Bazı insanlar şu anda benim yerimde olmak için her şeyinden vazgeçebilirlerdi ama ben öyle değildim. Evet, hayatımda heyecan vardı fakat bu kadarı benim için bile fazlaydı. Çalıştığım barda her akşam tacizcilerle uğraşabilirdim. Akşam dışarı çıktığımda mahalledeki sapıklarla dövüşebilirdim ama benim iki katım olan korumalar saplantılı bir mafyayla boğuşmak bu beni haddinden fazla belaya sürüklüyordu. Güneş her an uykusuna daha fazla yaklaşıyordu ve yerini aya devrediyordu. Korumalar benden tamamen bağımsız bir yerde beni arıyorlardı. Emir korumaların arasında çıldırmış gibiydi. Önüne çıkan her korumaya fener veriyordu ve bağırarak bütün ormana sesini duyuruyordu.
"Sedamı bulana kadar kimse bu ormandan çıkmayacak!"
"Anladınız mı?" diye bağırdı sert sesiyle , korumalar hep bir ağızdan
" anladık!" diye bağırdılar. Hava serinlemeye başladı . Güneş artık bizi terk etmişti ve etraf zifiri karanlıktı. Ormanı sadece fenerlerden yayılan ışık aydınlatıyordu. Kendimi dalların arasına iterek iyice saklandım . Buradan nasıl çıkacaktım hiç bir fikrim yoktu. " Seda neredesin?" diye bağırdı emir. Bende sana cevap verecek değilim emirciğim o iş biraz zor hele bir şuradan kurtulayım seni nasıl şikayet ediyorum izle bu devirde adam kaçırmak o kadar kolay değil. Artık biraz daha rahattım karanlıkta beni bulmaları daha zordu.
"Seda seni bu kadar uzun süre gözümün önünden ayırmamıştım" Abart.
"ne olur güzelim çık ortaya" güzelim derken.
" söz veriyorum bir şey yapmayacağım" A bide yapsaydın.
"Hadi bebeğim. Hadi balım. çık, üzme beni" arka arka ya sıraladığı cümlelerin sonunda sesi titremişti; ağlıyor muydu o hadi ama bu kadarda sevmiyorsundur. Emir benim saklandığım tarafa doğru gelirken kalbim sıkıştı.
" sedam güzelim hadi özletme kendini" dediğinde bana doğru iyice yaklaşmıştı söylediği cümleler beni hiç etkilemiyordu. emir iyice yaklaşmaya başlayınca ben artık nefesimi de tutuyordum. Bir kaç koruma emirin arkasından geliyordu. Artık tüm korumalar buraya yönelmişti. Elime bir şey dokununca yılan sanıp çığlık atacaktım ki bunun baykuş olduğunu fark ettim. Baykuşlar bana hep çok tatlı hayvanlar olarak gelirlerdi. karanlıkta siyah gözüken tüyleri bana yaklaştıkça kahverengi ve beyaz gözüktü. Kafasını elime yaklaştırınca baş parmağımla kafasını sevmeye başladım. Bu bana aşağıda dönen kovalamacayı bir an unutturdu. Emirin sessizliği beni bir an korkuttu. Kafamı aşağı doğru çevirince sadece çıktığım ağacın gövdesine yaslandığını fark ettim.
Korumalar emirin oradan teker teker ayrılırken burada olduğumu bilen tek canlı olan baykuş tatlı bir melodiyle ötmeye başladı tüm orman sessizlikten kurtuldu. Tüm korumalar aynı anda bulunduğum dala ışık tutarken yerim açığa çıktı. Emir yaslandığı yerden kalkarak bana doğru döndü. Korumalar hala yüzüme doğru ışık tutuyordu bir elimi gözlerime siper ettim.
"indirin! Kör oldum" diye bağırdım. Aynı anda hepsi ışıklarını çekti. Emir elindeki feneri bana doğru tutarak
" SEDA NAPIYORSUN ORADA" diye bağırdı.
"Çay içiyorum. Sana da bir bardak dökeyim mi?" dedim
Alaya vurduğum bu konu emiri sinirlendirmişe benziyordu. Kaşlarını çatarak korumalara döndü. Artık herkesin feneri burayı aydınlattığı için ortam gündüz gibiydi.
Kaç tane koruma var lan en son saydığımda on beş yirmiydi?
Korumalar emire bakarak bir şey demesini bekliyordu.
" Bebeğim hareket etme şimdi seni indirmeye gelecekler" dedi. içimden gelen ani kahkaha atma isteğini tutamadan kahkaha atmaya başladım cidden bana kafayı takmıştı ve artık bundan korkmam gerekiyordu. kahkaham bittiğinde konuşmaya çalıştım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yap Ve Yık
Roman d'amour" bu kız güzel iş görür" dedi ece sarı saçlarını geriye atarak . Arabadan gelen kalın erkeksi ses "onu kendime saklıyorum " dedi. Bu durum karşısında hiç bir fikri olmayan ben arabaya doğru bakıyordum arabanın içinde sarı saçlı, mavi gözlü, altılı b...