Travma

35 9 11
                                    

Hyunjin

Onu sorgu odasında tek başına bırakıp ekip odasına dönmüştük. Elimi saçıma atıp çekiştirdim.
"Minho hâlâ şu içerideki piskopat hakkında bir şeyler öğrenemedi mi ?"
"Az bir işi varmış gelecek birazdan."
Dedi Chan.

Sandalyeye oturup önümdeki kahveden bir yudum aldım. Haberler onunla doluydu. İnsanlar neredeyse çıldırmış durumdaydı. Her kanal bu olaydan bahsediyordu.
"Sizcede garip değil mi?"
Dedi Felix. Evet garipti her şey çok garipti. Eğer Minho biraz elini çabuk tutsa bu gariplik bir son bulacaktı ama neyse.
"Yıllardır peşinde olunan seri katil liseli bir çocuk çıktı. Üç ekip her yeri didik didik etti hiçbir sonuç bulamadılar ama katil nedense şu son 3 ayda kendini belli etti. Kameralara yansıdı hatta boynundaki yara izini bile gösterdi. Neden?"
Dedi Felix. Chan kafa salladı.
"Evet Felix haklısın. Şimdi de gelmiş sanki hiçbir şey olmamış gibi oturuyor. Önünde cesetle suç üstü yakaladık onu. O zamandan beri hiç direnç göstermedi, sesini bile çıkartmadı."

Hepimiz derin düşüncelere dalmışken Minho kapıdan çıkageldi.
"Hallettim çocuklar. Her yeni araştırmada farklı şeyler çıkıyor ortaya ama şimdilik bu kadarı yeterli."
Hepimiz ayaklandık. İlk önce katili gözlemlemek için sorgu odasının bitişiğindeki cam odaya girdik. Çocuk sadece elindeki kelepçelere bakıyordu. Neden bu kadar genç yaşında bunları yaşatmıştı ki, hem kendine hem öldürdüklerine?

Elleri titremeye başladı ama normal bir titreme değildi, sanki bilerek aşağı yukarı sallıyor gibiydi. Kaşlarımı çatıp izlemeye devam ettim. Kafasını ellerinin üstüne koyup titremeyi durdurmaya çalıştı. Gözlerini kapadı ve öylece bekledi. Ne yaşıyordu şu an kafasının içinde?
"E hadi gidelim."
Dedi Minho.

Ben de sabırsızlanıyordum artık. Onu onaylayıp çıktık odadan. Sorgu odasına girmemiz ile kafasını kaldırdı. İçerisi felaket derecede kan kokuyordu. Sandalyeyi çekip oturdum. Minho'nun elime verdiği kağıtları inceledim.
"Evet. Yang Jeongin, 17 yaşında 2 ay sonra 18'ine girecek. Seul Merkezi Lisede okuyorsun. Baban hapiste. Doğru mu?"
Yüzüme bakmıyordu.
"Yüzüme bak!"
Yine bakmayınca elimi sertçe masaya vurdum. Yerinden resmen sıçramıştı ve elleri daha da hızlı titremeye başlıyordu. Çekinerek baktı yüzüme, o an yüzündeki saf korkuyu görmüştüm. Neden böyle bakıyordu?

Yavaşça kafasını salladı.
"A-ama o-o benim ba-bam değil."
Titreye titreye söylediği bu cümle kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.
"Açık konuş!"
"Benim biyolojik ba-bam Yang Soojun. O a-adam ü-üvey babam."
Minho'ya döndüm, kafa salladı.
"Evet doğru. Lee Taehyun Jeongin'in biyolojik babası değil. Diğer babası bu 7 yaşındayken evi terk etmiş annesi de Lee Taehyun ile evlenmiş ama o da henüz ulaşamadığım bir sebepten hapse girmiş. O zamandan beri annesiyle yaşıyorlar-dı."
Tekrar ona döndüm.

"Yaşıyorlardı derken?"
"Şeyy. Bu gün onu yakaladığımızda yanında bir kadın cesedi vardı. O annesiydi."
Şöylediği şeyle köpürdüğümü hissettim. Hemen ayağa kalkıp Jeongin'in yakasına yapıştım.
"Ne demek annesiydi. Siktiğim orospu çocuğu annenden ne istedin!?"
Korkuyla yüzüme bakıyordu. Minho'nun tutmasıyla çekildim üstünden o da kendine bir çekidüzen verip yerine oturdu. Ağlamak üzereydi. Ne oluyordu böyle?
"Niye zırlıyorsun amına koyim? Hem annesini öldürüp hem ağlayanı ilk defa görüyorum."
Elimi tekrardan saçıma atıp geriye savundum.
"Kaç kişiyi öldürdü?"
Minho bana bakıp
"12'ydi. Annesiyle birlikte 13 oldu."
Gittikçe daha da sinirlendiğimi hissediyordum. Bir insan nasıl olur da öz annesini öldürebilirdi. Bu canilik değil başka bir boyuttu. Yüzünü alıp ayaklarımla parçalamak istiyordum ama eğer yaparsam Chan sorguyu devr alabilirdi.

Sakinliğimi korumaya çalışarak kağıdı biraz daha inceledim.
"Üvey baban Lee Taehyun neden hapise girdi anlat?"
Bir an daldı, öylece yüzüme baktı.
"Oo-nu anlat-mak istemiyorum."
İç çektim, elimdeki kağıdı buluşturmaya başlamıştım.
"Anlat!!"
Kafasını iki yana salladı. Artık duramıyordum. Ayağa kalkıp sandalyemi arkaya attım. Yüzüme yalvarırcasına bakıyordu. Yumruğumu sıkıp yüzüne geçirmemle yere düştü. Yerde tekmelemeye başlayınca kelepçeli elleri ile kendini korumaya çalıştı. Minho beni tutup geriye çekti. Elinden kurtulup onu gebertmek istiyordum.

IS MISSING || HYUNİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin