Çalışma masasının üzerindeki kağıtlara sakince göz gezdirdim. Neredeyse çoğu bitti ve babam hala uyumadı... Her şeyi dosyama koyup kaldırdıktan sonra çantamı da toparlayıp mutfağa gidip gitmemeyi düşünmeye başladım. Gitsem mi? gitmesem mi? babam bana vuracak mı? vurmayacak mı? Aman ne olur en kötü ihtimal koşarak kaçarım düşünceleriyle odamdan çıkıp sessiz adımlarla mutfağa ulaştığımda babamın kapı girişine odaklanmış olduğunu görmek bu durumu daha da zorlaştıracak gibi gözüküyordu. Tamam sorun yok su içeceğim ve gideceğim.
Bardağı alıp suyu musluktan doldururken bir yandan da camın yansımasından babamı kolluyordum. Evet evde içme suyu yok maalesef ve annem evden gittiğinden beri içme suyu değil musluk suyu içiyoruz karnımız ağrıyana kadar. Babam çalışmıyor ve para sorunumuz var. Gerçekten zor yetiyor her şeye ve açlık çektiğim günlerin sayısı tok yattığım günlerin sayısına göre daha fazlayken babam çalışmamada müsaade etmiyor. Akşam saat altıda evde olacakmışım... Zaten annemin evden çekip gitmesinin sebebi de babam benim aç yatmamın sebebi de babam her şeyin boka sarmasının sebebi de babam. İnsan israfı pislik herif annemi daha çok seviyorum en azından beni biraz olsun umursuyor. Annemle yaşama hakkım var evet ve zaten yakında bu sefalete katlanamayarak annemin yanına kaçacağım Avustralya ya. sadece okulun bitmesine üç gün var ve ben dördüncü gün annemin ayarladığı uçağa binip gidiyorum. Babamın bundan hiçbir şekilde haberi yok ve gerçekten bu konuyu düşündüğüm her saniye ellerim buz gibi oluyor.
Sadece annemin yanına gidip küçükken yaptığım gibi yapıp buz patenine kaldığım yerden devam edeceğim ve mutlu yaşayacağız. Belki babam yaptığı rezil şeylerden pişman olur ve bizimle yaşar. Tabii annem isterse... Annemin bunu ne kadar istemeyeceğini bilsem de hala mutlu bir aile olabileceğimize inanmak istiyorum. Diğer aileleri mutlu gördüğümde zihnime yayılan acının belli bir miktarı yok çünkü. Aptal çocuklar gibi kıskandığımı hissetmek ise sadece kendimden nefret etmeme sebep oluyor. Onlar mutlu evet ve benim kıskanmamı gerektirecek herhangi bir durum yok ortada çünkü beni ilgilendirmiyorlar. Sadece sinir bozucu tavırlarım var ve bunları düzeltmek istiyorum. Anneme bahsetmiştim bu konudan ve bana oraya gittiğimde bir psikoloğa başvurabileceğimizi söylemişti ve bende itiraz ettim çünkü bu bana eminim daha kötü hissettirecektir. Sadece zamanla alışacağım ve bunu normalleştirebilirsem yaşamaya devam edeceğim. Ailesi bile olmayan insanlar varken bu yaptığım tamamen bencillik olur çünkü. Bardağı bırakıp efendi efendi mutfaktan çıkacakken babamın adımı sakince söylemesine şok olmuştum.
ilk kez benim ismimi normal söylemesi gerçekten beni şok ederken bedenime tarif edilemez bir mutluluk katmıştı uzun zaman sonra. Hiç yapmadığım bir yüz ifadesiyle babama dönüp seslenmesine karşılık vermiş ve onu dinlemiştim. Normalde duymamış gibi yapıp giderdim her zaman. "efendim baba"
"busan'a taşınacağız bu hafta sonu "
"ne-" duyduğum şey karşısında anlamayarak babama bakınca içtiği soju şişesine dönmüş ve beni umursamadan telefonuna bakmaya devam etmişti. "ne demek busan'a taşınacağız baba?"
benden bıktığını belli eden surat ifadesiyle kafasını kaldırmış ve sinir bozucu ses tonunu kullanarak aynı şeyleri tekrar etmişti.
"ne duyduysan o sunghoon busan diyorum busana taşınacağız dedim"
"gelmiyorum ben busan'a falan tek git!!"
Aniden bağırarak konuşmaya başlayınca beni hala takmıyor olması sinir bozucuydu.Aynı zamanda oldukça yüksek dereceli bir korkuyla stres yaşarken anneme sarılmak istemiştim çünkü bu lanet heriften bir şey olacağı yok. "ben s-seninle gelmeyeceğim"
ağzımdan çıkan cümleyle kafasının yönünü bana çevirince korkuyla diyeceği şeyi beklerken ellerim titremiş kalbimin katış hızı yüksek ölçüde hızlanmıştı.
"sen benimle geleceksin sunghoon sen benim çocuğumsun ve benimle sürüneceksin tamam mı? sakın kendi başına iş yapmaya çalışma çünkü... senin varlığın bile her şeyi boka sokmaktan başka bir şey yapmamışken- hiçbir şey yapmaya kalkışma tamam mı?"
söylediği tek kelimeyi umursamasam da ağır etkiler bıraktığı gerçeği gün gibi ortadaydı.
"sen sunghoon seni annenin yanına asla yollamayacağım ve annenin almasına da izin vermeyeceğim tamam mı? annen değersiz bir aptal-"
"ANNEM-"
"bana sürtük anneni savunmaya kalkma tamam mı? sen o kadının hatasısın ve seni nasıl benden çok sevebilirse ben de ikinizden o kadar nefret edeceğim. Asla birlikte mutlu olamayacaksınız, bunun lanet sonu ölüm bile olsa seni o kadına vermeyeceğim. BENİMLE BİRLİKTE ÖLECEKSİN BU YOKLUĞUN İÇİNDE!!"
"ÖLMEYECEĞİM! ÖLMEYECEĞİM TAMAM MI BENDE YAŞAYACAĞIM! ANNEMLE YAŞAYACAĞIM"
Ağlarken bağırdığım için sesim fazla çatallı çıkmıştı. Ayağa kalkıp yanıma gelmesine müsaade etmeden odama gidip kapıyı kilitledikten sonra titreye titreye gidip siyah yere uzanan perdeyi çekmiş yavaşça yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım.
ben hiç gülemeyecek miyim bir ailem var iken?
En azından biraz alttan alacağına sadece bana her şeyi batırdığımı söylemesi kalp kırıcı gerçekten. O cümleleri kurduğu esnada başım öylesine dönmüştü ki. sadece annemle konuşup sarılmak istiyorken o adam bana asla annemle mutlu olamayacağımı söylüyor.
Annem neden beni babamdan almak istemedi ki en başından beri
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Things/ Jakehoon
FanfictionLAN BENİM BU! BENİ ÇEKMİŞLER JAY!! SUNGHOON YAPMADIYSA BENİ ŞU FOTOĞRAFIN ÇEKİLDİĞİ YERDE YATIRIP...