Telefonunu açtım ve mesajlara girdim birkaç mesajın fotoğrafını çektim ardından bir konum vardı konum kendime de atıp sonra sildim ve telefonu geri koydum yanıma geri döndü biraz daha konuştuk ve ardından taksiye geri bindik
Fırat — şey Asya yarın sana bir sürprizim var gelirsin değil mi
— t-tabi
Gülümsedi bende gülümsedim akademinin önünde indik ve o odasına gitti bende odama gitttim fotoğrafları Mete'ye attım ve telefonumu şarja takıp odadan çıktım iskender işe karşılaştım
— iskender koltuk değneğin nerde acıtma bacağını
İskender — çok mu umrunda
— evet umrumda iskender
İskender — olmasın sen benim umrumda değilsin bende senin umrunda olmayayım
omzunu vurdu ve odasına girdi gözlerim doldu ben onun canı acıyacak diye aklım çıkarken onun bu yaptığı neydi dışarı çıkıp göl kenarına gittim bir banda oturdum bir süre sonra arkadan bir ses duydum
METEDEN
Asyanın attığı konumu inceliyordum temerinlide bir yerdeydi ama her yaklaştırıp evine kadar bulacağım sırada atıyordu oyladım ve mesajlara baktım kesinlikle gölgeyle alakalıydı son mesaja baktım
Gölge ^ asyanın yanımda olarak onların içine gir
^ tamam efendim
bu büyük bir tehdit oluşturacaktı kalktım ve odada dönmeye başladım ne yapacaktım içeri Ceren girdi
Ceren — Mete çok kötü şeyler oluyor
— ne oldu
Ceren — Asya ve iskenderi gördüm bu gün kavga ettiler doğrusu iskender asyanın bir şey demesine bile izin vermeden onun kalbini kırdı biz bunları nasıl yapacağız
— bilmiyorum Ceren hem sende pek uğraşma illa bir gün barışırlar
Ceren bana yaklaştı ve elini yanağıma koydu
Ceren — umurumda olan onlar değil sensin eğer onlar olmazsa sen olmazsın diye korkuyorum
— merak etme balım
Alnından öptüm ve başını göğsüme yasladım
— hem iskender neden yapıyor biliyor musun
Ceren — hayır
— Asya'yı kıskanıyor ama yakında bu olaylara gerek kalmayacak Asya baya bi bilgi topladı
Ceren — yarın da beraber dışarı çıkacaklarmış
— Asya da işini biliyor
Ceren — evet
— gel biz çalışmalara devam edelim
Ceren — edelim sevgilim
Bilgisayarın başına geçtik ve çalışmaya devam ettik
SİNANDAN
odamdan dışarıya bakıyordum kapı çaldı ve odaya elif girdi
Elif — Sinan hadi dolaşmaya çıkalım kimse yok canım sıkıldı
— çıkalım doğa perisi
Elif — hadiiiiii
Kolumdan tuttu ve beni sürükleyerek odana çıkardı bahçeye geldik elif ile botanik bahçesine girdik o yere eğildi ve eldivenleri uzatttı giydik ve çapa yapmaya başladık
Elif — çok güzel oldu şuraya da yeni gelen çiçekleri ekeceğim
— getireyim ben
Elif — bende yardım edeyim
— hadi
Bir sürü çiçek vardı hepsini alıp taşıdık elif özenle saksılarından çıkardı ardından toprağı kazıp içine çiçekleri gömdü
— çok güzel oldu
Elif — evet ama daha çok var sende dik
Bana çiçek uzattı aldım ve diktim bir dalını koparıp elifin kulağının arkasına kıstırdım gülümsedi ve yanakları kızardı
—Elif senle zamanının nasıl geçtiğini bile fark etmiyorum
Elif — ne yalan söyleyim bende
Gülümsedik ve dikmeye devam ettik