0.5

29 4 20
                                    

"İnsanoğlunu diğer varlıklardan ayıran en önemli şey hata yapabilmesidir" yazıyordu eski bir kitabın rastgele bir satırında. O zaman, bu cümleyi okuduğumda kitabın kapağını kapatmış ve uzun süre bunu düşünmüştüm. Hata yapabilmeyi...
Hata yapabilmek bana göre bir lükstü çünkü insanlar hata yapar ve sonrasında bunlardan ders çıkarırdı. İnsan olmaktı bu. Allah'ın özene bözene yarattığı ve diğer tüm varlıklardan üstün olmanın en büyük göstergesiydi.
Bu zamana kadar işte tam bu yüzden hiç keşke dememiştim. Tâki o geceye kadar.

Buğra Şanlı bana bir ilki yaşatıyordu. Ben ilk defa yaptığım bir şeyden delicesine pişmanlık duyuyor, aklıma geldikçe kaybolmak istiyordum. Onun verdiği ağır tepkiler de bu duruma tuz biber olmaktan başka bir işe yaramıyordu.

En son konuşmamız üzerinden 3 gün geçmişti. Son mesajıma ise hâlâ cevap yoktu. Cevap vermeyeceğini biliyordum ancak kendi yazdığım şeyin ağırlığı altında ezildiğimden olsa gerek, bir cevap versin ve duyduğum şu vicdan azabı geçsin istiyordum. Artık bana söylediği ağır şeyler beni teselli etmiyordu çünkü.
Kendi sözlerimi vicdanımda aklayamıyordum bir türlü. İstiyordum ki bir şey söylesin yine kalbimi kırsın ve ben kendimi haklı çıkarabileyim. Ama işte bu durum pek de olacak gibi durmuyordu.

"Daldın yine." Sude tabletinden başını kaldırıp gözlüğünü masanın üzerine koyarken söylemişti bu sözleri. Düşüncelerimi bir kenara itip yüzüne baktım. "Yorgunum ondan." 
Dün akşam bir video için sabahlamıştım. Amsterdam'a gittiğimde çektiğim görüntüleri stok video olarak kullanmak için saklamıştım ve dün tüm gecem o görüntüleri editlemekle geçmişti. Birkaç video çıkarabilmiştim ve birini akşam paylaşacaktım. Önümüzdeki bir ay bir ülkeye gitmem mümkün görünmediğinden elimdeki görüntülerle idare etmem gerekiyordu.

Sude anladığını belli eden mırıltılar çıkardıktan sonra kolundaki saate baktı. "Bu kız niye gelmedi hâlâ altı üstü bir markete gidecekti." Bu kızdan kasıt Hüsnaydı. O gecenin ardından ilk defa bir araya gelmiştik. Hüsna bir şeyler almak için markete gidecek o gelince de birlikte yemek yiyecektik. Son olanları hâlâ kızlara anlatmadığımdan yemeği bekliyordum.
"Gelir şimdi ya kim bilir nerelere takıldı."
Böyle dememin üzerinden bir dakika geçmemişti ki telefonumdan arama melodisi yükseldi. Kapşonlumun cebinden çıkarıp telefonu elime aldığımda Hüsna yazısıyla karşı karşıyaydım. "İyi insan lafının üstüne ararmış." Diyip gülerken simgeyi yukarı kaldırıp telefonu kulağıma dayadım. " Bizde tam senden bahsediyorduk nerede kaldın?"

Karşıdan gelen ağlama sesini duyduğumda tüm hücrelerim korkuyla dolmuştu. Ben ne oldu demeye kalmadan Hüsna konuştu. "Duru ben çok kötü bir şey yaptım." 
Korkuyla yerimden doğrulurken endişeli hâlim Sude'nin de dikkatini çekmişti.
"Noldu?" Sude'nin bana sorduğu soruyu bende aynı şekilde Hüsna'ya yönelttim.
"Noldu Hüsna? " Cevabını beklerken Sude'nin de merakını gidermek adına telefonu hoparlöre almıştım.
"Birine çarptım." Sudeyle aynı anda "Ne" diye bir çığlık koparıken olayın nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Hüsna'nın ağlaması şiddetlense de konuşmaya devam etti.
"Köpeğini gezdiren bir adama. Yoldan geçiyordu telefonum çaldı ona bakarken yere düşürdüm... Sonra işte görmedim onu... Kızlar nolur gelin çok korkuyorum."

"Nerdesin şimdi peki?" Sude'nin Hüsna'yı daha fazla endişelendirmemek adına stabil tutmaya çalıştığı sesinin aksine ben de en az Hüsna kadar gergindim.
"Hastaneye geldik." 
"Tamam güzelim şimdi kapat ve bize konum at hemen geliyoruz."
Hüsna Sude'ye onay verdikten sonra telefonu kapatıp ortak grubumuza konum attı. İkimizde sadece telefon ve cüzdanlarımızı alıp evden çıkmıştık. Sude'nin üzerinde tayt ve düz bir crop varken ben şort ve kapşonluylaydım. Kapşonumumun içinden giydiğim sporcu sütyeni görünüyordu. Üzerime daha uygun bir şeyler geçirmek iyi bir seçenek olsa da Hüsna o haldeyken buna pek vakit yoktu.

Gay misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin