~Tom Riddle~

178 4 11
                                    

Uyarı: Zorbalama, panik atak ve hakaret etme söylemleri bulunur.

İsminiz: Lora Star
Bahsi geçen elbise en aşağıda bulunmakta.
  

Sabahları öten cıvıltı sesleri gün içinde ki favori müziğimdi çoğu zaman. İlk ışıklarla beraber kuşlarında uyanması, sürekli seslerini duyurarak etrafa neşe ve güzellik katması ise benim favori parçamdı. Geceleri yatmadan hemen önce sesleri yükselen baykuşlar ise en nefret ettiklerim. O iğrenç seslerine rağmen her gün ötmeye devam ediyorlardı. Rahatsızlık ve huzursuzluk haricinde hiç bir işlevleri yoktu. Gün içi ise çoğu zaman karmaşık olurdu. Hele ki o yanıma gelince. İnsanların tabiri ile ben gündüzsem o geceydi. Ben neşeysem o öfkeydi. Tamamen zıt karakterler olmamız sadece davranışlarımız yüzünden değil, kıyafetlerimizden bile anlaşılıyordu. O her zaman koyu renk giyinirdi. Asla renkli şeyler giymez öyle şeyleri ise çocuksu bulurdu. Ama ben rengarenk elbiseler, kıyafetler içinde bulunmayı çok severdim. Aynı bugün olduğu gibi...

Öğle arası

"Kalk oradan." Arkamda yükselen ses ile kafamı afiyetle yediğim dondurmadan kaldırmıştım. Senin sahibi oydu. "Neden?" Sorum karşısında bulunduğu ilk hareket gözlerini devirmek oldu. "Aptal mısın? Burası benim sıram." Öfkeli olduğunu bana karşı kullandığı hakaretten değilde daha çok ses tonundan anlamıştım. O delici yeşilleri yetmiyormuş gibi birde ses tonu beni geriyordu. "Şaşkın ördek gibi suratıma bakmayı kesecek misin!?" Aniden sesinin yükselmesi ile bende kendime gelmiş sonunda far görmüş tavşan gibi bakmayı keserek konuşmuştum. Yani daha çok çalışmıştım. ""B-ben- şey- k-kalkarım- yani-" attığı sert bakışlar o an susmam için büyük bir işaretti. Yüzüme doğru eğilerek fısıldamıştı. "Cidden tam bir aptal ördek yavrusuna benziyorsun. O iğrenç elbisen ile yanımdan ve de sıramdan uzaklaş. İğrenç gözüküyorsun. Yemekten önce midem bulansın istemiyorum." Söylediği şeyler klasik şeyler bile olsa elbisem hakkında dediği şeyler sinirimi tavan yapmıştı. Bu elbise bana birkaç hafta önce vefat eden anneannemin hediyesiydi. Artık yetmişti.

Sinirle kaşlarımı çatmış ayağa kalkacağım sırada ayağım uzun* elbiseme* takılmıştı. Ve sürpriz son! Yerdeyim. Yere düşmemle ben inlemiş bile olsam ortak salonda ani bir kahkaha tufanı kopmuştu. Herkes görmeyene beni parmakla gösteriyor zaten görmüş olanlar ise dalga amaçlı sözleri ile gülme işine devam ediyorlardı. Hocalar ani bir toplantı sebebiyle burada değillerdi. O yüzden öğrencileri susturacak hiçbir güç yoktu ortada. Ben hala kalkmamış dizlerim ve ellerimin üzerinde gözlerim dolmuş vaziyette bekliyordum. Hayır canım acımıyordu. Ya da şuan dalga konusu olmak değildi gözümün dolmasını sağlayan. Sesini duyduğum ve düşerkende hissettiğim o yırtılmaydı gözümü dolduran. Anneannemden kalan son şey zarar görmüştü. Hemde en boktan sebepten dolayı.

Tom yavaşça eğilmiş kıkırdamıştı. "Sayende bir taşla iki kuş vurmuş oldum. Nasıl Slytherin'e seçildiğini anlamıyorum. Yüz karası olmak hoş bir durum değil. Hem senin için, hemde o senin gibi olan ailen için." Bir an duraksadı ama sonra konuşmaya devam etti. "Ah, pardon. Ailen yoktu değil mi senin? Onlar adına sevindim. Senin gibi bir çocuğum olsa bende intihar ederdim. En iyisini yapmışlar." Alaycı ses tonu karşısında kendimi yerin dibinde hissettim. Bir çöpten değersiz hissettim. İlk defa birine sarılma ihtiyacı hissettim. Sakinleşmeye çalışsamda kalbimin maraton koşmuş gibi hızlıca atması, avuçlarımın soğuk soğuk terlemesi ve hızla artan nefesimle beraber inip kalkan göğüs kafesim işimi oldukça zorlaştırıyordu. Tom da bunu farketmiş olmalı ki ayağa kalkmış ve bir adım geri gitmişti. Sanki bana nefes için alan bırakmak istiyormuş gibiydi. Ya da bendeb iğrenmişti. Artık hızlanan nefesimin büyüklüğü yüzünden burnumdan nefes alamaz olmuş, ağzımdan derin nefesler almaya başlamıştım. Ama nafileydi, aldığım nefes sanki oksijen hiç yokmuş gibi ciğerlerimi yakıyor, başımın dönmesine sebep oluyordu. Aklıma aniden gelen ölüm düşüncesi ise şuanki durumda topralanmam için engel oluyordu. Elimi kalbimin üstüne koyarak içgüdüsel olarak baskı yapmıştım. Ama acıyordu. Hiçbir şeyin acıtmadığı gibi acıtıyordu.

Geçirdiğim panik ataktan kaynaklı olarak etraftaki sesler zaten birer uğultuya dönmüş olsa bile etraftaki kahkaha seslerinin azaldığını anlayabiliyordum. Bazıları hala gülüp bu seferde "ilgi" için yapıyor deselerde bazı kısım ise artık bana korku ve endişe içinde bakıyorlardı. Hogwarst'ta şuana dek hiç böyle bir panik atak olayı olmamıştı. Bu cadılar ve büyücüler içinde yeni bir durumdu. Kimse olanları çözememişti. O hariç. Tom... Hermione olsa o da anlardı fakat gene o, Ron ve Harry etrafta yoktu. En azından belki onlar bana yardım ederlerdi fakat onlarda yoktu. Gerçi benim hayatımda kim olmuştu ki şuana dek? Hep yanlız başıma değil miydim zaten? Koca bir karanlıkta bir ışık umuduyla etrafa bakınan küçük bir kız çocuğundan farkım yoktu. Canımı yaksada gerçek buydu. Ben hala o karanlıkta ışığımı bekliyordum. Annem ve babamı bekliyordum. Onlarda yoktu. Hiç kimse yoktu.

Ben ve karanlık dışında.

Eveeet normalde bundan çok daha uzundu hikaye. Wattpad kaydetmediği için baştan tekrar yazdım o yüzden öncekine göre oldukça kısa oldu.
Kusuraaaa bakmayııın.
Seviyorum siziiii öptüüüümm💋

*Elbise*

*Elbise*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Slytherin Boys Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin