~Lorenzo Brekshire~

193 2 0
                                    

Erkek kahraman gözünden

"Beni hiçbir zaman anlamadınız!" Kapıyı arkamdan çarpıp dışarıya çıktım. Akşamın karanlığı çökmüş sokağı sadece ay ışığıyla birlikte parlayan sokak lambaları aydınlatıyordu. Büyük adımlar atarak hızlıca ilerliyor bir yandan da boğazımı sıkan kravatı çekiştiriyordum. Biliyordum buraya gelmem bile bir hataydı. Bunları söyleyeceklerini biliyordum. Annem ve babam olacak olan o insan kılıklılar beni sadece siyasi çıkarlarında kullanıyorlar. Ben hiçbir zaman onların oğlu olmadım.

Yürümem hızlanırken karanlığın artması ile etrafıma daha dikkatli bakmıştım. Ara sokaklardan birine girmiştim. Etrafı saran karanlıkla beraber yayılan çöp kokusu burayı adeta katlanılamaz yapıyordu. Yüzümü buruşturmuş adımlarımı yavaşlatmış bir süre sonra ise durmuştum. Akşam serinliğinden kaynaklı hava esiyor, rüzgar sesi ise korku filmi misali duyuluyordu. Fakat havadaki rüzgar sesi dışında duyulabilen bir ses daha vardı. Çok yakında olmasa bile duyulabiliyordu. Bir çift ayak sesi buraya doğru yaklaşıyordu. Bu sokaklarda bu saatlerde genelde dolaşan tek kişiler barlardan fırlayan sapıklar olurdu. Dinlemeye başladığım pür dikkat ses ile sesler daha seçilebilir olmuştu. Ses hemen karşımdan geliyordu. Normal adım seslerinin aksine hızlı adımlar ile yaklaşıyor olması ise gelen kişinin yürümediğini aksine koştuğunu gösteriyordu. İstesem şuanda buradan ayrılabilir başıma hiçbir bela almayabilirdim. Fakat evdeki olaylardan sonra sinirimi birinden çıkarmak zorundaydım. Yaptığım veya düşündüğüm şey yanlıştı biliyorum. Hiç tanımadığım birinden sinirimi çıkarmam doğru değildi fakat hayatım boyunca kimse bana doğru davranmamıştı, şimdi de ben davranmasam bile bir sıkıntı olmazdı.
Gömleğimin kollarını sıyırmış ısınması için birbirine sürtüp hohlamıştım. Saat iyice geç olduğundan sonbahar etkisini göstermiş hava iyicene serinlemişti. Fakat soğuğu bana hissettirmeyecek tek şeyde gelmişti. Heyecan...

Hızlı adımlar bir anda durmuş arkamda biri hızlı ve derin nefesler alıyordu. Şok geçirmiş gibi olduğum yerde donup kalmıştım. Beklediğimin aksine bu hızlı soluklar bir sapıktan ziyade bir kadına aitti. İşin kötü kısmı ise şuanda arkamda koşmaktan dolayı nefes nefese kalmış kadına sırtımın dönük olmasıydı. Bilinmeyen bu kadında beni görmeyi belli ki planlamıyordu. O da aynı benim gibi olduğu yere çakılmıştı. Ama artık bunlara bir son vermemiz gerekiyordu. Heyecandan dolayı uzun süredir almayı bıraktığım nefesimi derince içime çekmiş ani bir hızla arkamı dönmüştüm.

Karşımda beklediğimin aksine paçavralar ile pis bir sokak kadını yoktu. Aksine oldukça güzel giyinmiş saçları yapılmış bakımlı bir kadın duruyordu. Fakat bu güzel giyimini bakımını bozan bütün bu güzelliği alt üst eden tek bir parça vardı. Suratı... Öylesine korkmuş ve yorulmuş görünüyordu ki böyle güzel bir hanımefendiyi böyle bir suratla görmek akla ve mantığa göre oldukça imkansız geliyordu. "Hanımefendi iyi misiniz?" Sorum karşısında ise sıfır tepki ile kalmıştı. Bacakları iki büklüm olmuş elleri ile titriyordu. Sağ elimi hafifçe ona doğru uzatmış yaklaşmak için ise bir adım öne adımlamıştım. Adımımı görünce korku ile geri çekilsede hala ağzını bıçak açmıyordu. "Hanımefendi lütfen bir şey söyleyin. Tehlikede misiniz?" Kadın bu sefer tam ağzını açmış konuşacakken bu seferde yere yığılmıştı. Gözlerim şok ile açılmış önümde bayılan bu kadına bakıyordu. Bayılır bayılmaz bende yanına çömelmiş başını ellerim arasına almıştım. "Hanımefendi uyanın hanımefendi!" Yanaklarına hafifçe pat pat yapmış uyandırmaya çalışmıştım fakat olmuyordu.

Böyle olmayacaktı. Hızlıca ayağa kalkmış etrafta bakınıyordum. Belli ki bu kadına biri saldırmıştı veya saldırmadıysa bile birinden kaçıyordu. Fakat kadının ve benim geldiğim yollar haricinde bu ara sokakta hiçbir yol yoktu. Demek ki suçlu kadının geldiği yoldan gelicekti. Birkez daha kadının yanına ilerleyip bu seferde yarası var mı diye çömelip yanında durmuştum. İlk önce ellerim ile yüzünü yokladım. Suratındaki o şaşkın korkmuş ifade dışındı hiçbir şey yoktu. Bu sefer ellerimi kollarına getirdim. Görünürde herhangi bir kan izi yoktu fakat ne olur ne olmaz diye hafifçe kıyafetin kollarını sıyırıp derisinede baktım. Burada da beklediğimin aksine herhangi bir iz yoktu. Bacaklarına bakmadan önce gövdesine bakmalıydım. Ne kadar çok bir kadının mahrem yerlerine dokunmak istemesem bile mecburum diyerek kendimi avuttum ve kadının pahalı elbisesini çok fazla olmayacak şekilde sıyırdım. Fakat karşılaştığım şey beni daha fazla açmam için teşvik etmeye yetmişti bile. Kadının karnında yavaştan kurumaya başlamış  adeta bir kan gölü bulunuyordu. Korku ile geri sendelemiş titreyen elimi sıkarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Olduğum yerde kalıp sakinleşmek için gözlerimi kapattım ve derince yavaş nefesler aldım. Kendimi daha iyi hissedince ise gözlerimi açtım. Sakin olmalıydım burada söz konusu olan bir kadının hayatıydı. Korkuya şuanda yer yoktu. Tekrardan kadına yaklaştım ve kıyafetini bu sefer neredeyse tamamen sıyırdım. Gördüğüm şeyden ağzım düğümlemiş gibiydi. Korkudan buz kestim. Ellerim dondu kaldı. Bu kadının kalbi... neredeydi? Biri söküp çıkarmıştı. Kalbinin olduğu yerde kocaman bir boşluk duruyordu. Şuanda atıyor olması gereken kalp yerinde yoktu... Gördüğüm manzara sonucunda artık etraftaki bütün sesler kesilmiş rüzgarın sesini duyamaz olmuştum. Fakat korku filmlerinin başında yer alan rüzgarın sesindense kulaklarımı dolduran bu ses beni daha fazla korkutmuştu.

"Süprizimi beğenmedin mi?"



Helloooooo
Bu bölüme part 2 yapacağım diğerleri gibi yarıda kesmeyeceğim
Aslında aklımda daha farklı bir fikir vardı ama sonra bir anda bu geldi bunu yazdımmm

Neyseeee umarım beğenirsiniz

Öpüldünüüz💋

Slytherin Boys Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin