"Barutlu silah kullanan ya da kullananlara yardım edenler, idam cezasına çarptırılacaklardır. Doğayı kızdıracak her yalnış, ağır bedeller ödetecektir."
Birinci İmparator Fredrik Omut ve İlk Konsey'in yazdığı "Omut kanunları ve kaideleri" kitabından.
7.Bölüm: "İmparatoriçem geri dönene kadar"
Gözlerimi kısık birşekilde açtım ve kendime gelemeden bedenime vurulan kuvvetli bir darbe hissettim. Vücudum kaygan zeminde kayarak sert bir duvara tosladı. İçime doğru, delirtecek kadar güçlü bir acı sızdı. Kulaklarımın çınladığını, ciğerlerimin sıkıştığını hissettim. Ne olduğunu anlamadan, acıyla kısılmış gözlerimi etrafta gezdirdim. Tam önümde birbirine acımasız darbeler geçiren iki iri vücut belirdi. Çok tanıdık iki sima. Kaşlarımı çatarak yığıldığım yerden kalkmaya çalışıytım.
Küçük pencerelerden içeriye sızan gün ışınları içeriyi aydınlatan tek ışık kaynağı gibi görünüyordu. Çokta büyük olmayan bir uçağın içindeydik sanırım. Uçak çok hızlı ilerliyordu ve içeride kırmızı ışıklar yanıp sönmeye başlıyordu. Robotik kadın sesinin uyarışlarını duydum.
"Yerlerinize geçin, kemerlerinizi takın. Sert bir iniş yapacağız!"
Yüzümü ekşiterek üstünde oturmam gereken koltukları aradım bakışlarımla. Ortalık bomboşdu, sadece koltukların olması gereken yerlerde demir ve metal kırıntıları vardı. Bir de uçağın kuyruk tarafına üstüste fırlatılmış dört koltuk gözüme çarpıyordu. Kulaklarıma sinirli ve endişeli bir ses doldu biranda. Bu sesi bana aitti.
"Durun! Sizin yüzünüzden yere çakılacağız!"
Karşımda dövüşen, birbirinin aynısı gibi görünen iki adamdan biri yüzünü kısa süreliğine bana döndü. Kahve rengi gözleri bana endişeyle bakdı. Sarı saçları gözlerine düşerken alnından akan ter damlacıklarını fark ettim. Bu Raskol'dü! Ne ara, nasıl buraya geldiğimi anlamaya çalışıtım. Ama zihnimde bana yardım edecek birşeyler bulamıyor, kendimi boş bir kutu gibi hissediyordum.
Ben elimle alnımı tutarken Raskol, karşısındaki rakipten sol elmacık kemiğine bir darbe yemişti. Darbeye gereken cevabı, karşısındaki bedeni büyük bir küvvetle uçağın öbür ucuna savurarak verdi. Sonra da bakışları sağıma kaydı.
"Aça, uzaklaş oradan!" diye bana bağırmaya başladı. O an ardımdan çok güçlü bir şekilde beni çeken hava akıntısını farkettim. Sağıma dönüp ne oluyor diye bakarken saçlarım yüzüme doğru uçuşuyordu. Tam sağımda, uçağın kapısının yer alması gereken duvarda büyük bir boşluk vardı! Dövüş sırasında uçağın koltuklarıyla beraber kapısını da sökmüşlerdi! Boşluktan açık gökyüzü ve bulutlar görünüyordu. Bu görüntü biranlığına gözlerime hitab etse de hemen içime bir korku yerleşmişti. Sol elimi, beni içine çeken havaya karşıt tutunabileceğim bir çıkıntı arayışında, uçağın duvarında gezdirdim. Tutunabileceğim hiçbir şey bulamayınca sırtımı duvara yasladım. Hızlı ve derin nefesler alırken başımı Raskol'e kaldırmıştım.
Bana doğru bir adım attığı sırada uçak fena bir şekilde sallanmıştı. Raskol yerinde sendelerken bana bakan gözlerinde sanırım ilk defa korku görünüyordu. Uçağın sonuna doğru fırlayan düşman kalkıyor ve sert adımlarla Raskol'e doğru koşuyordu. İçimde kendim için olmayan endişe yer ediniyordu. Uçak bir kez daha sallanıyor ve sola doğru eyiliyordu. Sırtım kayıyor ve benim elimden bir şey gelmiyordu. Karnımın üstüne düşmüştüm. Bedenim boşluğa doğru kayarken tırnaklarımı zemine batırmaya çalışdım. Bir yandan da boğuk bir çığlık attım. Aynı anda Raskol'de telaşla bağırıyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Omut. TURAN'ın Kızı
RomanceOmut'un Yedinci İmparatoru hastalanmıştı, sağlığı günden güne kötüye gidiyordu. Geride bıraktığı varisi tahta çıkmalıydı. Ve çıkması için İmparatoriçesine ihtiyacı vardı. İmparatoriçe daha beşikteyken belirlenmişti. Daha el kadar bebekken halkının c...