Okul çıkışı Bang Yedam'ın evine doğru ilerliyordu Yoshinori. Gün içerisinde Haruto'yu bir daha görmemişti sabahki karşılaşmalarından sonra. Görmemesi de iyi olmuştu. Onu düşünmek bile sinirlenmesi için yeterliydi. Bu ego neydi? Gerçekten böyle bir çocuğu mu seviyordu kendisi?
Yolda yürürken Jeongwoo birden yanına geldi, koluna hafifçe vurdu. "Selam Yoshi hyung! Normalde eve bu yoldan gitmezsin?"
"Selam, Woo." diye karşılık verdi Yoshinori. "Bang Yedam'ın evine gidiyorum."
"Nedenini sorabilir miyim?"
"Bir şeyi araştırıyoruz beraber. Çok fazla ortak yanımız var. Bu gidişle kısa sürede yakın arkadaşlar olacağız."
"Hyung bir şey söyleyeyim mi?" Jeongwoo sesini alçalttı, çekingen bir edayla konuştu. "Şey... Bence siz Yedam'la daha çok yakışıyorsunuz... Haruto gibi birine nasıl gönlünü kaptırdın, anlamıyorum."
Jeongwoo haklı olabilirdi, Haruto gibi biri yerine Yedam gibi düzgün biriyle olabilirdi ama Yedam'a karşı hiçbir şey hissetmiyordu. Sorun şu ki, o hâlâ zorba züppeyi seviyordu. Her ne kadar kelepçelerle canını yaksa da.
"Gönül bu, Jeongwoo." dedi Yoshinori. "Kimi seveceğine karar veremiyorsun."
Jeongwoo omuz silkti. "Haklısın... Peki şey, Haruto ile nasıl sevgili oldunuz? Birbirinizi boyuna zorbalıyordunuz. Tüm okul Kanemoto ve Watanabe olarak iki tarafa ayrılmıştı. Seni destekleyenlerdendim. Watanabe tarafındakiler de üst sınıflar ve zengin kesimdi."
"Oldu bir şekilde, Woo." diye kestirip attı. "Klasik yaz dizisi gibi işte. Birbirimizi gördüğümüz anda etkilendik. Görgüsüzlük ettik, sonunda çıkma teklifi aldım. Bu şekilde."
Bu uydurma masalın idare edeceğini umuyordu. Jeongwoo daha da derine inmedi neyse ki. Telefonunu çıkarıp ona bir video gösterdi.
"Haruto'nun bir kız kardeşi olduğunu biliyorsun, değil mi? Youtube kanalı var hatta."
Yoshinori videoya baktı. Kızın ismi yazıyordu kanalda. Airi. Eh, annesine çok benziyordu. Hatta tıpatıp kopyasıydı. Fazla ilgilenmedi.
"Ne yapayım bu bilgiyi?"
"Uzun süredir kanalına video atmıyor. Ailesi onun tatile çıktığını söyledi. Haruto sebebini söylemiştir belki diye gösterdim sana."
"Hayır, bana kız kardeşiyle ilgili hiçbir şey söylemedi."
"Pekala..."
Yolları ayrılıyordu artık. Jeongwoo ile vedalaştıktan sonra Yoshinori sokağı döndü, bu sefer kestirme yoldan gitmek istiyordu. Bugün uzun yol yürüme havasında değildi açıkçası. Çöp bidonlarının yer aldığı ara sokaktan geçerken burnuna keskin bir koku geldi, kokunun etkisiyle öksürmeye başladı.
"Bu ne böyle?!"
Çöp bidonlarına baktı. Bu kadar kötü ve ağır kokan ne vardı ki onlarda? Nefesini tutup yaklaştı, göz attı poşetlerin arasına. Uzun siyah saçlar gördüğü zaman dehşete düştü, hemen geriledi. Sırtı duvara çarptı.
Şimdi fark etti, bu ağır koku ceset kokusuydu. Babasıyla defalarca kez ölü insanların bedenlerini incelemeye gitmişti. Bu kadar kötü kokması için uzun süredir burada olması gerekiyordu o cesedin.
Cesaretini toplayıp çöp bidonlarına yaklaştı, poşetleri kenara çekti. Karşılaştığı manzarayı ömrü hayatı boyunca unutamayacaktı... Genç bir kız bedeninin bir kısmı çürümüş bir şekilde orada öylece yatıyordu. Yüzü de oldukça tanıdıktı.
"Airi..." diye fısıldadı Yoshinori. Jeongwoo daha iki dakika önce ona göstermişti genç kızın videosunu.
🕳️🕳️🕳️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ribbon | Hayoshi | TREASURE
Fanfiction"Haydi ama Kanemoto, bu gerçeği daha ne kadar gizleyeceksin? Kimse acınacak bir halde olduğunu öğrenemez." "Peki ya ailenin yaptıkları seni utandırmıyor mu? Acınacak durumda olan sensin, Watanabe." ━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━━ Polisiye, okul fici ✔ Haru...