Ormanın derinliklerine doğru ilerledim arkamdan elif arda ve Asya geldi elife solu işaret ettim ardaya sağı Asyaya baktım ve gel benle yapıp yürümeye başladık Asya ile yol ayrımına geldik ve ayrıldık dikkatli adımlar ile ilerledim etrafımda karanlık bulutlar dönüyordu o sırada havadan asılı olan kütük düştü ve bana doğru sallandı üzerinden atladım ve okla devirdim ardından kalktım
— hediyeni aldım müsaitsen bizzat teşekkür etmek isterim
İleriye doğru koştum ve arkamdan Cenk göründü
Cenk — rica ederim
Ok ve yayı bana göstererek yere bıraktı bende bıraktım ve kollarımızı sıvadık bana yumruk attı elini savuşturdum ve biraz daha dövüştükten sonra onu kolundan tutup yere serdim elimi uzattım
o sırada ağaçtan bizimle alakası olmayan bir dal düştü tsm sol bacağımın üzerine acı ile bağırdım
Cenk kalkıp yanıma koştu ve dalı kaldırmaya çalıştı bir anda diğerlerini gördüm Mete ve Cenk dalı kaldırdı Asya yanıma eğildi tamamen ıslaktı kafamı acı ile geri attım Asya yavaşça dizme yaklaştı ve dokundu
Asya — kırık olabilir sabit tutmamız gerek bir düz dal makas ve uzun bez lazım
Mete — tozkodaydı dur
Mete koşarak uzaklaştı Cenk ve Sinan da düz bir dal buldu ve geldiler makas ile eşofmanımın diz kısmını kesip çıkardı Elif yanımıza yaklaştı dalı sabit tutacak şekilde dizine koydu ve sardı ve bana destek verdiler kalktım
Mete — hemen bi doktora gösterelim
Tozkoparan kadar bana yürümemde yardım ettiler arkaya oturdum öne Cenk oturdu ve hastaneye geldik içeri girip röntgen çektiler
Doktor — şu anlık bir kırık yok ama ezilmeler ve çatlakların olabilme ihtimalinden dolayı sarmalıyız
Odalardan birine girdik ve bacağımı sardılar ve birkaç krem yazıp bizi yolladılar tekrar tozkoya bindik ve yola koyulduk
Mete — İskenderin başına talihsiz bir kaza gelmiş olabilir ama hepinizin hataları vardı Elif , doğayı dinlemen güzeldi ama önündeki
tehlikeyi fark etmedin Asya , yine hırsınla hareket edip tuzağa yakalandın Ceren , sende dikkatsiz davranıp kendi kaldığın kuyuya düştün Cenk iskender yaklaşırken çok fazla ses çıkardınSinan — bence yarın badana yapalım sizce iskender olmasa da olur
Mete — al işte Sinan senin hatan da tam bu ana kapılıp yarını unutuyorsun yarın olmaz yarın büyük gün unuttun mu
Sinan — tabi ya
Pençe kulübünün önünde durup pençeyi indirdik ve bizim kulübe sürdük ve kafenin mutfağına girdik Mete melemen yapıyor arda limonatayı sıkıyordu Sinan da ortada boş boş dolaşıyordu Elif ve Asya domates ve salatalık doğruyordu ben ise annem ve babamın evlilik fotoğrafına bakarak dalıyordum
Elif — iskender hadi otur sende ayakta kalma
— peki
Sofrayı kurdular ve yemekleri koyup Mete'nin menemeninin beklemeye başladık
Asya — okçuluk dövüş falan da mutfakta tam bir felaketin
Mete astan burun kıvırdı Sinan metenin ensesine vurdu
Sinan — ikizikoma burun kıvırma lan
Mete — ikizikomu yesinler
Sinan — LAN onu yiyecek cesaret kimsede yok o benim ikizim
Metenin gözleri beni buldu ve güldü ona ters ters baktım ve menemeni koydu yemeye başladık ve ardından onlar çıktı bizde onları yolcu ettik Mete omzuma dokundu ve
Mete — bulaşıklar sende
Koşarak içeri girdi oflayarak bende topallays topallaya girdim ve önlüğü takıp bulaşığı yıkadım Allah seni bildiği gibi yspsın Mete topal topsl beni çalıştırdın ya kulüp odasına Mete minderleri attı bende uyku tulumlarını koydum ardından sandalyeye oturdum ve bir bardak su içtim
Mete — hayrola kaptan Karadeniz'de gemilerim mi battı ne düşünüyorsun
— bir sürü şeykeşke annem ve babam da bunu görebilseydi biri bu
Mete — inan bana bunca zaman sonra Salih hocamı görmeyi bende o kadar çok isterdimki ama
— biliyorum gitmeleri gerekiyordu
Mete — düşündüğün bir şey daha var sanki
Ayağa kalktım