Küçük çocuklar gerginci birbirlerine bakarken palyaço torbadan bir kağıt daha çekti.
"7 numara, ikinci jokerimiz 7 numara."
Bu sefer korkuyla boyunlarındaki künyeye bakarken, ben de boynumdaki künyeme baktım. Ve 7 numara... bendim.
Dört yapraklı...
Derin uykumdan uyanırken annemin mis gibi kokan turtalarını duymaya başlamıştım. Böğürtleni ne kadar çok sevdiğimi biliyorlardı. Bu yüzden hep bir sürpriz yapılırdı.
Gerinerek banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynanın karşısına geçerek saçlarımı taramaya başladım. O sırada annem de kapıyı tıklatmıştı. Sanırım uyandığımı anlamıştı. Hâlâ saçlarımı tararken " girebilirsin anne." Dedim rahatça. O da kapıyı açarak ardından kapattı. Sonra yanıma gelerek başımdan öptü. " Benim güzel kızım nasılmış bugün?"
"Gayet iyiyim anneciğim merak etme. Hele de şu turtanın kokusunu aldıktan sonra harika hissediyorum diyebilirim." Dediklerime gülerek tarağı usulca elimden alıp saçımı taramaya başladı. O sırada konuşmaya devam etti. "Bugün 18.yaşına adım atıyorsun, heyecanlı mısın?
" Hem de nasıl! Böğürtlen pastanın kokusunu alınca anladım doğum günüm olduğunu."
" Öyle mi?" Dedi gülerek. " Çok mu belli ediyorum."
"Öyle annecik." Annecik dememle kolumdan hafifçe çimdikleyerek saçımı iki yandan örmeye başladı. Kestane rengindeki saçlarıma aynada bakarken bir an burun kıvırdım. Çok çirkin gibi hissediyordum kendimi. Ama yine de idare eder tipim vardı. Yani ben öyle düşünüyordum.
Örgülerimi bitirir bitirmez hemen ayağa kalkarak annemin yanağından öpüp kaçtım. Annem ardımdan "Dur deli kız." Diye söylenirken ben ise koşmaya devam ediyordum. Hemen merdivenlerden aşağıya inerek bizimkilerle buluşacağımız yer için hazırlık yapmaya başladım. Babam ardımdan bari kahvaltı yapsaydın diye söylenirken ben ise sadece babamın yanağından öpüp veda ettim. Evimiz beyaz taşlarla kaplanmış bahçeli bir evdi. Her taraf tamamen doğal ortamıyla büyüleyiciydi.
İnanılmaz ev küreleri ve uçan doğa üstü canlılarla doluydu. Burada bütün hayvanlar uçabiliyordu ama kanatları yoktur. Öyle havada süzülebiliyorlar. İlk başta ben de anlamadım ne olduğunu ama zamanla alışıyorsun.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Burada yedi bölüm ve dört soylular grubu vardır. Soylular gurubu gökyüzünde refah içinde yaşarken biz ise yer yüzünde ölüm kalım mücadelesi veriyoruz. Bazen bugün olduğu gibi huzurlu yaşadığımız oluyor ama bu da pek uzun sürmüyor.
"Eller havaya!" Roberto birden yerinden zıplayarak titrek ellerini havaya kaldırdı. Ben ise bu haline kahkahalarla güldüm. Roberto gülme sesiyle arkanı döndüğünde göz devirerek beni tutmak için hızla yürümeye başladı. Ben ise hemen kaçmaya çalıştım. " Gel buraya! Gel buraya dedim! Dost görüntülü hain! Dur!"
"Alt tarafı şaka yaptım be Roberto ne abarttın."
Son andan kıskıvrak yakalayarak kulağımdan çekmeye başladı. O an acıyla iç çekerken, Kim Jong yanımıza gelerek o da Roberto'nun kulağını çekmeye başladı. Ben bu halimizi görünce bir yandan gülüyor bir yandan mızmızlanarak acıyla iç çekiyordum.