Vex, Kael ve diğer mahkumlar avluya dizilmişken Vival Elenore'un sert denetimi ve ardından yaşanan olayların etkisi altındaydılar. Vex, hücresine geri döndüğünde zihninde tek bir düşünce vardı: Artifact'tan kaçmak. Bu düşünce, zihninde giderek daha fazla yer kaplıyordu ve her geçen gün bu planı gerçekleştirmek için daha fazla sebep buluyordu.Bir akşam, Kael hücreye geri döndüğünde Vex'in planlarını fark etti. Kael, Vex'in ne yapmak istediğini anladı ve hemen ona karşı çıktı."Vex, senin ne yapmaya çalıştığını biliyorum. Kaçmayı düşünüyorsun, değil mi? Bu delilik. Artifact'tan kaçmak imkansız. Daha önce bunu deneyenler ya öldürüldü ya da ağır cezalandırıldı ayrıca daha bu hapisane hakkında hiçbir gerçeği görmedin," dedi Kael, sesinde endişe ve öfke karışımı bir tonla.Vex, Kael'in tepkisini anlayışla karşıladı ama bu sefer kararlıydı. "Kael, ben burada sonsuza kadar kalamam. Bu hapishane ruhumu tüketiyor. Bir yol bulmalıyım. Belki imkansız gibi görünüyor ama denemek zorundayız. Başka çaremiz yok."
Kael, Vex'e daha da yaklaştı ve gözlerinin içine bakarak sert bir şekilde konuştu. "Vex, buradan kaçmayı düşünmek bile başımıza büyük belalar açar. Eğer yakalanırsak, sadece kendimizi değil, bize yardım eden herkesi de tehlikeye atarız. Bu, düşündüğünden çok daha tehlikeli."
Vex, Kael'in endişelerini anlıyordu ama pes etmek istemiyordu. Derin bir nefes aldı içindeki tüm hisslerini dökme vakti gelmişti belkide. "Kael, seni anlıyorum. Bu çok büyük bir risk ve tehlikeli olabilir. Ama bir düşün, burada geçirdiğimiz her gün, özgürlüğümüzden çalınan bir gün daha. Eğer hiçbir şey yapmazsak, bu karanlık hapishanede çürüyüp gideceğiz. Benim bir hayalim var, dışarıda bizi bekleyen bir hayat var. Belki imkansız gibi görünüyor ama hiçbir şey denemeden vazgeçmek de bir tür ölümdür. Özgürlük için bir umut kırıntısı bile varsa, bunun peşinden gitmek zorundayız. Eğer bir araya gelir ve akıllıca plan yaparsak, belki de bir şansımız olabilir."
Kael, Vex'in sözlerini dinlerken derin bir düşünceye daldı. Vex'in gözlerinde yanan ateş, onun ne kadar kararlı olduğunu gösteriyordu. Kael, bu kararlılığı ve umudu görmezden gelemezdi. Bir süre sessiz kaldıktan sonra, derin bir nefes alarak konuştu."Tam bir baş belasısın, ne yapmak istiyorsan onu yap sana köstek olmayacağım. Fakat lütfen benden destek olmamıda isteme, eğer bunu yaparsam büyük ihtimalle tüm ailem katledilidir, özür dilerim."Vex, Kael'in sözleriyle içten bir gülümseme ile karşılık verdi. "Kael, seni anlıyorum. Ailenin güvenliği senin için her şeyden önemli. Benim bu kararımdan dolayı sana zarar gelmesini istemem. Yine de, buradan çıkmanın bir yolunu bulmak zorundayım. Eğer bir gün fikrini değiştirirsen, burada olacağım."
Kael, Vex'in kararlılığı karşısında başını salladı. "Umarım başarılı olursun, Vex. Dikkatli ol ve kimseye güvenme."
Vex, Kael'in bu sözleriyle hücresine geri döndü ve kaçış planını detaylandırmaya başladı. Hapishanenin zayıf noktalarını tespit etmek için gözlemler yapıyor, gardiyanların nöbet değişim saatlerini not ediyordu. Her gece, planını bir adım daha ileriye taşımak için çaba harcıyordu.
Bir süre sonra, Vex fırsatını buldu ve Kael'in tavsiyesini de aklında tutarak gizlice planını uygulamaya başladı. Kael'in güvenini kaybetmemek için dikkatli ve temkinli hareket ediyordu. Her adımını titizlikle atıyor, en ufak bir hatanın bile onu ve planını riske atabileceğinin bilincindeydi.
Zamanla Vex, hapishanenin güvenlik sistemini, zayıf noktalarını ve kaçış rotalarını iyice öğrenmişti. Ancak, kaçış planını gerçekleştirebilmek için bazı araç gereçlere ihtiyaç duyuyordu. Bu noktada, diğer mahkumlarla temasa geçmek zorundaydı. Onlardan yardım istemek zorundaydı ama kime güvenebileceğini iyi seçmeliydi.
Vex, hücresine döndüğünde Kael'in söylediklerini tekrar düşündü. Kael'in ailesini koruma konusundaki endişelerini anlıyordu. Ancak, onun desteği olmadan da bu kaçışı gerçekleştirmesi gerekiyordu. Kael'e olan saygısı ve sevgisi, onu zor durumda bırakmak istememesine neden oluyordu.
Günler geçtikçe, Vex'in kaçış planı daha da netleşti. Planını uygulamaya koyma vakti gelmişti. Bir gece, hapishanenin koridorlarında yankılanan ayak sesleri arasında, Vex, hücresinden sessizce dışarı süzüldü. Kaçış rotasını takip ederek, gardiyanların dikkatini çekmeden ilerlemeyi başardı.
Vex, sonunda hapishanenin dış duvarlarına ulaştı. Kaçış için son bir adım kalmıştı. Duvarın diğer tarafına geçmek için hazırladığı ekipmanı kullandı ve büyük bir dikkatle tırmandı. Bu esnada, Kael'in söylediklerini bir kez daha düşündü. Kael'in haklı endişelerine rağmen, Vex özgürlüğü için bu riskli adımı atmaktan çekinmedi.
Vex, duvarın diğer tarafına geçtiğinde, özgürlüğün tadını derin bir nefesle içine çekti. Fakat kaçışı henüz bitmemişti, önünde geçmesi gereken büyük ve tehlikeli bir okyanus onunda üstünde heryerde onu arıyacak olan iblisler vardı. Vexin kaderi ne olucaktı?
YOU ARE READING
Ya Tanrı Ölseydi?
Narrativa generaleYukarıda bir tanrı var mı yok mu sorusuna bir cevap veremem, fakat bu soruya verebilirim; Ya Tanrı Ölseydi?