Episode ¹

121 20 130
                                    

İyi akşamlar, sevgili seyirciler. Amanogawa Haber Bültenine hoş geldiniz. Bu akşam sizlere sunacağımız ilk haber, ne yazık ki bir cinayet haberi. Zamanın en iyi dedektiflerinden biri olan, pek çok karanlık olayı aydınlatmış ünlü dedektif Kanemoto Shiori bir otel odasında ölü bulundu.

Kulağa her ne kadar imkansız gelse de, otopsi raporu ve ailesi Kanemoto Shiori'nin ölümünü onayladı. Olay yerini inceleyen polis ekipleri, şimdiye kadar herhangi bir ipucuna rastlayamadılar. Çok kez karanlık olaylara ışık tutan ünlü dedektifin bir sürü düşmanı olduğu pekala bilinmekte. Peki ama, hangisi bu kusursuz cinayeti gerçekleştirebildi?”

Hava, gökyüzünde ne kadar kara bulut varsa hepsini toplamış derecede kasvetliydi. Dışarıda sert bir rüzgar esiyor, ağaçların şiddetli bir şekilde sallanmasına vesile oluyordu. Şehir, garip kahverengimsi bir görünüme sahipti bu yüzden.

"Tanrım, dışarıda nasıl bir kıyamet kopuyor bir bilsen Yoshi!"

Hamada Asahi, elinde market poşetiyle tamamen dağılmış bir vaziyette içeri girdi. Üstü başı dağılmıştı, alnındaki saçlar birbirine girmişti, ceketi bir omzundan sarkmış ve şapkası da yamulmuştu. Eh, bu havada markete birkaç ihtiyaç almak için çıkmak pek de akıllıca değildi doğrusu.

"Açık market bulduğuma şaşırdım açıkçası. Bir şeyler aldım bize."

Lise üçüncü sınıfta okuyan Hamada Asahi'nin tamamen normal, sıradan bir hayatı vardı. Ailesinin tüm üyeleri bir araba kazasında vefat ettikten sonra Güney Kore'de oturan teyzesinin evine taşınmıştı. Geçen sene onu da kaybetmişti. Şu an Asahi'nin onu yanına alabilecek hiç kimsesi yoktu, teyzesinin evi de ona kalmıştı.

Bir sene boyunca tek başına yaşamış olmanın verdiği alıştığı yalnızlık hissiyatını atlatması, arkadaşı Kanemoto Yoshinori'nin evine gelmesi ile kolaylaşmıştı. Doğrusu, onu ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyordu çünkü liseyi yalnız bitirmek zorunda kalmayacaktı.

"Yoshi, orada mısın? Bak, uğramışken çikolata da aldım oradan. Sen seversin. Yoshi-san? Yoshinori?"

Kanemoto Yoshinori içinse her şey daha karanlıktı. Japonya'da oldukça huzurlu, mutlu bir hayatı vardı. Babası ünlü bir dedektifti, neredeyse tüm Asya ülkeleri Kanemotoları bu sayede tanıyordu. Orta gelirli, küçük ama sevgi dolu bir ailenin çocuğuydu, iki hafta öncesine kadar.

Babası, esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmuştu bir gece. Annesi onun yine ilginç bir vaka için iş başında olduğunu düşünüp sorgulamamıştı ama Yoshinori, babasının başının dertte olduğunu hissetmişti bir şekilde işte. O gecenin ertesi sabahı ise Bay Kanemoto'nun ölüm haberini almışlardı. Bir otel odasında, kalbinin tam ortasından delinerek öldürülmüştü.

Kafayı babasının katilini bulmakla bozduğu için, annesi oğlunu Güney Kore'ye göndermeye karar vermişti, böylece kafasını başka dertlerle meşgul edebilir, psikolojisini böyle hassas bir dönemde bozmayabilirdi ama yanılmıştı. Katil ne kadar sinsi ise Kanemoto Yoshinori de o kadar inatçıydı. Babasının intikamını alacaktı.

Olay yerini iki kez incelemeye gitmişti ve hafızasına iyice kazımıştı o küçük otel odasını, halıya ve zemine yayılmış kuru kan lekelerini. Olay yerinde tek bir şey bulmuştu, koyu kırmızı bir kurdele. Polisler onu bulmadan kendisi saklamıştı bile, kendi araştırmalarına başkalarını dahil etmekten hoşlanmazdı hiç. Babasına çekmişti, o da gizem çözmeyi severdi. Arkadaşlarının yaşadığı sıra dışı olayları çözerdi, açıklanması zor şeyleri basitçe dile getirirdi. Bu yaşta oldukça keskin bir zekaya sahipti.

Çocukluk arkadaşı Hamada Asahi'nin yanına taşınmak zorunda kalması sinirlerini iyice bozmuştu, olay yerinden uzak kaldıkça katilden de uzaklaştığını hissediyordu nedense. Bu kasvetli havada televizyonun karşısında oturmuş, spikerin Bay Kanemoto'nun ölüm haberini sunuşunu izliyordu. Aslında bir olayı farklı bakış açılarından izlemek pek çok avantaj sağlıyordu ona, bu yüzden Asahi'nin ona söylediklerine cevap vermiyordu. Önemli bir işin ortasındaydı.

Ribbon | Hayoshi | TREASUREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin