-6-

79 10 33
                                    

Manitayla dün gece kanlı bıçaklı kavga ettikten sonra bu bölümü yaziom bu sebep yüzünden bölüm geç geldi kusura bakmayın.🫂

Yazım yanlışları varsa affola.

İyi okumalar...

"Benim askerime dokunmak ne haddinize lan?!"

Hürkan-

Çok sinirliydim. Karşımda ki askerlere baktığımda bu yüzleri asla unutmayacaktım, ellerimi sıkarak yanlarına yaklaştım ve tam karşımda duran askere yumruğumu yapıştırdım. Onlar benim askerime dokunurken hiç düşünmemişlerdi bende onları öldürmeyi düşünmeyecektim. Hızla yumruk atmaya devam ettim karşımda ki askere, tam o da bana vuracakken elini tutup çevirdim ve elindne çıkan ses ile birlikte yüzüme muzip bir gülümseme yerleşti. Diğer askerler korkuyla bana bakmış ve "Affedin yüzbaşım bir hata yaptık lütfen affedin" diyerek yalvarmaya başlamışlardı. Onları affetmeyecektim ancak yerde yatan Emre'nin daha fazla dayanamayacağını biliyordum.

Hızla Emre'ye ilerledim ve onu yavaşça kucağıma aldım "Size sıra gelecek kurtulduğunuzu sanmayın sakın!" Dedim ve hızla çıktım odadan birkaç asker beni gördüğünde hızla bağırdım onlara "onbaşı ağır yaralandı hemen revire haber verin ve onbaşının odasındaki askerleri hücreye atın onlarla güzelce ilgileneceğim" dedim ve iki asker hızla koşmaya başladı. Bende hızlı bir şekilde revire ilerledim gözlerim Emre'ye kaydığında içim titredi benim dokunmaya kıyamadığım o güzel yüzü şimdi yara bere içindeydi bu beni daha çok sinirlendirdi o askerleri asla yaşatmayacaktım. Gerekirse binbaşından tam izin alacak ve onları gebertecektim.

Emre'yi yavaşça sedyeye bıraktım ve doktorda hızla içeri girdi "yüzbaşım ne oldu böyle?" Dediğinde acıyla baktım tekrar Emre'ye "Çağla dövmüşler onu hemde çok kötü dövmüşler sen onunla ilgilen olur mu? En küçük şeyde bana haber ver benim gidip onların icabına bakmam gerek" dediğimde çağla yavaşça kafasını sallayarak onayladı beni. Tam sedyeden kalkacakken emre elini koluma sardı ve gözlerini araladı hafifçe "Yüzbaşım gitmeyin" dediğinde içimdeki yangın daha çok harlandı "Emre'm güzelim gitmem lazım o askerlere cezalarını vermem lazım" dediğimde emre dudaklarını büzmüştü yavaşça alnına öpücük bıraktım ve çıktım revirden.

Revirden çıktıktan sonra hızla binbaşının odasına ilerledim binbaşının odası bizim olduğumuz kısımdan daha uzaktı bu yüzden hepimiz daha rahat takılıyorduk, ancak bu haberden sonra asla öyle olmayacağı kesindi. Hızla odaya girdiğimde binbaşı şaşkın bir şekilde bana baktı "Yüzbaşım buyrun?" Dediğinde hızla konuşmaya başladım "Binbaşım benim askerim Emre Karaaslan bugün 5 asker tarafından dövüldü ve şuan revirde bu yüzden sizden tam izin istiyorum o askerleri gebertmek için" dediğimde binbaşı hem şaşırdı hemde sinirlendi "bunu yapmayı nasıl düşünebilirler? Bana senden tam izin yüzbaşım istediğini yapabilirsin" dediğinde mutlulukla gülümsedim bugün şov vardı.

Hızla yüzbaşının odasından çıkarak en alt kata yani hücrelerin olduğu kısma ilerledim 5 askerde aynu hücredeydi bu da benim işimi biraz zorlaştırırdı ancak yinede hallederdim. Yavaşça hücrenin kapısını açmış içeri girdikten sonra geri kapatmıştım. Askerler hızla bana dönmüş ve ne yapacağımı merakla izlemeye başlamışlardı "Siz kendinizi ne sanıyorsunuz? Onbaşını döveceksiniz ve bizde hiçbirşey yapmayacak mıyız?" Dediğimde bir asker araladı hızla ağzını "Demek ki doğruymuş binbaşı gerçektende sizin orospunuzmuş" dediğinde içimdeki öfke volkanı patladı ve hızla o askere ilerledim boynunu tutup sıkarak arkasında kalan duvarla birleştirdim onu.

"SENİN HAYATINI SİKERİM LAN!" Diyerek bağırdığımda gözlerindeki korkuyu görmüş ancak asla durmamıştım. Hızla onu duvara birkaç kez daha çarpmış ve tam kafasını duvara bir kez daha çarpaçakken bri elin beni tuttuğunu fark etmiştim hızla arkama döndüm diğer 4 asker hızla üstüme atladı ve bana vurmaya çalıştılar ancak bu sadece çalışmaydı hepsinin yumruklarını savuşturdum ve hızla yumruk atmaya başladım. İki askeri boğazından tutup kafalarını birbirlerine çarptığımda ikisindende acı bir çığlık yükseldi ve bu beni daha çok mutlu etti. Benim askerime dokunanlar ölecekti ve herkes bunu öğrenecekti.

Arkamda ki diğer iki asker ise beni tutmaya çalışmış ve yüzüme yumruk atmışlardı ancak hızla onlardan kurtulmuş en başta kolunu resmen kırdığım o askerin kolundan tutarak yere fırlatmıştım onu. O yerde acı ile bağrırken ben durmamış diğer askerin bacak arasına vurmuş ve hızla kafa atmıştım ona, o da az önceki askerin üstüne düşmüştü. Hepsi nerdeyse aynı yerdeydi ve bu benim aklıma güzel birşey getirdi burada yangın çıksa bile sadece burda kalır askeriyeye sıçramazdı ayrıca tam onayım vardı ve bunu yapmazsam asla emre'nin intikamını alamazdım.

Hızla hücrenin kapısını açarak dışarı çıktım ve burda bekleyen gardiyana bağırdım "Bana hemen benzin ve çakmak getir" dediğimde önce şaşırmış ardından hızla koşmuştu yüzbaşının emirleri sorgulanmazdı ayrıca sorgulasada binbaşından tam onayım vardı bu yüzden rahattım. Gardiyan hızla benzini getirmişti bende benzin bidonun kapağını hızla açmış ve tekrar hücreye girerek askerlerin üstüne dökmüştüm. Yavaşça hücreden çıkmış ve kapısını kapatmıştım çakmağı ateşledim ve hücrenin içine attım hepsi çığlık çığlığa bağırmaya başladı ve bende yavaşça ordan ayrılarak yukarı çıktım. Yukarı çıktığımda ise herkes bana bakıyordu ve bende onlara şunları söyledim;

"O askerleri yaktım. Benim askerime dokunanların sonu ölüm hepiniz bunu böyle bilin!"

Selaaaaaaaam

Nabersinizzzz

Aşırı aşırı hot bir bölümdü valla hürkanı yazarken çıldırdım resmen sizde okurken çıldırın pls

Yıldızıma basar mısınız? ⭐

Sizi seviyorummm 🐰💗

Flys kaçarrr...

İl Mio Soldato (Askerim) | MengolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin