Evime geldiğimizde Pablo'nun beni ne kadar iyi tanıdığını bir kez daha anlamış oldum. Her zaman istediğim o çatı katı dairesi, büyük balkonu ve aydınlık odalarıyla tam karşımdaydı. Eşyalar da tam benim zevkime göre özenle seçilmişti. Burda vakit geçirmek için gerçekten sabırsızlanıyordum.
Pablo çıkmak için iki saatimiz olduğunu söyleyip koltuğa yayılmış ve televizyondan en son oynadıkları maçı açıp onu izlemeye başlamıştı. 2 saat oldukça uzun bir süreydi bu yüzden önce duş almıştım. Siyah , sırt dekolteli ve kısa bir elbise giyip, saçlarımı düzleştirmiş ve açık bırakmıştım. Hafif bir makyaj yapıp takılarımı da taktıktan sonra çantama cüzdanımı , anahtarlarımı ve bir rujumu koymuş ve telefonumu da elime alıp odadan çıkmıştım. 2 saat neredeyse olmuştu bile.
Pablo toplularımım çıkarttığı sesi duyup ayağa kalkmış ve televizyonu kapamıştı. Ardından dönüp beni süzüp, "Bazen arkadaş olmamız beni üzüyor. Naptın be sen." dedi dalga geçerek.
"Siz erkekler keşke bunları biz eşofman giyerken ve makyajsızken de söyleseniz. " dedim gülerek.
"Onu git sevgili yap o söylesin sana. O ne öyle aşık aşık."
"Hadi sus da yürü, geç kalacağız." dedim ve kapıya doğru yöneldim. O da beni takip etti.
Yol boyunca aklımdaki düşünceleri susturmaya ve kendimi rahatlamaya çalışmıştım. Onu görebilecek olma ihtimali beni her ne kadar heyecanlandırsa da aynı zamanda oldukça strese de sokuyordu. Onu da en son 8 ay önce görmüştüm ve o zamandan beri de hiç konuşmamıştık. Maçlarda ve sosyal medyada onu görüyordum ama yazmaya asla cesaret edememiştim, o ise muhtemelen çoktan beni unutmuştu.
"O da orda olacak mı?" Merakıma yenik düşüp en sonunda sormuştum.
"Evet. Takımca olmasaydık çağırmayı düşünmüyordum ama bir tek o gelmese de ben-"
"Anlıyorum. Sorun yok , iyi yapmışsın. Bizim aramızda kalmanı istemem. Sonuçta takım arkadaşın."
Pablo bana dönüp bana ufak bir gülümseme ile bakmış ardından kafasına hafifçe sallayarak önüne dönmüştü.
Bir kaç dakika sonra lüks bir restoranın önünde durmuştuk. Pablo arabadan inip kapımı açmıştı ve ben de onun koluna girmiştim. Birlikte restoranın giriş kapısına doğru ilerledik.
İçeri girdiğimizde ilk dikkatimi çeken içeride kimsenin olmaması olmuştu. Ona yaklaştıkça karnıma ağrılar giriyormuş gibi hissediyordum. Pablo bunu fark etmiş olacak ki " Bundan sonra onu sıkça görüceksin Defne, daha önce ne yaşadıysanız onları unut, ne hissettiysen unut. Sen demiyor musun yeni bir sayfa diye işte o yeni sayfa için atman gereken ilk adımda bu. Yoksa hep üzülen sen olursun. Daha önce de olduğu gibi ve ben seni öyle görmekten nefret ediyorum."
Sadece kafa sallamakla yetindim ve kafamı kaldırdığımda takımın ayakta durmuş ve bizi izlediğini gördüm. Herkesin yüzüne tek tek baktım ve masanın en uç köşesinde onu gördüm. Yüzünde büyük bir gülümseme ile bana bakıp ,karnımda kelebekler uçmasına sebep olan o kişi. Marc Guiu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sadece / hector fort x marc guiu
RomanceAşk. Ne tuhaf şeydi. Bir kişi karşına çıkıyor ve doğru hissettiriyor. Belki öyledir ,gerçekten bulmuşsundur; belki de daha karşına çıkmamıştır yada sen o kişinin varlığından haberdar değilsindir.