Polisler iş başındaydı. Uluslararası suç örgütünün kaçak üyesini arıyorlardı. Katil, aynı oturma odasında çocuklara dediği gibi, peşinde iz bırakmadan ortadan kaybolmuştu.
Ama aslında unuttuğu bir şey vardı.
Yatak odasının altındaki gizli kapının anahtarını düşürmüştü, öldürdüğü dedektifin oğlu Kanemoto Yoshinori de hem kapıyı, hem de anahtarını bulmuş, polise bildirmişti bunu. Ekipler, kapıyı açmayı başardıkları zaman zeminde fazla derin olmayan bir çukurun içinde dikdörtgen uzun bir kutu bulmuşlardı. Kutunun içinde de katilin kurbanlarını öldürdüğü saç iğnesi yer alıyordu. Yoshinori'nin olay yerinde bulduğu kurdelenin de o saç iğnesine ait olduğu iğnenin başındaki silikondan anlaşılmıştı.
Watanabe Haruto, arkadaşı Kim Doyoung'un evinde kalalı iki gün olmuştu. Babası Watanabe Akemi de anca bilet bulabilmişti Güney Kore'ye uçmak için, bugün geliyordu.
Yoshinori de bu bulutlu günde evde bağdaş kurarak oturmuş, haberleri izliyordu. Okul arkadaşları Bang Yedam ve Choi Hyunsuk gelmişti, yan odada Asahi'yle sohbet ediyorlardı. Doğrusu, arkadaşları Yoshinori'nin onlardan uzak kalmasına alışıklardı. Bu yüzden herhangi bir darılmaca söz konusu değildi.
Katil ellerinden kaçıp gittiğinden beridir Yoshinori pek de mutlu değildi açıkçası. Aylardır peşine düştüğü kadın kolayca iz kaybettirip kayıplara karışmıştı. Kim bilir şimdi ki hedefi kimdi? Hangi aileyi mahvedecekti? Aslında aklında epey büyük bir soru işareti vardı. Madem Watanabe Yui uluslararası bir suç örgütünün üyesiydi, o zaman neden bir polisle evlenip üstüne çocuk yapmıştı? Neden yıllarca onlarla yaşamıştı? Bütün bu sorumlulukları almasının bir sebebi olmalıydı. Yoksa evlilik asla basit bir iş değildi. Hele ki böyle bir durumda.
Televizyon boşuna açıktı, Yoshinori izlemiyordu bile. Dalgın dalgın ekrana bakıyordu boş gözlerle. Annesine tüm bu gerçekleri nasıl anlatacaktı ki? Hiç bilmese daha mı iyi olacaktı? Ama bilmeye hakkı vardı kadının. Ömrünün sonuna kadar sadık olduğuna inandığı eşinin yasını tutarak kendine yazık edecekti.
Derken kapı çalındı, Yoshinori oturduğu yerden kalkıp kapıya baktı. Bu saatte başka kim gelirdi ki?
"Haruto?"
Kapıyı açtığı zaman sevgilisinin yüzünde tatlı bir gülümsemeyle durmasını beklemiyordu. Yoshinori üstünü başını düzeltmeye çalıştı. "Hoş geldin."
"Hoş buldum, girebilir miyim?"
"Elbette, buyur."
Asahi bundan hiç hoşlanmayacaktı...
Yine de çocuğa git diyemezdi. Haruto içeri girdi, koltuğa oturup etrafa bakındı. Çok masum bir görünüme sahipti böyle. Yoshinori izledi onu. Haruto üstündeki bakışları fark ettiği zaman güldü. "Niye öyle bakıyorsun? Gelsene.""Çok güzel görünüyorsun bugün, ondan."
"Bunu benim sana söylemem lazımdı?"
"Ne fark ediyor?" Yoshinori usulca yanına geldi ve Haruto'nun dizine oturup kollarını boynuna doladı düşmemek için. Haruto da onun beline sarıldı. "Şey için gelmiştim aslında... Babam bütün bunları öğrendikten sonra evi araştırmak için geldi."
"Evet?"
"Evi araştırdı ve büyük çaplı bir bilgisayar odası buldu evin altında. Tam da yatak odasının altında. Senin iğneyi bulduğun yerin daha da aşağısında. Araştırmalara koyuldular, suç örgütüyle ilgili bilgiye rastlamadılar fazla pek ama... Araştırmalara yurtdışında devam edeceklermiş. Babam da ev ayarladı bana, tek başıma kalmak istemiyorum açıkçası..."
"Seninle mi kalayım istiyorsun?"
"Evet, senin için de bir sakıncası yoksa tabii."
Yoshinori düşündü. Sevgilisi ile aynı evde yaşamayı çok istiyordu ama Asahi'yi de yalnız bırakmak istemiyordu burada... Ne yapmalıydı?
"Eğer Asahi için endişeliysen," dedi Haruto. "Jihoon var."
"Nasıl Jihoon var?"
"Flört ediyorlar, haberin yok muydu? Jihoon ona çıkma teklifi etmeye hazırlanıyor."
"Flört ettiklerini biliyorum Haruto ama bu onların beraber yaşayabilecekleri anlamına gelmiyor?"
"Jihoon hızlıdır... Yakında eve atar onu."
"Haruto!"
"Ne var? Sanki biz yapmadık... Ah, sahi... Uzun zamandır hiç elleşmedik, bu gece müsait misin?"
"Sen yiyişmekten başka bir şey düşünmez misin?"
"Bir aydır hiç dokunmadım sana, Yoshi. Bu bir rekor."
"Niye? Elleşmeden duramıyor musun?"
"Hayır."
Haruto, Yoshinori'yi kucağına çekti ve beline sıkıca sarıldı. Yoshinori onu itmeye çalıştı. "Ruto... Asahi, Hyunsuk ya da Yedam her an içeri gelebilir-"
Bunu dediğine pişman oldu, Haruto ona sarılmayı bıraktı. "Yedam da mı burada?"
"Evet ama yan odada sohbet ediyor üçü de. Bu gece burada kalacaklar. Pijama partisi gibi bir şey."
"Çok kaldım ben, gitsem iyi olacak."
"Haruto, gitmiyorsun bir yere."
"Yedam'la uyursun sen."
Haruto kıpırdanınca Yoshinori de kalkmak zorunda kaldı kucağından. Şimdi de trip çekmesi gerekiyordu... Nasıl gönlünü alacaktı?
Haruto tam kapıya yönelmişti ki Yoshinori pes etti. "Tamam, tamam! Bak, seninle kalacağım. Seninle aynı evde yaşayacağız, hatta Asahi'ye söyleyeceğim şimdi. Eşyalarımı toplarım birazdan."
Haruto duraksadı. "Harbi mi?"
"Evet, bu gece bir şeyler de yaparız... Hoşuna gider."
"Tamam, hazırlan. Bekliyorum seni."
"Ne piçsin."
Yoshinori Asahi'ye söylemek üzere yan odaya gitti...
Bölüm sonu
Kısa diye şey etmeyin, bir bölüm daha atıyorum T◡T ve finali geciktireceğim kafama silah dayadılar 😭😭🔫
Yazacak konu bulamadığım için bu kadar gecikti 🙏🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ribbon | Hayoshi | TREASURE
Fanfiction"Haydi ama Kanemoto, bu gerçeği daha ne kadar gizleyeceksin? Kimse acınacak bir halde olduğunu öğrenemez." "Peki ya ailenin yaptıkları seni utandırmıyor mu? Acınacak durumda olan sensin, Watanabe." ━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━ Polisiye, okul fici ✔ Haru...