ᴄʜᴀᴘᴛᴇʀ¹⁶

232 39 103
                                    

Sunoo

"Riki bugün okula gelecek."

Jungwon'ın sesiyle kafamı telefondan kaldırırken, dediği şeyi idrak edince heyecanlanmıştım.

4 gündür onu görmüyordum, sesini duymuyordum, ona yazmıyordum.

Çok özlemiştim.

Belki şu an rezilin, zavallının tekiydim ama umrumda değildi.

Çünkü yıllar sonra bana yaşadığımı hissettiren şey, Riki olmuştu.

Farkında bile değildi. Ama her davranışı kalbimi hızlandırıyordu. Her konuştuğumuzda beni bin parçaya bölen o değilmiş gibi, yine bir tebessümüyle kalbimi ısıtan da oydu. Fakat o tebessümlerden bir tanesinin bile bana olmayışı, canımı sıkıyordu.

Aldığı uzaklaştırma süresi 1 haftaydı. Hemde haksız olan o değilken, böyle bir cezayı ona reva görmüşlerdi.

"Uzaklaştırma almıştı ama, nasıl gelecek?"

"Müdürle konuşup ikna etmiş bir şekilde. Eşyalarını almaya gelecek. Bana sorarsan, müdürde biliyor onun suçlu olmadığını. Sırf kurulla yüz göz olmamak için çıtını çıkarmıyor."

"Büyük ihtimalle öyledir. Korkak adam. Riki'ye bunun için teşekkür etmek istiyorum. Ama o, konuyu farklı yerlere çekiyor sürekli."

"Geçen, ağzının payını verdi ona Jay hyung. Zaten sana dediklerinden dolayı pişman görünüyordu ama üstüne azarı işitince kafası yerine geldi sanırım."

"Kalbim kırılıyor, kızıyorum ama... İçten içe haklı olduğunu bilmekte beni mahvediyor. Söylediklerinde belki abartıya kaçtığı, saçmaladığı noktalar var ama kendime güvendiğim tek konunun vücudum olduğunu onun kadar bende iyi biliyorum."

Buruk bir tebessüm ile söylediklerim, Jungwon'ın suratının asılmasına sebep olurken, ellerimi sıkıca tutup dikkatimi kendi üzerine çekmişti.

"Sen öyle sanıyorsun. O da öyle sanıyor. Ama ben seni çok iyi tanıyorum Sunoo. Senin aslında ne kadar utangaç olduğunu, istesen bile çoğu zaman insanlara kızamadığını, mutlu olduğunda tam bir sevgi yumağına döndüğünü, korktuğunda en çok güvendiğin kişiyi aradığını, gergin olduğunda uyuduğunu ve yemek yiyemediğini, günlerce aralıksız resim yapsan bile bundan zevk aldığını biliyorum. Ve o da öğrenecek tamam mı? Kendini daha fazla üzme. Her şey dilediğin gibi olacak."

Sunoo kafasını sallayıp arkadaşının kolları arasına girerken, karnında hissettiği ağrıyla inlemişti.

Başlıyorlardı işte.

"Ne oldu? İyi misin? Sunoo?"

Sunoo'nun nefesi, aniden giren ağrı yüzünden kesilirken konuşamamıştı. Jungwon hâlâ yüzüne bakmaya devam ederken nefesini biraz düzene sokmuş ve kafasını kaldırıp arkadaşına bakmıştı.

"Yine mi yaptı?"

Bir şey demeden kafa salladı. Ne zamandır arkadaşlardı, yalan söylemenin bir faydası yoktu.

"Amına koyacağım bu orospu çocuğunun. Adi köpek."

Arkadaşının ettiği küfürlere gülerken, yüzü buruşmuştu Sunoo'nun. Canı yanıyordu. Jungwon onun hâline daha fazla duyarsız kalmak istemediği için ayaklanmış, ellerini arkadaşına uzatmıştı kaldırmak için.

"Kalk lavaboya gidelim, bir bakayım. Çok kötüyse hastaneye gideriz."

Sunoo kafasını iki yana sallamıştı bu kez. Hastaneye falan gitmek istemiyordu. Ya da arkadaşını daha fazla endişelendirmeyi.

"Gerek yok. Evde kremlerim var, onları sürerim geçer."

"Kalk Sunoo! Bakacağım."

Daha fazla reddedecek hâli olmadığı için, arkadaşının ellerini tutarak ayaklandı. Birlikte fakültenin içine girerken, az kullanılan lavabolardan birine atmışlardı kendilerini. Saat daha erken sayılırdı, kimse gelmezdi.

Fakat bilmedikleri bir şey vardı, Riki'de kimseyle karşılaşmak istemediği için erken saatlerde okula gelmiş, eşyalarını toplarken boyalardan biri patladığı için az kullanıldığını düşünürek bu kattaki lavaboya gelmişti.

Sunoo'nun durgun ve acı çeker hâlini, Jungwon'ın da endişeli ve sinirli hâlini görünce aralık kapıdan onları izlemeye başlamıştı.

Jungwon, arkadaşını beklemeden t-shirtünü sıyırırken, karşılaştığı manzara ile şok olmuştu. Yer yer morarmıştı karnı. Arkadaşını çevirip sırtına bakınca, şaşkınlığı ve öfkesi ikiye katlanmıştı.

"Bu hâlin ne Sunoo? Ne yapmış bu şerefsiz sana? Neden yaptı? Neyi sebep gösterdi yine seni döverken? O annen olacak orospu nasıl izin verdi buna?"

"Babamı bilmiyor-"

"Baba deme şu ite! Ne babası amına koyayım? Şuna bak Sunoo. Kıyamam sana. Bembeyaz tenini karartmış hep. Tanrı belasını versin."

"Umarım verir. Şu ceza olayını öğrendi. Bir ton şey söyledi. Bende karşılığını verince..."

Riki'nin duydukları ile ağzı şokla açılırken, Sunoo'ya yazdıklarını düşünmüştü bir bir.

İğrenç imalar yapmıştı.

Onu berbat hissettirmişti.

Hâlbuki dediği gibiydi, kimseyle bir şey yaşamamıştı.

Ama o buna inanmamış, üstüne üstlük bir sürü şey söylemişti.

Kendinden tiksindi o an.

Bencillik etmişti.

Tek canı yananın kendisi olduğunu düşünmüştü.

Ona defalarca, o ödevi yapmaktan başka çaresi olmadığını söylemişti.

Neden iler geri konuşmaya devam etmişti?

Kendine lanetler etti defalarca.

Gerizekalının tekiydi.

"Evladım çekilir misin? Burayı temizlemem gerekiyor."

Riki duyduğu hizmetlinin sesiyle kapıdan biraz uzaklaşırken, Jungwon da hızlıca geri çekilip kapıya bakmış, o esnada Sunoo'nun gözleri Riki'ninkiyle kesişmişti.

Kendine güvendiği tek şeyde, bu şekilde yok olmuştu.

【05.06.24-10.07.24】
【Jungwon'ın anlattığı kişinin aslında ben olması hakkında aşsçösmsşsömsşsmd】
【Umarım beğendiğiniz ve olaylara biraz daha açıklık getirebildiğiniz bir bölüm olmuştur. Sizi seviyorum, oy ve yorumları unutmayalım🫶🏻】

𝐈 𝐃𝐨 𝐍𝐨𝐭 𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐘𝐨𝐮| 𝐒𝐔𝐍𝐊İHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin