Kanlı Eller

46 10 18
                                    

Hyunjin

Adımlarımı daha da hızlandırarak polis merkezine girdim. İçerisi tam bir savaş alanıydı çünkü 2 yıldır peşinde olduğumuz katili sonunda yakalayacaktık. Hemen ekibimizin olduğu odaya girdim. Chan mutlu bir şekilde bana bakıyordu.
"Yerini tespit ettiğine emin misin?"
"Hiç bu kadar emin olmamıştım."
"O piçi ben kelepçeleyeceğim. "

Minho bana dönüp kafa salladı.
"Sonuçta aramızda en çok çalışan sensin. 2 yıldır canını dişine takarak onu yakalama çalıştın."
Changbin bize dönerek
"Tamam eğer biraz daha konuşacak olursanız elimizden kaçıracağız. Hazırlanın hadi."

Hepimiz kafa sallayıp tabancalarımızı belimize koymuştuk ki Felix içeri daldı. Yüzünde dehşet verici bir ifade vardı.
"Katil 3 kişiyi daha öldürmüş!"
Hepimiz şaşkınca bakakalmıştık. Chan onu ormandan kaçarken kameralardan saptamıştı. Sonra da diğer kameralara bakarak onun evini tespit etmişti ve bir daha da evinden çıkmamıştı. Felix devam etti.
"Chan onu ormandan çıkarken bulmuştu. Ben de şüphelenip ormanı arattırdım ve 3 cesede ulaştık."
Sinirim tepeme çıkarken diğerlerine döndüm
"Acele edin! Orospu çocuğunu yakalayalım! Felix sen cesetleri otopsiyle gönder. Her şeyi onun ağzından duyacağız!"

Odadan çıkıp yanımıza polisleri aldık ve araçlara bindik. Changbin son sürat belirlenen adrese sürmeye başladı.

2 yıldır herkes onu bulmak ve cinayetlere son vermek için seferber olmuştu. Onu yakalamak için üç ekip kurulmuş ama delil yetersizliğinden dolayı dağılmışlardı. Son olarak şehrin en tecrübeli ekibi olan bize verilmişti. Bu ekip 5 kişiden oluşuyordu; Ekip lideri Chan, ben, Changbin,Minho ve Felix. 2 ay içinde 2 delil bulmuştuk. Katilin beyaz saçlı ve boynunda derin bir yara izi olduğunu biliyorduk.

Kameralara yakalandığından beri onu birdaha görememiştik ama dün gece saat 3 sularında ormandan çıkarken görüntülenmişti. 3 ay dolmadan onu yaklayıp adalete teslim edecektik. Onun en ağır cezayı alması için elimden geleni yapacaktım. Çünkü dün ormanda bulunan cesetlerle beraber öldürdüğü insan sayısı 12'ye çıkmıştı. Keşke sadece öldürse işkence ediyor sonra da korkunç bir şekilde onları ölüme terk ediyordu. Biz gelene kadar da kurban ölmüş oluyordu. Bir düşününce bence ilk olarak sağlam bir dayak yemesi gerekti hatta bana bıraksalar işkence ede ede korkunç bir şekilde öldürürdüm onu.

Yaklaşmıştık kalbimdeki heyecan artmaya başlamıştı. Araçlar durup polisler evin etrafını çevirince biz de indik. Belimdeki silahı çıkarıp kapıya yaklaştım. Kapı nedense aralıktı. Çevik bir hareketle kapıyı açıp yan taraftaki salona döndürdüm silahı. Arkamdan da Minho silahını amerikan trazı mutfağa döndürmüştü. Evde kötü bir koku vardı. Bunu nerede olsa tanırdım, ceset kokuyordu.

Diğerleri de sırayla alt katın bütün odalarına baktı ama boştu. Yavaş yavaş üst kata çıktık. Sağ tarafımda kalan odadan sesler geliyordu. Changbin'e elimle işaret verip kapıyı açmasını söyledim. Yavaşça kapının arkasına geçti ve elini kapı koluna attı. Hızlıca kapıyı açınca içeri daldık. Yatağın üstünde bir kadın yanında da beyaz saçlı bir çocuk vardı.

Chan hızlıca onu yakalıyıp yan taraftaki masaya yüz üstü yatırdı. Kelepçelemek için elini tuttuğumda bir ıslaklık hissettim, kandı. Her tarafı kandı. Öyle ki saçları bile neredeyse tamamen kanla kaplıydı. Ellerini sıkıca tutup kelepçeyi geçirdim. Chan onu ensesinden tutup kaldırınca içimdeki nefretle karın boşluğuna tekmeyi bastım. Çocuk hiç tepki vermeden donuk bir ifadeyle halıyı izliyordu. Onu kelepçelediğimde de hiç direnç göstermemişti, bu garipti.

Bu davranışı daha da sinirlenmeme neden olduğu için yüzüne de bir yumruk attım. Çenesinden sıkıca tutup kaldırdım.
"Lan sen misin katil!! Gebertecem seni!! Elimden kurtulamayacaksın! Yüzüme baksana! Bak yüzüme!!"
Bakmadı. Şok olmuş bir şekilde yere bakmaya devam ediyordu.

IS MISSING || HYUNİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin