2.Karayel vs Alkanli.

160 114 6
                                    

Babamın salonda gür çıkan sesiyle hepimiz irkilmiştik. Baba' m normalde hemen kızan bir insan olmadığından , önemli bir şeyler olduğu anlaşılıyordu.

"Doğan, Doğan, ne oldu?" - diye telaşla soran anneme aldırış etmeyen baba'm,aceleyle telefonu kapattı. Bu sırada Işıl sanki bizim aileden değilmiş gibi mesajlaşma ' ya devam ediyordu.

Annemse babamı sakinleştirmek adına belini sıvazlayarak " Sevgilim, anlat artık ya kimdi onlar? diyerek sorusunun cevabını bulmak istedi.

Babam derinden nefes alarak" Saçma sapan bir şeyler anlattılar" - diyip suyundan bir yudum aldı. Bense bu olanlar karşısında susup kalmıştım. Kim bizden, babamdan ne isterdi ki?.Ben yerimde sakince bunları düşünürken babam ayağa kalkıp bir hışım da Işılin yanına gelip " Kasap et derdinde,.koyun can derdinde" diyerek hiç beklemediğimiz bir anda telefonunu yere fırlattı. Ne yapıyordu bu adam?.

Işıl' ın gözüyse yerde paramparça olan telefona kaydı. Gözünden bir damla yaş akıtarak babama döndü " Sanki çok umrumda, yenisini alırım" diyip koşarak salondan çıktı. Babam aldığı cevapla daha da sinirlenmiş gibi dursa da , gelip bana sarıldı. Hep böyleydi ne zaman sinirlense, gelip bana sarilirdi. Bu adam benim gözümde dünyanın en iyi babasıydı.

Kızların ilk prensi babaları olur ya , bu kesinlikle ben de Doğan Alkanliydi. Bir keresinde küçükken sabah sabah annemden önce kalkıp,oyuncaklarimla oynamaya başlamışdım. Babam beni yanlarında göremeyince, telaşla yanıma gelmişti. Beni odamda oyun oynarken görüp, gelip bana katılmıştı. Sonradan şirkete gitme zamanı geldiği için gitmek için kalktığında gitmemesi için rica etmiştim fakat işe gecikmesi nedeniyle bu isteyimi kabul edememişti.

Ama ben multi zekami ortaya koyup, babamın üzerinde ağırlık olmasın diye yere bıraktığı araba anahtarını kaldırıp " Beni de götür yoksa, anahtarı vermem" diyerek şirinlik yapmışım. O da benim bu halime bir süre gülüp, şartımı kabul etmişti. Beni giydirip, önce kahvaltıya sonra şirketine gitmiştik. O gün asla unutamayacağım bir gündü ve ben bir daha ne kadar şanslı olduğumu anlamışdım.

" Asel ' im, canım kızım" diyerek daha sıkı sarılmıştı bana. Annem bu sıra bizi yalnız bırakıp, Işıl ' ın yanına çıkmıştı.

" Baba, sen aldırma Işıl' a o da birkaç gündür üzgün, ne dediğini bilmiyor" diyip kafasını kendime daha çok bastırdım. Bu an hiç bitmese olur mu? ." Beni asla bırakmazsin değil mi?" diyerek göz yaşlarını serbest bıraktı. Kafasını boynumdan çekip, elimle gözyaşlarını sildim. " Baba , baba' m . Asla, asla bırakmam. Sen de beni bırakma olur mu?. Hem niye ağlıyorsun ki?"

" Ne yaparsan yap seni asla bırakmam. Bu arada, sen de ağlıyorsun" diyerek göz yaşlarımı işaret etdi. Elimin tersiyle göz yaşlarımı silip " Yo , ağlamıyorum ki ben" dedim çocuksu sesimle. O da buna karşılık gülümseyip,masada duran telefonunu aldı. " Sana bir sürprizim var canım" diyerek şifresi benim doğum yılım olan telefonunu açtı.

"Eğer gelmessen kendin bilirsin, kızın cesedinin fotoğrafını atarım " mesajını görmem ile elim istemsiz mesaja girdi. Babam hemen ordan çıksa da mesajın hemen üstünde gönderilen fotoğrafı görmem ile bozguna uğratıldım . Fotoğrafta dayak yemekten nerdeyse bayılacak bir kız var gibiydi.

Yüzü, gözü mosmor bir haldeydi. " Baba , baba ne oluyor bu kim? " diyerek telaşımı belli etdim. Babam gözlerini kapatarak " Boş ver nolur kızım " diyip konuyu bastırmaya çalıştı fakat benim buna hiç niyyetim yoktu. " Baba ,bunun ne olduğunu hemen açıklamazsan eğer bir daha seninle konuşmam. " diyerek tavrimi ortaya koydum.

Lakin baba' m telefonu vermemekte kararlıydı. Bunu anladığım için bir çırpıda telefonu kapıp, koşmaya başladım. O ise daha yaptığımın şokunu yeni atlatıp,"Asel, o telefonu çabuk buraya getir" diyerek benim çıktığım merdivenlerden o da çıkmaya başladı. Ben çabuk davranıp odama girmeyi hatta kapıyı kitlemeyi başardım.

Bizim sesimize anne' m de çıkıp " Ne oluyor böyle?" diye endişeyle sormuştu. " Asel, Asel. Ben bu kapıyı kırmadan çık bence " diyen babam' ın sözlerine aldırış etmeyip telefon' dan mesajlar kısmına girdim.

Gözüme kestirdiği ' m mesaj' a tıkladım. Aman Allahım..... Haklıydı' m işte bir kız fotoğrafıydı. Siktir, siktir ki yaralar, mosmor yüz, kol,.bilekte de haklıydım. Bu kız kimdi ki? . Yüzünü ilk kez gördüğüme adım kadar emindim. Derin bir nefes alıp, kitlediyim kapıyı usul usul açtım. Açmam ile birlikte sinirden yüzü kıpkırmızı olmuş iki çift gözle karşılaştım .

Anne ' m aramıza girmemeye karar vermiş gibi geri çekilmişti. Baba' m üstünden kızgınlığını atıp, sakin bir tavırla elini uzattı. " Telefon' u elime bırak birtanem" diyerek beni oldukça şaşırttı. Ben ise geri çekilerek " Baba , senden ne istiyorlar? dedim. Baba ' m derin bir nefes alarak söze girdi.

" Hiç tanımadığım şerefsizin teki. Bir kız kaçırmışlar . Beni ise nerden tanıdıklarını inan ki kızım bilmiyorum. Ve o kız için fidye istiyorlar " diyerek başını aşağı eydi. Bu dinlediklerim o kadar saçmaydı ki . O kız ve bizim ne alakamız vardı? . Ama emindim ki baba ' m da bunun cevabını bilmiyordu . Anne' m de duyduklarına şaşıp kalmıştı . İki adım atıp babam' a sarıldım. O da bunu bekliyormuş gibi kollarını belime doladı.

" Baba nolur o kıza yardım edelim nolur" diye fısıldadım kulağına.Eger ki o beni birazcık tanidiysa, bu hamlemi de tahmin etmişdir. "Aslında yapmayacaktim. Fakat ya o kızın yerinde sen olsaydın? . Bu düşünceler demin' den beri aklımı kemiriyor. Yardım edeceğim hatta şimdi o konuma gideceğim" diyerek bana bir kere daha çok mükemmel bir baba olduğunu kanıtladı.



Canlarım bu bölüm biraz kısa oldu, bunun için geçerli sebeplerim var 🥰. Akşam belki yeni bölüm atarım.




























ASAF (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin