ᴄʜᴀᴘᴛᴇʀ⁵

177 34 59
                                    

Sunoo

Bize doğru gelen bedene gözlerim çarptığında, kafamı hızlıca Jungwon'a çevirdim.

Bir şey mi diyecekti?

Hayır, demezdi. Benimle muhatap olmazdı o.

Ya ona attığım mesajları ifşa ederse?

Yapmazdı.

Sanırım.

Benim cesaretim sadece klavye başındaydı. Gündelik hayatımda değil. O utanmazlığım bir tek Riki'ye işliyordu ama o da mesaj atarkendi.

Elim ayağım birbirine girmişti ve düşüncelerimden sıyrılana kadar Riki yanımıza gelmişti bile.

Yüzüme dâhi bakmadan Jungwon'a döndüğünde, onu incelemekle meşguldüm bende.

"Neden mesajlarıma bakmıyorsun?"

"Görmedim Riki. Sunoo'yla konuşuyorduk."

Çok kısa bir anda olsa, bakışlarını bana çevirdiğinde, gözlerimi hemen kaçırmıştım.

Onunla yüzyüze gelmek istemiyordum!

Belki garip veyahut saçma gelecek ama, utanıyordum.

Histerik bir şekilde gülüp önüne döndüğünde, şaşkın bakışlarım yine onu bulmuştu.

Neydi bu şimdi?

"Sohbetinize iki dakika ara verip mesajlarıma bakabilirdin."

Jungwon bıkkın bir yüz ifadesiyle cebinden telefonunu çıkartıp mesajlarına baktı ve geri cebine soktu.

"Artistik anatominin notları eksik bende. Sunoo'da tamdır ama. O verebilir. Değil mi Sunoo?"

Hayır, hayır veremem.

Jungwon'ın yağtığı şeyi anlamıştım. Riki'ye olan ilgimi saklamaya çalışsam da, gözünden bir şey kaçmayan arkadaşım bunu da fark etmişti ve konuşmamızı istiyordu.

Ama şu an hiç sırası değildi.

Utanıyordum!

"Vermeye pek niyeti yok gibi görünüyor."

"Veririm, niye vermeyeyim?"

"İyi, verirsin."

Üstüne bastırarak söylediği şeyle ona bakakalırken, o çoktan fakülteye girmişti.

Derdin ne Nishimura?

Jungwon kendisine kızmamam için şirin bakışlarını bana çevirdiğinde, olduğum yere uzanmış ve isyankar mırıldanmalarıma başlamıştım.

"Of Jungwon, of."

"Ne ofluyorsun ya? Belki konuşursunuz bu sayede."

"Biz onunla konuştuk." diye mırıldandığımda, Jungwon'ın telefonunda olan bakışları beni buldu ve şaşkın bir hâl aldı.

"Ne? Neden bana anlatmadın Kim Sunoo? Seni öldüreceğim. Anlat!"

Anlatabilsem anlatırdım tabi.

Ne diyecektim?

'En yakın arkadaşına Instagram'dan yavşıyorum ama onun yüzüne dâhi bakamayacak kadar utanıyorum.' mu?

Benden gelmeyen cevap onu delirtmiş olacak ki, yanıma bıraktığım telefona uzanıp hızla ayaklandı.

"Bakalım neler konuşmuşsunuz?"

Şifremi biliyordu ve ilk kez bunu bilmesine lanet ettim.

Bende ayaklanıp ondan telefonu almaya çalıştığımda, Jungwon duraksamıştı.

"Öyle bir şey yapmayacağım tabi ki Sunoo. Şaka yapıyorum. Anlatman içindi. Al."

Jungwon gülerek telefonumu uzattığında, kafamı iki yana sallayıp gene ona uzatmıştım.

Ne diye almaya çalışıyordum ki?

Zaten kendim anlatacak cesaretim yoktu.

"Instagram'dan konuştuk. Kendin bak. Çünkü sanaldaki cesaretimden eser yok şu an."

