4.Bölüm

165 31 29
                                    

4.Bölüm: "Ona Sürgün, Bana Da Sürgün!"

"Beni görünce kaçışların, benim sana şiir yazışlarım, beni arkadaşlarına alayla anlatışların, benimse seni yere göye sığdırmayışlarım. Sahi, nasıl oldu ilk tanışmamız? İlk nefret dolu bakışlarımız, birbirimizin ruhlarını mı taşladı? Onlar mıydı ilk çatışmamız? Yoksa Kalu Beladan mı başladı? Sana ne zaman dindi memnunsuz bakışlarım? Ne zaman ısındı? Ne zamandan parlak ve yumuşak gelmeye başladı saçların? Ben bilmem, sen biliyor musun?"

TURAN'lı yazar Alperen Göğebakan'ın "Bir küçük nefret" romanından.

Aça kaçtıktan hemen sonrası

Ellerini pantolonunun ceplerine sokarak arkasını döndü. Samanta saray hastanesine sevk edildikten hemen sonra doktor ilk müdahileyi yapmıştı. Akşama doğru yeni protez el takılacaktı. Bu yüzden Konsey toplantısı yarına ertelenmişti. Valentina'nın büyük ısrarları üzerine müstakbel karısına ceza verme kararı Konseye taşınmıştı. İmparatorla danışmadan birisine - ki o birisi resmi şekilde İmparator ailesinin bir üyesiyse - ceza vermesi çok uygunsuz ve kurallara aykırıydı. Bu yüzden uyarı alacak ve büyük ihtimalle hafif bir cezaya çarpılacaktı.

Elini bileğine değdirdi. Saat, derisinin üstünde beyaz ışıklarla açıldı. Rafael'i göndereli çok olmuştu. Kalçasını siyah metalden yapılan çalışma masasına dayayarak başını eğdi. İmparatoriçesiyle konuşacakları vardı. Ona anlatması gereken çok şey vardı. Gerçekler artık tozlu sayfalara mahkum olmamalıydı. Gözlerinin içine bakan gözlerini hatırladığında, kalbi duvardan duvara vuruluyormuş gibi hızla atmaya başladı. Derin bir nefes aldı.

O bu odaya adımını attığı an her şey değişecekti. İntikam ateşiyle yanan kalpleri bir olacak, düşmanlarına karşı birlikte karşı duracaklardı. Hatırladığı şeyler yüzünde buruk bir gülümsemeyi filizlendirdi. Başını kaldırıp ileriye baktı. Duvarda asılı olan portrede gezdi bakışları. Nefret ediyordu bu resimden. Babası bu portreyi yıllar önce, o daha çocukken çizdirmişti. Manasını çok acı bir şekilde öğrenmişti.

İki tane kırmızı elma vardı resimde. Birisi kıpkırmızı, parlak ve güzel görünüyordu. Diğerininse üzerinde sarı bir leke vardı. Üst kısmında çatlaklarla çizilmiş sarı bir leke. Defektli gibi görünen elmanın sol tarafında küçük bir karartı vardı. Çürüyüşünü gösteriyordu. Bu yüzden parlak ve güzel olan elma, çürümeye başlayan elmadan uzakta, daha ön planda duruyordu. O karartı ona da bulaşıp, çürütmeye başlamasın diye...

İçindeki intikam ateşini harlayan resme odaklanmışken, kapı hızla tıklatıldı. O, bir cevap vermeden tıklatılmanın ardında hızla açıldı. İçeriye telaşla giren Rafael'in normalde düzenli olan saçları dağılmış, yüzünde telaş ve gerginlik yer edinmişti. İki eliyle açtığı kapıya tutunarak derin nefesler alıp verdi. Olabildiğince açılan gözleri geniş odada İmparatoru aradı ilk önce. Bulduğunda ise hızlı adımlarla yaklaşıp önünde dikildi.

Raskol gözlerini kısarak başını sola doğru çekti. Çatık kaşlarının altından yardımcısının vereceği habere dikkat kesildi. Ona Aça'yı getirmesini söylemişti. Ama nedense istediği kişi hala bu odaya giriş yapmamıştı.

"Efendim, korumalar siyah giyinimli iki kadının havada uçarak sarayın bahçesine girdiğini görmüşler. Sizin motosikletinizi çalmış ve orman yolunda gözden kaybolmuşlar."

Sözleri artarda hızla sıraladığında birkaç saniyelik mola vererek yutkundu.

"Bir de...Efendim, İmparatoriçe odasında yoktu. Sarayın her köşesinde arattırdım ama ne yardımcısı olan o kızı, ne de kendisini bulamadım."

Omut. TURAN'ın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin