Hayatımda yaptığım hatalardan biride baba sözü dinleyerek otogara gitmek oldu .Eğer oraya gitmeseydim şu anda bu durumda olmazdım. Gözlerimi araladığımda araba koltuğunda sol kolum kelepçeli oturuyordum. Bileğim arabanın camının altındaki demire bağlanmıştı ve midemde bitmek bilmeyen bir bulantı vardı. Gözlerimi açalı beş altı dakika olmuştu ama etraf da hala kimse yoktu kapı açıktı ve önümde orman vardı ve insan belirtisi yoktu. Midem artık bulanmakta hat safa da olduğu için "kimse yok mu ? kusacağım."
" Hey! yemin ediyorum kusacağım"
Kimse gelmeyince kolumu asılmaya başladım. Bileğimin acıması umurumda değildi , arabaya kusmak istemiyorum. Dışarıdan birinin sesi geliyordu . Artık boştaki elim ağzımdaydı; kapıda sarı kafa sarı kafa belirdi
" Ne oluyor ,ne bu halin" dedi. artık cevap veremeyecek durumdaydım sonra arabanın içine girerek bileğimi çözdü. Arabadan uçarak çıktığımda karşımdaki ağacın dibine kusmaya başladım. Biri gelip arkamdan saçlarımı tuttuğunda bende son kez öğürdüm , ayağa kalkarak saçlarımı bileğimdeki tokayla bağladım. Artık daha rahat nefes alabiliyordum. Sarı kafa yanıma su şişesiyle geldi ve bana uzattı bende su şişesini alarak ağzımı çalkalayıp tükürdüm ve suyu kafama diktim şişe yarısına geldiğinde ellerimi tek tek yıkadım ve şişeyi yanımdaki çöp kutusuna attım. Etrafa göz gezdirdiğimde ormanın içindeki bir restoranın otoparkında olduğumuzu anladım. emirin telefonu aniden çalmaya başladı o telefonu cevapladığında bende etrafa bakarak kaçma planları yapıyordum. Tam bulmuştum ki emir beni kelepçeli bileğimden tutarak asılmaya başladı. bileğimin ne durumda olduğunu artık kestiremiyordum
"şimdi nereye gidiyoruz "
" ilerideki restoranda yemek yiyeceğiz"
Restoran yani topluma açık bir yer buda demek oluyor ki kurtulmak için bir şans, emir bileğimi kopartacak gibi tutuyordu sanki kaçacağımı biliyordu ki bunu tahmin etmesine gerek yoktu öyle olacağını ikimizde biliyorduk.
" al kopart bileğimi de rahatla"
" abartma o kadar da sıkmadım"
" he. aynen kolum morardı kan akışı yok" laflarımı emire söylerken restorana varmıştık merdivenleri çıkmaya başladığımda
" buradaki herkes bizden yani boşuna uğraşma "
"niye?" diye sordum. Ben nasıl kaçacağım bu vicdansız kaçmayayım diye herkesi toplamış resmen.
" kutlama yapıyoruz"
" neyi kutluyorsunuz ?"
" senin gelişini" dediğinde yüzümde şok etkisi vardı. Bu insanlar beni nereden tanıyor
"nereden tanıyorlar beni artık olayı anlatın benim burada ne işim var." dedim bağırarak herkes bana döndüğünde bende emire döndüm. E mir onları bir kafa hareketiyle önlerine döndürdüğünde
"istersen içeride konuşalım"
" hayırdır. az önce kolumu kopartıyordun" dedim aksi bir ses ile ne bu çocuk oyuncağı falan mı? adam kaçırıyorsunuz geri zekalılar. Emir hiç bir şey demeden içeri girdi. İçeride karşımıza bir kadın çıktı arabada ki kadından baya farklıydı boyu uzundu ve esmerdi yüzündeki makyaj kıyafetlerini gölgede bırakıyordu yüzünde gülümseme vardı.
" hoş geldiniz emir bey. Sizde seda hanım olmalısınız"
"sende mi tanıyorsun?" dedim şaşkınlıkla kadın bana bakarak
" sizi tanımak benim için bir onur" kadının bu cevabına yüzümü buruşturarak cevap verdim .
"hoş bulduk sema . sohbet etmeyi çok sevmez kusura bakma" dedi emir bey. Yo ben sohbet etmeyi çok severim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yap Ve Yık
Romance" bu kız güzel iş görür" dedi ece sarı saçlarını geriye atarak . Arabadan gelen kalın erkeksi ses "onu kendime saklıyorum " dedi. Bu durum karşısında hiç bir fikri olmayan ben arabaya doğru bakıyordum arabanın içinde sarı saçlı, mavi gözlü, altılı b...