Şaşkın bakışlarını üstümden çekmezken, elindeki telefonu salladım.

Bakışları endişeli bir hâl almıştı.

Biliyordum, kendime zarar vereceğim bir şey yapmamdan ve ailemle karşı karşıya gelmemden korkuyordu.

Ama benim artık umrumda değildi ailem.

Telefonu açıp, yerini çok iyi bildiği uygulamaya, ardından Dm'e girdi.

İsminin üzerine tıkladığında ikimizde çoktan yere oturmuştuk ve ben utançla yüzümü kapatmıştım.

"Oha. Sunoo çek şu ellerini."

"I-Ih."

"Sunoo, aç yüzünü."

Jungwon'ın ciddi hali beni ürkütürken, ellerimi yüzümden çekip ona baktım dudak büzerek. Evet, kızmaması için bir stratejiydi bu. Fakat tek kaşını kaldırmasıyla, bunun bir işe yaramadığını anlamış oldum.

"Neden böyle bir şeye kalkıştın?"

"Dikkatini çekmek istedim."

"Başka şekilde de çekebilirdin."

"2 senedir ne yapsam çekemedim, başka nasıl bir yol denemeliydim?"

"Of Sunoo. Karşındaki Riki değil de başka biri olsaydı ne yapacaktın? Ya fotoğrafları yaysaydı? Ya ailen öğrenseydi?"

"Ama öyle bir şey olmadı."

"Ama olabilirdi."

"Neyse ki, olmadı."

"Sabrımı sınıyorsun Sunoo. O fotoğraflar başkasının eline geçseydi, sonuçları senin için hiç iyi olmazdı. Neden bu kadar dikkatsizsin bebeğim?"

"Geçse ne olacaktı? Ben olduğumu anlamazlardı ki. O fotoğrafların bir erkeğe ait olduğunu bile düşünmezlerdi."

Evet, bunları çok rahat söylüyor olabilirdim. Ama o kadar rahat değildim. Jungwon'ın dediğini her şeyi bende düşünmüştüm ve yine de bu işe kalkışmıştım.

"Bir düşün bakalım akıllım, bu fotoğrafları itiraf sayfasına verip, bir erkeğe ait olduğunu söyleseydi kimden şüphelenirlerdi?"

"Ben olmadığım kesin."

"Tanrı'm! Delireceğim şimdi! Şu okulda kızlardan daha güzel bacaklara ve bele sahip olan var mı senden başka? Okul başladığından beri kaç kişiden teklif geldiğinin farkında mısın?"

"Hepsi beni bedenim için istiyor ama." diye mırıldanıp ona baktım. Bakışları üzgün bir hâl almıştı.

"Eğer böyle yapmaya devam edersen, Riki'nin de istediği tek şey o olacak."

Gözlerim bu düşünceyle dolarken, "O böyle biri değil!" diye karşı çıktım hemen.

"Değil bebeğim, değil. Bende biliyorum. İkinizde benim arkadaşımsınız, ikinizi de çok seviyorum ama bu yaptığın bana doğru gelmiyor. Senin için endişeleniyorum. Riki bunların hiçbirini yapmaz ama aklımda kötü senaryolar kurmadan yapamıyorum."

Gözlerimden hızla akan yaşları yanıma yanaşıp sildikten sonra kollarını bana dolamış, sırtımı sıvazlamıştı.

"Onu seviyorum."

"Biliyorum bebeğim. Ama bu şekilde devam etmen saçma değil mi? Kendine zarar veriyorsun. Başka bir yolunu bulup buna son versek olmaz mı?"

Kafamı olum anlamda sallarken, kollarını daha sıkı sarmış ve derse dek öylece kalmıştık.

Haklıydı.

Buna bir son vermem gerekiyordu.

Ama o gün bugün değildi sanırım.

【03.06.24-21.06.24】

𝐈 𝐃𝐨 𝐍𝐨𝐭 𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐘𝐨𝐮| 𝐒𝐔𝐍𝐊İHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin