Bir kaç saniyelik sessizlikten sonra sonunda ağzımdaki baklayı çıkardım.
"Yanlız kasanın şifresini çözemedim. Halledebilir misin?" Bu soruyu sanarım daha erken sormam gerekiyordu.
"Sonay'a söylerim, halleder." Bişeyler içmeye başlamıştı. Çünkü bardak seslerini duyabiliyordum.

"Miray." Dedim.
"Ahsen?"
"Dikkat et." Burnundan güler gibi bir ses çıkardı.
"Kurtların ininde olan sensin. Asıl sen dikkat et." Bende gülümsediğimde cevabım gecikmemişti.

"Emriniz olur kraliçem." Bu sefer ufak bir kahkaha attı.
"Şimdi kapatmam lazım." Telefonu cebime sıkıştırarak ayakta dikildiğim kapıyı açtım.

Kapının önüne koyulmuş kutuyu dikkatlice aldım. Açıp içini kontrol ederken arkamdan tak diye bir ses geldi.
Hayır hayır olmadı bu!
Olmadı diyin lütfen!

Lanet kapı gerçekten kapanmıştı. Ve benim kartım içerde kalmıştı. Yine de şansımı deneyerek kapıyı ayağımla itmeye çalıştım. Açılmıyordu.

"Gerçekten mi ya?" Öfkeyle homurdandığım sırada arkamdaki kapı açıldı. Kimin kapısı diye dönüp baktığımda deve kuşu gibi kafamı kuma gömmek istemiştim. Kocaman gözlerle karşımdaki adamı izlerken o da tuhaf tuhaf bana bakıyordu. Yüzümdeki bakışlarının süresi uzadıkça bende tedirgin bir şekilde minik kutuyu kolumun altına sıkıştırarak yüzüme dokundum. Parmağıma bulaşan maskeyle utancın doruklarına ulaşmama rağmen usta bir oyunculukla ne var der gibi ona baktım.

Okyanus Güzeli Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin