2. BÖLÜM

40 8 0
                                    

                    BİR TAKIM SEÇIMLER
Adnan anlattıklarının üzerinden yarım saat geçmişti. Nereye gittiğimiz hakkından hiç bir fikrim yoktu. Dışarısı karanlıktı. Ay ışığından gördüğün tek şey ormanlık bir alanda ilerlediğimizdi. Son konusmamiz babamın beni nasıl daha doğmadan hiçe saydığıydı. Bu kadarda yapmaz dediğimi neredeyse her şeyi yapmıştı babam. Sessizliği Tuna'nin telefon sesi bozdu.
"Noldu" dedi. Başta sakince dinledi ama bi süre sonra yüz kasları gerilemeye başladı. Sinirle
"Salak herifler! Ben size demedim mi? Dikkatli olun diye. Adamlar sizi yer dedim ama sizde beyin ne gezer. Okan nerde?"dedi ve yine sinir ile dinlemeye devam etti. Bir süre sonra telfonu sinir ile kaptip Adnana döndü.
"Dede benim gitmem gerek. Bizimkiler işi batırmış. Üstüne bide adamlar Okan'nı almış"
"Oğlum dedim dimi o adamlara güven olmaz diye"
"Dedin ama deneyelim dedik. Neyse dede ben ineyim simidi. Siz Gece ile eve geçin. Sakin yolda ne olursa olsun durmayın"
"Tamam benim işimi bana mi ögretiyorsun"
"Yok dede onun için değil"
"İn hadi"
"Yakup arabayı durdurun"
"Dikkat et Okan da sende tek parça gel "
"Merak etme dede" dedi ve arabadan indi. Ben daha kendi olayımın şokunuda iken bide böyle garip bir olay ile bakışlarım daha da boş bir hâl aldı. Adnan bunu fark etmiş gibi yavaş bi şekilde kafasını bana döndürüp
"Okan benim diğer torunum Tuna'nın halasının oğlu. Bu tür bazı olaylar bizim hayatımızda var. Düşmanımız çok olunca bu tür şeyler oluyor."dedi üzerimden biraz şoku atıp güçlü gözükmek adına ve bu aile hakkında biraz bilgim olması adına bir kaç soru sormay karar verdim
"Tuna sizin oğlunuzun çocuğumu?"
"Evet oğlumun ama Tuna'nın anne ve babası bizimle yaşamıyor" ne akili bi çift.
"Anladım. Peki Okan dediğiniz kişi ve ailesi onlara sizinle yaşıyor mu?"
"Evet Kızım bizimle yasiyor ama eşi öldü  maalesef"
"Anladım başınız sağ olsun"
"Sağol Kızım" dedi ve hızla önüne döndü. Konuşmak istemediği bir konu olduğu belliydi.
                              ♤♤♤♤
Konuşmamızın üzerinden neredeyse 1 saat geçmişti. Biraz daha ilerledik ve araba yavaşladı. Biraz duruduk ve kapı açılma sesi ile tekrar hareket etti. Bir iki dakika daha ilerledikten sonra arba durdu ve arabanın kapısı açıldı. İlk Adnan indi arkasından ben indim. Genlikle hep tek başıma olduğum için çoğu şeyden korkmam ama şuan içinde bulunduğum durum beni oldukça korkutuyor. Geldiğimiz yer büyük bir köşk gibiydi. 4 katlı gösterişli bir köşktü. Bahçesinin her yerinde büyük büyük korumalar vardı. Bahçesinde büyük bir süsü havuzu vardı. Çok guzle bi şekilde bahçe ve evin dışı ışıklandırılmiştı. Ben etrafı incelerken Adnan köşkün kapısına gitmişti bana dönüp
"Artık hep burda yaşayacaksın etrafı daha sonra incelemeye devam edersin" dedi. Etrafı incelemeyi bırakıp yavaş adımlar ile köşkün kapısına doguru ilerledim. Adnan ile içeriye girdik. Köşkün içi dışından gösterişliydi. İçeri girdiğimiz gibi kolidorda bi kadın uzun topuk bi kadın zarif bir şekilde yanımza geldi. Beni baştan aşağıya süzüp başı ile selam verdi aynı şekilde karşılık verdim. Daha sonra Adnana dönüp
"Hoşgeldiniz babacığım" dedi. Daha sonra Adnana biraz daha yaklaşıp koluna girdi. Adnan ise büyük bir şefkat ile kızının başını öptü
"Gel kızım seni Gece ile tanıştırayım" dedi ve ikisi yanıma biraz daha yaklaştı.
"Ben Tunan'nın halsı Canan" dedi ve elini uzatı. Nezaket amaçlı elini tutup minik bir şekilde gülümsedim. Elini çekip tekrar babasının koluna koydu elini. Adnan "Odalarimza gecip dinlenelim biraz yorulduk kizim sen Gece'ye odasını göster sen kızım"
"Tabii baba gösteririm yemeğe caririm sizi"
"Tamam kızım hadi çıkıyorum ben odama" dedi ve merdivenlerden çıkmaya başladı. Canan ile koridorun ortasında öylece birbirimize bakıyorduk
Sessizliği Canan bozdu
"Gel hadi odanızı  gösteriyim. En üst katta sizin odanız"
"Kiminle kalacam?"
"Nasıl?"
"Odanız dediniz ya"
"Tabii ki eşin ile kalacaksın"
"Ben evli miyim?"
"Değilsin ama bu gün Tuna gil bu gün gelirse evelenceksiniz ya babam bise demedi mi?"
"Bu konu hakkında bise demedi"
"Yorgun ya ondandır. Akşam her şeyi detaylı bi şekilde anlatır sana. Merak etme. Hadi gel" dedi ve önden yürümeye başladı. Mecburen ben de onu takip ettim. Merdivenlerden yavaş yavaş çıkmaya başladık. 1 kata 4 oda, 2 kata 5 oda, 3 kata 3 oda ve 4 kata 1 oda vardı. 4 kata geldiğimizde durduk ve Canan odanın kapısını açıp ilerledi. Bende peşinden gittim. Oda çok büyüktü. Bi kısmı giyim odası olarak ayrilmisti. Büyük birde terası vardı. Canan bana dönerek
"Giyim odasında sol tarafı senin için ayirldik ve dolabı tamamen dolduruk. Eksik birsey varsa yada birseye ihtiyacın olursa çekinmeden söyle lütfen" dedi büyük bir nezaket ile hafifçe başımı saldım. Gülümsedi ve odadan çıktı. Koskoca oda da tek başıma kalmıştım. Beynimdeki sesleri susturmak adına odayı incelemeye koyuldum. Banyoya girdim banyo bir odadan büyüktü. Hem küveti vardı hem duşakabini vardı. Gösterişli deseler ile süslenmişti ve büyük bir aynası vardı. Banyodan çıktım giyim odasına doğru ilerldim. Kapısını araladım ve odanın içine doğru ilerldim. Odanın kapısı hariç dışı duvar değil camdandı. Dolapları açtığımda ise her türlü kıyafet, çeşit çeşit ayakkabılar ,çeşit çeşit pijama takımları ve çeşit çeşit iç çamaşırları vardı. Tuan için olan kısımda aynı şekildeydi. Giyim odasından çıktım. Odanın içinde  büyük bir yatak yatağın iki yanında komedin ve komedinlerin üstünde gece lambaları vardı. Teras girişi olan kısım tamamen camdı. Dışarısı tamamane gözüküyordu. Yatağın karşısında bir oturma gurubu ve yatağın sol yananında bir çalışma masası vardı. Odayı incelemeyi bırakıp koltuğun üzerine oturudum. Yorgun olduğum için gözlerim benden bağımsız bir şekilde kapanmaya başladı ve karanlığa gömüldüm.
                              ♤♤♤♤
Yavaşça gözlerimi açtım. Uyuduğum yerde yani koltuğun üzerinde değildim. Rahat yumuşak yatağın üstünde yatıyordum. Etraf biraz karanlıktı. Gece lambaları yanıyordu. Banyodan ise sesler geliyordu. Olduğum yerden yavaşça doğruldum. Kendime gelmeye çalışırken banyonun kapısı açıldı. Banyodan Tuna çıktı. Islak vücudu ve ıslak saçları ile. Üzerinde sadece alt vücudunu örten bir havlu vardı. Onu dışında üzerinde birsey yoktu. Kaslı vücudundan su damlaları akıyordu. Elindeki saç havlusu ile saçını kurulurken bana döndü ve
"Günaydın diyeceğim ama akşam oldu" dedi. Vücudu çok dikkatimi çektiği için Tunayı hâla inceliyorudum. Tuna bana doğru biraz daha gelip küçük bir sırıtma ile
"Vücudumu incelemen bitti ise hazirlan aşağıya incegiz" dedi. Bir affalama yaşayıp hemen kendimi gelip başımı biraz daha dikleştirip sanki istemsizce gözüm dalmış gibi gözümü iki kere açıp kaptım ve kendimden emin bir şekilde
"Ne seninin vücudunu izleyeceğim be! Gözüm dalmış" dedim. Arkasını dönüp giyinme odasına doğur ilerldi sırt kasları dahada çekiciydi. Şu vücuda baksan incelenmez mi şu vücud. İncelemeleyende sorun var demekti. Allah yaratımı yaratıyordu. Tuna tam giyinme odasını kapısını açıp içeri girecekti ki bana dönüp
"Çok kötü bir oyuncusun haberin olsun" dedi ve çapkın bir gülüş atıp odanın kapısını örtü. 


Sinir ile yastığı giyinme odasının kapısına fırlatım. Bir süre duvarı izledim. Sonra kalkıp banyoya gittim. Girip kapıyı kitlendim elimi yüzümü yıkadım. Bir günde çökmüş yüzme bakarken kapı çaldı ve
"Senin için orda havlu , iç çamaşırı ve bir eşofman takımı var. İstersen duş al. Sen hazır olunca da aşağıya ineriz" dedi kapından Tuna. Hiç bir şey demedim. Ama gerçekten sıcak bir duşa ihtiyacım vardı. Yavaş adımlar ile duş kabinine yaklaşıp yavaş bir şekilde duşa kabinin kapağını açtım. Üzerimdekileri çıkarıp sıcak suyun altına bıraktım kendimi. Hâla babamın ben doğmadan beni hiçe sayması kalbime çok dokunuyordu. Üste istedikleri evliliği yapmasam annem zarar görecek belki hatta ölecekti. Hayatım bir gece alt üst olmuştu. Bir süre daha suyun altında durduktan sonar Tuna'nın dediği havluyu alıp kurulandım. Yavaş bir şekilde giyinmeye başladım. Saçlarımdan su damlıyordu. Saçlarım uzundu. Uzun saçı çok severdim. Ama çocukken babam hep saçlarımdan tutup beni sürüklediği için annem hep keserdi saçlarımı. Saçlarımın suyunu biraz sıkıp banyodan çıktım. Tuna koltukta öylece oturmuş duvarı seyredip derin bir şeyler düşünüyordu. Kapi sesi ile bana döndü ve
"Saçlarını kurutmamışsın"
"Genelike kurutmam"
"Hava soğuk hasta olursun"
"Yok ya bise olamz alışığım ben" dedim. Hiç bise demeden tekrar banyoya gitti ve bir saç havlusu ile geri geldi. Yanıma gelip saçlarımın uçlarını nazik bir şekilde kurtumaya başladı. Hızlı bir şekilde elinden havluyu alıp
"Ben hallederim" dedim. Bir şey demeden giyim odasına doğru gitti ve odaya girdi. Ben saç uçlarıma kurutmya devam ettim. Tuna kısa bir süre içinde elinde bir çift çorap ile gelip
"Al bunlarıda giy ayakların üşür" dedi. Şok içinde yüzüne öylece baktım. Kısa bir süre sonra alay eder gibi güldüm uzanıp elinden çorabı alıp
"Ne bu hareketler? Ne yapmaya çalışıyorsun? Düşünceli insan tavrımı? Güleyim bari boşa gitmesin düşünceli tavırların" dedim ve ardından sahte bir kahkaha attım. Tuna şok olmuş bir ifade ile suratıma bakıyordu.
"Ben sadece"
"Sen sadece ne kendimi iyi hissetmem için mi çabalıyorsun. Ne kadar gülünç bir durum ya"
"Öyle bir niyetim yoktu ama neyse hazırsan inelim aşağıya" dedi ve odanın çıkış kapısına doğru ilerledi. Ben de arkasından bir şey demeden gittim. Odadan çıktık solunun olduğu katta indik. Tuna salonun büyük kapısını itip salona girdi bende arkasından ilerdim. Salonda Adnan, Canan, Canan'ın yanında bir adam oturuyorlardı. Bir kaç hizmetçi ise ayakta saygı ile ayakta duruyorlardı. Canan'nın yanında oturan adamın dudağı ve kaşı patlamıştı. Bizi gören Adnan
"Hoşgeldiniz dinenebilidiz mi?"dedi. Ben hiç bir cevap vermeyince Tuna
"Evet dede dinlendikten."
"Güzel nikah memuru yolda Gece kızım zaten biliyor şartları"dedi bana bakarak yavaşça kafamı saldım. O sırada Tuna hafif bir şekilde belimden iterek koltuğa oturmamı işaret etti. Ters bir bakış attip Canan'nın karşısına oturdum. Canan gülümseme ile bize bakıyordu. Canan'nın yanındaki adam hareketlenerek
"Merhaba ben Okan Tuana'nın kuzeniyim Canan'nın da oğlu" dedi büyük bir samimiyet ile. Yavaşça başımı saldım. Neden dudağı ve kaşı patlamış olduğunu şimdi anlamıştım. Bir süre sessizce oturduk. Sessizliği Adnan bozdu
"Şimdi şöyle ki nikah memuru formalite amaçlı. Her türlü Tuan ile evleneceksin. Ama bir sorun çıkarsa annen için hiç iyi olamaz"dedi. Sırf annem için bu zuluma katlanamk zorundaydım. Yavaşça başımı salyıp
"Bir şey sorabilir miyim?"
"Tabii sor"
"Sırf anneme zarar gelmesin diye bu torunuza katlanabilirim ama mesleğim ne olacak"
"İstersen çalışmaya devam edebilirsin. Bizim şoförlerimiz ile gidip geldiğin süreçte. Ama birine bir şey anlatırsan veya bize karşı herhangi bir yanlış yaparsan o hastaneye ağır yaralı ve ne müdahale yapılırsa yapılsın kurtaramaz bir şeklide annen gelir unutma" sözleri ile sanki başımdan aşağıya kaynar su döküldü. Tamam anlamına başımı saldım. Yapacak başka bir şeyim yoktu. Adnan keyif ile geriye yaslanarak
"Güzel ben şimdilik hastaneden senin adına özel izin aldım. Bir süre alış öyle gidersin hastaneye. Soran olursa balayindaydim dersin" dedi ve tam o sirda kapı çaldı. Gelen nikah memuru idi. Anneme zarar gelmesin diye kendi hayatımı karartiyordum. Hepsinin suçlusu babam idi. Nikah memuru Adnan ile selamlaştıktan sonra salonda olan büyük masaya oturuduk. Şuan hayatımın değişti o andı. Hayatım baştan aşağıya tamamen farklı bir boyut alıyordu.

SİYAH BEYAZ OYUNLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin