0.3

44 4 6
                                    

"Bari mesajları geri çekip engelleseydin."
Hüsna'ya gözlerimi devirmekle yetindim. Sabah olur olmaz kızlara mesajları göstermiştim. Akşam her ne kadar benim adıma uykusuz ve kötü geçmiş olsa da onları uyandırmak istemediğimden sabaha kalmıştı.
"Hüsna sence tek sorunumuz bu mu?" Sude isyan edercesine konuşunca ona hak verdim. Şu an gerçekten mesajları yayınlaması umrumda değildi ben kırılmıştım.
Evet hatalıydım bunu belki bininci kabul edişimdi ama özür dilemiştim . O ise beni hiç tanımadan, hiç görmeden saçma sapan bir şeyle suçluyordu.
"Söylediklerini takmıyorsunuz öyle değil mi?"
Hüsna bunu öyle hayretle söylemişti ki bu kadar rahat olması sinirlerime dokunuyordu.
"Bana ne demek istediğini anladın öyle değil mi?" Sesim oldukça sert çıkmıştı. Gergindim ve bu istemesemde tavırlarıma yansıyordu. Hüsna'nın rahatlığı ise tuzu biberiydi.
"Yavrum onun senin hakkında ne düşündüğünün bir önemi var mı gerçekten? "
Vardı. Hemde çok vardı. Bunun onunla alakası da yoktu üstelik hakkımda kim böyle düşünse kötü hissederdim. Elimde olmadan insanların hakkımdaki düşüncelerini fazla takıyordum.
"Evet var. " Dedim neredeyse ağlamak üzereyken. Daha fazla devam edemedim çünkü konuşursam ağlardım.
Hüsna yerinden kalkıp yanıma geldiğinde Sude de onu takip etmiş ve diğer tarafıma geçmişti.
" Güzelim bak düştüğün durum gerçekten rahatsız edici farkındaydım ama biz senin niyetini biliyoruz. Bizden önce sen nasıl bir insan olduğunu biliyorsun. Senin niyetini yanlış anlaması onun sorunu senin değil."
Hüsna böyleydi işte çok deli dolu bir yapısı vardı, pek ciddi olamazdı ama her zaman çok mantıklı konuşmalar da yapabilirdi.
"Hüsna haklı. Hayatın boyunca asla yüz yüze tanışmayacağın biri için kendini üzmenin anlamı yok."
Sude haklıydı ben onu bir daha asla görmeyecektim ki. Evet Galatasaray'ın maçlarını asla kaçırmazdım ama zaten şuanki kötü performansıyla Galatasaray da çok uzun oynamazdı. Galatasarayda devam etse dahi yüz yüze asla tanışmayacaktık ve hayatımdaki yeri televizyonun arkası kadar uzak olan biri için kendimi üzmenin anlamı yoktu.
"Haklısınız." Dedim hâlâ modum yoktu ve kendime verdiğim teskinlerin aksine düştüğüm durum canımı yakıyordu ama bunu olayın sıcaklığına bağlayacak ve düşünmeyecektim.
"Haklıyız tabii eşşek." Hüsna bana sarılınca Sude de sarılmış ve koltuğun üzerinde kocaman bir sevgi yumağı oluşmuştu.
"Sizi seviyorum." Dediğimde ikisi aynı anda "Bizde seni seviyoruz." dedi . Gülümsedim. Bu iki kız iyi ki hayatımdaydılar.

Bir hafta sonra

"Duru ağaç olduk yeter!" Sude'ye gözlerimi devirdim rujumu sürmeden hemen önce. Yine hafta sonu gelmişti ve bu sefer Hüsna'nın kazandığı davayı kutlamak için buluşacaktık. Sude bana gelmişti Hüsna ise bize gideceğimiz barda katılacaktı. Sude her Zamanki gibi hızlıca hazırlanmıştı bense işimi daha yeni bitirmek üzereydim tabii bu sırada arkadaşımın sabırsız ikazlarına maruz kalıyordum.
Kendime son bir kez bakıp iyi olduğuma karar verdikten sonra, masanın üzerine bıraktığım çantamı alarak ayaklandım.
" Geldim geldim."  Odadan çıkıp salona gectiğimde Sude koltuğa yayılmış beni bekliyordu.
"Hazırım." Dedim sondaki 'm' harfini uzatarak. "Çıkabiliriz." diye ekledim hemen sonra.
"Gelmeseydin ya ben burda ikinci hasat için meyve üretiyordum." Güldüm. "Abartma on dakika geç kaldım sadece." Gözlerini devirdi koltuktan kalkarken .
" 1 saattir seni bekliyorum." Bu tartışmayı uzatsam kaybedeceğimi bildiğimden susma hakkımı kullanmayı tercih ettim.

Biraz sonra Sude'nin arabasına binmiştik. Benim henüz arabam yoktu. Yatırımımı gezmeye harcadığımdan şu ana kadar pek fırsat bulamamıştım.
"Bu mekan fazla popüler değil mi ya." Sude'nin sesi endişeliydi. Gideceğiniz yeri Hüsna seçmişti ve bende ilk defa gidecektim ama birkaç kez nâmını işitmiştim. Sude'nin de dediği gibi popüler bir mekandı. Özellikle bazı sorunlu ünlüler sürekli orda oluyordu.
"Hüsna'nın seçimi, biliyorsun sever o böyle yerleri."
Kafasını olumlu anlamda salladı. " Bilmez miyim."

Gay misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin